12.10.2013 Haberler

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Erdoğan'dan sert sözler: Siz kimsiniz

[h=2]Başbakan Erdoğan, Ankara'da Dünya Kız Çocukları Günü münasebetiyle düzenlenen ''Kız Çocuklarının Eğitim ve Öğretiminde Yeni Politika ve Uygulamalar'' çalıştayı'na katıldı. Erdoğan, yaptığı konuşmada başörtüsünün serbestisini eleştirenlere sert tepki gösterdi.[/h]
andan_sert_sozler_siz_kimsiniz13815072060_h1084209.jpg


Erdoğan konuşmasında, bugün ülke olarak millet olarak karşı karşıya kaldığımız sorunların çözümünün yine kendimizde kendi özümüzde ve tarihimizde olduğunu vurguladı. Erdoğan, şöyle devam etti:
''Sorunlarımıza yurtdışından ithal kavramlar üretmek zorunda değiliz. Çözümleri de ithal kavram ve formüllerle üretmek zorunda değiliz. Bizler binlerce yıllık devlet geleneği olan medeniyetler inşa etmiş bir milletiz. Takipçi değil vagon değil öncü olmak lokomotif olmak zorundayız. Takip edenler hep arkada kalırlar.''
Erdoğan, ''Kız çocuklarımızın ya da hanım kardeşlerimizin sorunlarını çözerken bu alanda dünyayı takip ettiğimiz kadar kendi tarih ve medeniyetimizi de ölçü alacak ecdadımızın izinden gideceğiz. Sorunlarımızı dışarıdan gelip birileri çözmeyecek. Kendi sorunlarımızı kendimiz çözeceğiz. Kızların sorunlarını da biz çözeceğiz. Hatta bu sorunları kız çocuklarımız hanım kardeşlerimiz çözecektir.'' ifadelerini kullandı.

''SİZ KİMSİNİZ YA?''

Başörtüsü serbestisini eleştirenlere tepki gösteren Erdoğan, şöyle devam etti:

''14 asır önce kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi nasıl bir cahiliye dönemi alışkanlığı ise 10 yıllar boyunca kız çocuklarını kılık kıyafetten dolayı dışlamak üniversite kapıların da geri çevirmek de öyle bir cahiliye alışkanlığıydı ve bu alışkanlık artık son bulmuştur. Baktım dün bir grup çıkmış bir şeyler söyleyip duruyor. Böyle bir şey olamaz diyor. Ya siz kimsiniz ya. Millet bu işin kararını vermiş, bu iş bitmiş. Artık bu ülkede ulusalcı-mulusalcı diye bir şey yok. Bu ülkede artık millet gerçeği var, bunu göreceksiniz. Bu ülke hepimizin ülkesi bunu göreceksiniz. Bu ülke ne kadar erkeklerin ülkesi ise o kadar da kadınların ülkesidir, bunu göreceksiniz. Bu ülkede başı açık kardeşlerim ile başı örtülü kardeşlerimin özgürlüklerini haklarını birbirinden ayıramayacaksınız, el ele beraber yürüyecekler.
76 milyon kadın erkek çocuk, genç yaşlı Türk Kürt Arap Alevi Sünni hepimiz bu ülkenin sahibiyiz. Hepimiz bu ülkede birinci sınıfız, ve hepimiz biriz, beraberiz, birlikte Türkiye'yiz. Hiçbir alanda hiçbir meselede ayrımcılığı kabul etmiyoruz. 76 milyonun Her bir ferdinin devlet karşısında eşit olmasını eşit olmasını her imkandan eşit oranda yararlanmasını savunuyoruz bunu sağlamak için de samimi çaba gösteriyoruz.''

"BEN BUNUN ACISINI ÇEKMİŞ BİR BABAYIM"


Bu ülkede artık hiç kimsenin kız çocuklarının kıyafetine bakıp 'sen okuyamazsın' diyemeyeceğini söyleyen Erdoğan, ''Artık meslek liselerinde okuyan tüm kardeşlerimiz ister kız ister erkek istediği okula aynı yarış içerisinde girecek ve kazandığı yerde de okuyacaktır. Ben bunun acısını çekmiş bir babayım. Oğlum katsayısına takıldı, Boğaziçi'ni kazandığı halde gidemedi ve yurtdışına göndermek zorunda kaldık. Yurtdışında okudu masterını Harvard'da yaptı. Burada katsayıya takıldı. Kızlarım başörtülü olduğu için kendi ülkemde okuyamadılar. Yurtdışına göndermek zorunda kaldım. Onlar da yurtdışında okudular. Birisi doktorasını Berkley'de yaptı bir değerini masterını London School of Economics'te yaptı. Ama bu ülkede okuyamadılar. Niye? Başörtüsü var diye. Ya bunlar başındaki bir örtü ile uğraşacak kadar cahil ve zavallı.'' şeklinde konuştu.


