01.11.2013 Haberler

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Başbakan: Kaybeden onlar oldu

[h=2]Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sinan Erdem Spor Salonu'nda yapımı tamamlanan 213 adet spor tesisinin toplu açılış ve amatör kulüplere malzeme dağıtım törenine katıldı.[/h]

basbakan_kaybeden_onlar_oldu13832415760_h1090156.jpg



Başbakan
Erdoğan, katıldığı spor tesislerinin açılışında, "Bugüne kadar yaptığımız spor tesisleri sayısı 789 adettir. Gençliğimizi olumsuz yerlerden çekip spora nasıl yönlendiririz, bunun düşüncesi içerisinde olduk. Şu anda 25 yeni stat inşa ediyoruz."dedi.
Başbakan, "Beni en çok duygulandıran 2013 yılında tüm amatör kulüplerimize Gençlik ve Spor Bakanlığımızın vermiş olduğu destektir. Ben de amatör sporculuğumda mahallemdeki Erokspor'dan başlamak üzere daha sonra Camialtı ve İETT'de spor hayatımı devam ettirdim. Şimdi bir arada olmak bize garklı bir duyguyu böyle bir sürprizle yaşamış olduk." ifadelerini kullandı.

"KAYBEDEN OLİMPİYAT OLDU"


2020 Olimpiyatlarına değinen Erdoğan, "2020 Olimpiyatlarını maalesef bize vermediler. Bana göre kaybeden olimpiyat oldu. Böyle bir olimpiyat İstanbul'a yakışırdı. Dönerken arkadaşlarıma şöyle dedim, bu olimpiyatlara harcayacağımız parayı şimdi tesislerimize ayıralım. İstanbul'da olimpiyat yapılıyormuş gibi değil, Türkiye'nin dört bir yanında yapılıyormuş gibi yapalım." diye konuştu.


Türkiye'nin spor alt yapısı hakkında bilgi veren Başbakan, "Türkiye sporda giderek büyüyen alt yapıya sahip oluyor. Bu alanda başlı başına bir hamlenin ifadesidir. Bugüne kadar yaptığımız spor tesisleri sayısı 789 adettir. Gençliğimizi olumsuz yerlerden çekip spora nasıl yönlendiririz bunun düşüncesi içerisinde olduk. Şu anda 25 yeni stat inşa ediyoruz. Yüzme havuzları olmayan ilimiz kalmasın diye bugün 48 yüzme havuzuna ulaştık. Bunların bir kısmı olimpik bir kısmı da yarı olimpik. İnşallah statlarımız gibi yüzme havuzlarımız da tamamlanarak hizmete sunacağız. İstanbul Büyükşehir Belediyemiz 150'ye yakın liselerin bahçesinde kapalı spor salonu inşa etti. Bizler bodrum katlarında spor yaptık. Ama şimdi devran değişiyor. Sporcularımızın antrenmanlarını en iyi şekilde yapabilmelerini sağlamak için 15 tane çok üniteli spor salonu yapıyoruz. Bunların altında 8-10 tane daha spor salonu yer alacak. Futbol, Bu ilgiye rağmen ne yazık ki sporcularımız antrenman için uygun alan bulamamakta. 267 futbol sahası inşa edip hizmete sunduk. Buz pateni, tenis kortu, binicilik gibi sporlar için de alanlar yapıyoruz." şeklinde konuştu.


http://www.haber7.com/guncel/haber/1090143-basbakan-kaybeden-onlar-oldu
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Giresun'