''KIZ ÇOCUKLARINI OKUL KAPILARINDAN ÇEVİRENLER GÖRÜLMEDİ''


Devletle vatandaş arasındaki güven bulanımının en fazla eğitimde ve en fazla kız çocuklarının eğitiminde kendisini gösterdiğini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:


"Kız çocukların eğitimi ile ilgili olarak artık bazı konuları çok açık konuşmamız samimiyetle istişare etmemiz gerekiyor. Hiç kuşkusuz cahiliye döneminden bugüne gelen alışkanlıklar yani kız çocuklarına yönelik ayrımcılık kızların okutulmasının önünde engel teşkil etti. Ancak kızların okula gönderilmesinin önünde bir başka engel de bulunuyordu. Maalesef devletle vatandaş arasındaki güven bulanımı en fazla eğitimde en fazla kız çocuklarının eğitiminde kendisini gösterdi. 10 yıllar boyunca devletle vatandaş arasında bir güven sorunu olduğu için, vatandaş devlete ve devletin kurumlarına soğuk baktığı, devleti kendisini çok ötesinde üzerinde gördüğü için kızlarımız okullardan uzak tutuldu. Vatandaşını kucaklayamayan şefkat gösteremeyen asık suratlı sert devlet imajı, vatandaşı devletten soğuttuğu kadar kız çocuklarımızı da ciddi manada okullardan uzaklaştırdı. Okullarımız müfredatımız bazı öğretmenlerimiz yerel değerlerle milletin ve toplumun değerleri ile barışamadığı toplumu anlamaya toplumla empati kurmaya çalışmadığı için okul ayrı yerde durdu vatandaş ayrı bir yerde durdu.
On yıllar boyunca devlet ile vatandaş arasında nasıl soğukluk oluştuysa anne baba ile okul arasında öğrenci ile okul arasında da maalesef bir soğukluk oluştu. Bu uzaklığı bu uçurumu körükleyen başka bazı uygulamalar da oldu. Devlet ve devletin okulları çocuklarımıza özellikle de kız çocuklarımıza kendi değerlerini unutma inançlarının gereğini çiğneme yönünde maalesef baskı yaptı dayatmalarda bulundu."

Erdoğan, şöyle devam etti:


''Bu ülkede kız çocuğunu okula göndermeyen anne babalar yıllarca eleştirildi. Erkek çocuğunu okutan kız çocuğunu ayrımcılık yapan, kız çocuğunu ilkokuldan sonra hemen kocaya veren anne babalar hep eleştirildi. Ama kız çocuklarını okul kapılarından çevirenler görülmedi, kız çocuklarını ikna odalarında işkenceye tabi tutanlar görülmedi. Üniversite kapılarında kız çocuklarının onurlarını zedeleyen uygulamalar görülmedi. Kız çocuklarını okutmuyor diye anne babalarını eleştirenler, üniversite kapılarından kız çocuklarını geri çevirdiler, onları evlere kapatmak istediler ve kendi özeleştirilerini de yapmadılar. Bugün artık bu çarpık zihniyet hamdolsun tedavülden kalkmıştır.''
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
İtalya'da ikinci gemi faciası!

[h=2]Akdeniz'de, "Sicilya kanalı" olarak adlandırılan ve Malta karasularında yer alan bölgede 250 kadar kaçağı taşıyan bir teknenin battığı bildirildi.[/h]
antalyada_gemi_batti13719747740_h1041780.jpg


Afrika'dan Avrupa'ya kaçış trafiğinin en yoğun olduğu yollardan biri olan Sicilya kanalında geçen hafta 518 kişiyi taşıyan teknenin alabora olmasından sonra, 250 kaçağın bulunduğu bir başka teknenin daha battığı ve deniz yüzeyinde ölülerin olduğu belirtildi.İtalyan haber ajansı ANSA'nın haberinde, kaçakları taşıyan teknenin Malta karasularındaki bölgede alabora olduğu ifade edildi. Teknenin, batmadan önce zor durumdayken bir Malta uçağı tarafından görüldüğü aktarıldı. Olayın, geçen hafta kaçakları taşıyan teknenin batmasıyla trajedi yaşayan Malta'ya komşu ada Lampedusa'ya da 60 mil uzaklıkta meydana geldiği duyuruldu. İtalyan ve Malta deniz kuvvetlerinin bölgede birlikte kurtarma operasyonu yürüttükleri kaydedildi. Maltalı yetkililerin bölgeden geçen ticari gemilerden de yardım istediği haberler arasında yer aldı.Öte yandan, geçen hafta Lampedusa Adası yakınlarında meydana gelen faciada ise ölü sayısının 312'ye yükseldiği açıklandı.
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Savaş uçakları Kuzey Irak'ta

[h=2]Çözüm süreci kapsamında Kuzey Irak topraklarına çekilen teröristlerden bir grubun yeniden yurda girmeye çalıştığı istihbaratını alan güvenlik kuvvetleri, PKK kampları üzerinde keşif uçuşu yaptı.[/h]
turk_savas_ucaklari_k_iraki_bombaladi_h880478.jpg



8. Ana Jet Üssü'ndan havalanan 5 adet F-16 savaş uçağı, Irak'ın Kuzeyinde bulunan PKK kampları üzerinde keşif uçuşu yaptı.Kuzey Irak'ta bulunan PKK kamplarından Kandil,Zap ve Metina üzerinde keşif uçuşu yapan Türk F-16 savaş uçakları, yaklaşık 2 saat süren keşif uçuşunun ardından PKK kamplarıyla ilgili istihbarat topladı.8 Ekim ve 9 Ekim'de ayrı ayrı keşif uçuşları gerçekleştiren F-16 savaş uçaklarının PKK'nın son günlerde sınır hattı ve kamplardaki olağan dışı hareketliliğini gözlemlemek amacıyla havalandığı belirtildi.Öte yandan, istihbarat raporlarına yansıyan bilgilere göre, geri çekilen bazı PKK'lı grubun tekrar ülkeye giriş yapmaya çalıştığı, sınır hattında bazı noktalarda beklediği belirtiliyor. Bu istihbarat üzerine uçakların Diyarbakır'dan havalanarak sınır hattında keşif uçuşu yaptığı açıklandı.
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Mehmet Ağar hakkında flaş gelişme!

[h=2]Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Mehmet Ağar hakkındaki "infazın durdurulmasına" karar verdi.[/h]
futbolcular_agari_ziyarete_neden_geliyor13424169850_h902866.jpg



Muğla İnfaz Hakimliğinin "Mehmet Ağar'ın kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesi" kararına itirazı değerlendiren Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi,Ağar hakkındaki "infazın durdurulmasına" karar verdi.Mahkeme, hakimliğin kararına dayanak gösterilen İnfaz Kanunu'nun 105/A Maddesi'nin 7. fıkrasının iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasını da kararlaştırdı.Ağar'ın avukatı Abdulkadir Toluç, müvekkilini daha önce mahkum eden Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine başvurarak, "müvekkili hakkındaki infazın durdurulmasını" talep etti.Toluç ayrıca, Ağar'ın "kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine" gerekçe gösterilen, İnfaz Kanunu'nun ilgili maddesinin iptali için de Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasını istedi.Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin kararında, Ağar'ın, daha önce mahkum olduğu cezanın infazı sırasında, hakkında denetimli serbestlik hükümlerinin uygulanmasına karar verildiği belirtildi.Ağar hakkında, geçen günlerde "Altındağ İlçe Nüfus Müdürü Abdulmecit Baskın'ın 1993'te öldürülmesine" ilişkin açılan dava hatırlatılan kararda, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 105/A Maddesi'nin 7/b-c. fıkralarında belirtilen "soruşturma ve kovuşturma" ibaresinin Anayasa'ya aykırılığı dolayısıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasına karar verildiği ifade edildi.Kararda, Ağar'a ilişkin infazın durdurulması talebi de kabul edilerek, "ileride telafisi mümkün olmayan zararların meydana gelmesini önlemek amacıyla hakkındaki infazın, Anayasa'ya aykırılık itirazı sonuçlanıncaya kadar durdurulmasına" karar verildiği belirtildi.
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
CHP'li Tanal'dan başörtüsüne iptal başvurusu

[h=2]CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, demokratikleşme paketiyle getirilen kamuda başörtüsü serbestisi ile ilgili yönetmeliğin iptali için Danıştay'a başvurdu.[/h]
cumhuriyet_halk_partisi_sunnetcilere_yasak_istedi13483724530_h927762.jpg



CHP İstanbul Milletvekili ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Mahmut Tanal, "Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik"in iptali için Danıştay'a başvurdu.Tanal, dava dilekçesinde, Bakanlar Kurulu Kararında Değişiklik Yapılmasına Dair Kararın yürürlüğe konulmasına ilişkin kararla, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında çalışan kadın personelin başı örtülü olarak görev yapabilmelerine izin verildiğini hatırlattı.İtiraz nedenlerini de sıraladığı dava dilekçesinde söz konusu kararın uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğmasına neden olacağını savunan Tanal, "Kararın açıkça hukuka aykırı olması nedeniyle öncelikle yürütmesinin durdurulmasına ve yapılan yargılama sonucunda değişikliğin iptaline, yargılama giderleri ve ileride doğabilecek vekalet ücretinin davalı idareye yükletilmesine karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim" ifadesine yer verdi.

'BAŞVURU KİŞİSEL'



Parti Genel merkezinde düzenlenen CHP TBMM Grubu'ndan ayrılışı sırasında Tanal, başvurusunun kişisel olduğunu ve parti adına yapmadığını söyledi.


'ÖĞRENCİ ANDI YENİDEN OKUTULSUN'



Bu arada CHP, öğrenci andının Milli Eğitim Temel Kanunu'nda yer alması ve yeniden okutulması için teklif verdi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ve 32 milletvekilinin Meclis Başkanlığı'na sunduğu kanun teklifine göre her gün dersler başlamadan önce öğretmenler gözetiminde öğrenci andı okunacak. Yabancı uyruklu öğrenciler muaf tutulacak.Teklifin gerekçe bölümünde, "Bu tür toplumsal uzlaşı gerektiren kararlarda parlamentonun onayının olması demokratik sistemimiz için yararlı olacaktır" ifadesi var.
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Bunu yapanlar kurban kesmesin!

bunu_yapanlar_kurban_kesmesin13814853410_h1084083.jpg


Nevşehir Üniversitesi (NEÜ) İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zülfikar Durmuş, "Kurban kesmek için bankalardan kredi çekilmesi, çekilen kredilere bir şekilde faiz karıştırılmasından dolayı uygun değildir" dedi.
Durmuş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilahiyat fakültelerinin dinin en sahih en doğru öğretildiği ve bu bilgilerinhalklapaylaşıldığıeğitimkurumları olduğunu söyledi.Yaklaşan kurban bayramının müslümanlar için çok önemli olduğunu, ibadetin hakkıyla yerinegetirilmesi için bazı konulara dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Durmuş, kurban kesmenin tamamen ibadet maksadıyla yapılması gerektiğini söyledi.Kurban kesmek için bankalardan kredi çekilmesinin, çekilen kredilere bir şekilde faizkarıştırılmasından dolayı uygun olmadığını dile getiren Durmuş, "Haram olan bir şeyle ibadet yerine gelmez, getirilemez. Ancak kredi kartı ile kurban alınmasında bir sakınca yoktur. Yeter ki borç sonödemetarihindensonraya bırakılıp faize bulaşılmasın. Böyle bir imkanı olmayanların kurban kesmeleri gerekmez. Bu yüzden borç alınarak Müslümanların kendilerini sıkıntıya sokmalarına gerek yoktur" diye konuştu.Günümüzdenakitimkanı olmadığı için çok sayıda kişinin kurbanlık alışverişi yaparken kredi kartıkullandığını ifade eden Durmuş, "Ülkemizin önde gelen alimleri de kurban alırken kredi kartıkullanımına cevaz veriyorlar. Vatandaşlar kredi kartı ile kurban alabilirler. Bu alışveriştaksitliolarak da olabilir. Ancak kredi kartınının mümkün olduğunca kullanılmaması gerektiğini söylememiz lazım" dedi.Bir müslümanın kurbanını mümkünse kendisinin kesmesi gerektiğini belirten Durmuş, eğeruygun şartlar yoksa vekalet yoluyla da kurbanını kestirebileceğini aktardı.Kurban hisse miktarı kadar bağış yapılması yönteminin ise dinen uygun olmadığını kaydeden Durmuş, "Bu doğru bir davranış değildir. Siz normal zamanda da insanlara hibe edebilirsiniz,bağış yapabilirsiniz. Ama bu hiçbir zaman kurban yerine geçmez" şeklinde konuştu.
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Tanırım iyi dairedir


21785877.jpg
[h=2]"Yargıtay’daki arkadaşlarımızı yıllardır tanırım. Donanımlı, bilgili ve tecrübelidirler. Başından beri de yıllardır bu dairede çalışmış, olaylara hâkim titiz ve tecrübeli bir ekiptir. Bu nedenle arkadaşlarımızın yanlış yapma ihtimali çok ama çok düşüktür."[/h]

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Yargıtay’ın Balyoz davası kararıyla ilgili ‘halen üst itiraz ve temyiz yolları açık’ değerlendirmelerine “Anayasa Mahkemesi temyiz makamı gibi gösteriliyor. Sonra insanlara boş yere umut veriliyor. Mahkemenin kararlarına dair bizim böyle bir görevimiz yok. Bizimle ilgili süper temyiz algısı yaratmak son derece yanlış” dedi. Bu yanlış algının aynı şekilde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) için de lanse edildiğini kaydeden Kılıç, şunları söyledi:

YENİDEN TEMYİZ YOK


“Bazı konuları bu vesileyle aydınlatmak gerekiyor. Çünkü özellikle Balyoz davasında Yargıtay’ın kararı sonrasında bizim veya AİHM’nin ‘süper temyizlerle süper kurtarıcı’ olduğumuz havası yaratılmaya çalışılıyor. İlk olarak şunu söyleyeyim Anayasa Mahkemesi, temyize alınmış ve değerlendirilmiş davaların kararlarını yeniden temyize alma yetkisine sahip değildir. Bu konuda hüküm var. Biz sadece eğer bize başvuru gelirse Yargıtay ceza dairesinin mahkumiyet kararlarına değil, yargılama süresince özgürlük ihlali var mı yok mu, sanık savunmaları hukuka uygun gerçekleşti mi, uzun tutukluluk ve yargılama hukuka uygun mu başvurularına bakabiliriz. Onun ötesinde mahkumiyet ve hapis cezalarına müdahalemiz olamaz. Aynı şekilde AİHM de Anayasa Mahkemesi’yle aynı görev ve yetkilere sahiptir. Sadece, AİHS’de belirtilen hak ve özgürlüklerle ilgili ihlal var mı buna bakar. Suçun vasfına, delillere ve mahkumiyetin derecesine, ne AİHM ne de biz bakabiliriz.


BÜTÜN YARGITAY BİLİR


(Balyoz kararını veren Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin üyeleri ve kararlarına yönelik eleştiriler) Yargıtay’daki arkadaşlarımızı yıllardır tanırım. Uzun dönemdir burada başarıyla görev yapmaktadırlar. Donanımlı, bilgili ve tecrübelidirler. Başından beri de yıllardır bu dairede çalışmış, olaylara hâkim titiz ve tecrübeli bir ekiptir. Bu nedenle arkadaşlarımızın yanlış yapma ihtimali çok ama çok düşüktür. Bunu ben değil, zaten tüm Yargıtay bilir.


ANAYASADA SORUN BAŞKA


(Yeni anayasa görüşmeleri) Açıkçası yeni anayasa konusunda pek umutlu değilim. 60 civarında madde çıktı denilerek buna büyük önem atfediliyor. Bence onlar sorun değil. Zaten benzer maddeler 12 Eylül döneminde bile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden aktarılmış benzer başlıklar. Asıl Türkiye’nin önünü açacak sorunlu maddeler aynen duruyor. Takdir tabii ki Meclis’in, ama beklenti diğer kritik maddelerin üzerinde. Yine de bu 60 maddeyi gelinen aşama olarak takdirle karşılayabiliriz.”


Paranoya ile ülke bir yere varamaz


(Demokratikleşme paketi) Çeşitli vesilelerle hükümetin açıkladığı Demokratikleşme Paketi’nin bazı maddelerinin er geç önümüze geleceğinden bahsediliyor. Eğer Türkiye’yi demokratik anlamda rahatlatacak ve bir santimetre dahi de olsa bir adım atılıyorsa biz bundan endişe değil sadece mutluluk duyarız. Bunlar olursa şöyle kötü olur böyle kötü olur paranoyalarıyla, söylemleriyle bu ülkenin bir yere varması mümkün değil. Önemli olan bu ülkenin geleceğine güvenmemiz ve birbirimize inanmamız. Demokrasi ve özgürlük adına bu ülkede atılacak adımlardan korkmaya gerek yok ve daha atılacak adımlar olduğuna inanıyorum.
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Dayan Dilek Naz


21782352.jpg
[h=2]İzmir’de, şiddetli baş ağrısı ile uyanan ve kaldırıldığı Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde beyin kanaması geçirdiği belirlenerek tedaviye alınan üniversite öğrencisi Dilek Naz Göğerçin (19), 4 gündür yaşam mücadelesi veriyor.[/h]

İzmir Ekonomi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Bodrumlu Dilek Naz Göğerçin, geçen salı gecesi kaldığı öğrenci evinde şiddetli baş ağırısıyla uyandı. Ev arkadaşları tarafından ambulansla Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırılan Göğerçin’in beyin kanaması geçirdiği belirlenip, tedaviye alındı. Göğerçin’in Muğla’nın Bodrum İlçesi Ortakent Beldesi’ndeki Kerem Aydınlar Ortaokulu Müdürü olarak görev yapan babası Cemil Göğerçin ve diğer yakınları ile öğrenci arkadaşları hastaneye akın etti. Yoğun Bakım Ünitesi’nde 4 gündür tedavisine devam edilen genç kızın, sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu bildirildi..
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Konuşma bilmeyen ‘Bilirkişi’


21783935.jpg
[h=2]Erzincan’ın Üzümlü ilçesinde yaşayan ve henüz konuşamayan 2 yaşındaki Osman Kağan Yeniçeri’ye, mahkemeden, keşif yapılacak alanda mahalli bilirkişi olarak hazır bulunması gerektiği yönünde çağrı kâğıdı geldi.[/h]

Çağrı kâğıdında, “Dava konusu (...) 202 ada 2 parsel numaralı taşınmazda 13.01.2014 günü saat 09.30’da belirtilen gün ve saatte keşif mahalinde hazır bulunmanız hususu ihtar ve tebliğ olunur” yazdığını gören Zafer-Raziye çifti şaşkına döndü. Yeniçeri ailesi, konuşma dahi bilmeyen çocuklarının bilirkişi tayin edilmesinin şokunu yaşarken, Osman Kağan, hiçbir şeyden habersiz ablasıyla oynayıp vakit geçiriyor.

Oğlum her şeye ‘Yok’ der


BABA Zafer Yeniçeri, eve geldiğinde Osman Kağan’ın kâğıdı kendisine getirdiğini belirterek, şunları anlattı: “Kâğıda baktım, güldüm ‘Şaka mı’ diye. Eğer Osman Kağan’a bir şey sorarlarsa her şeye ‘Yok’ diyor. Bilirkişiliğinin geçerli olacağını tahmin etmiyoruz.”
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Erkek çocuğa tecavüzden okul sahibine 14 yıl


21786072.jpg
[h=2]Kadıköy’deki özel bir okulun sahibi Sami Ü. (47), 2008’de okulda hizmetli olarak çalışan E.O.’nun 9 yaşındaki oğlu E.B.’ye tecavüz ettiği gerekçesiyle tutuklandı.[/h]

Sami Ü.’nün 15 yıla kadar hapsi istendi. Kadıköy 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi davayı 2010’da karara bağladı ve Sami Ü.’ye 17 yıl 7 ay hapis cezası verdi. Ceza iyi hal ve pişmanlıktan 14 yıl 7 aya indirildi. Yargıtay, E.B.’nin ruh sağlığıyla ilgili raporun çocuk psikiyatri uzmanından alınmadığını gerekçe göstererek kararı bozdu. E.B. Adli Tıp Kurumu’nda görevli çocuk psikiyatristlerince muayene edildi. E.B.’nin ruh sağlığının kalıcı olarak bozulduğuna oybirliğiyle karar verildi. Mahkeme yeniden gördüğü davada Sami Ü.’ye aynı cezayı verdi.
21783778.jpg
 
Üst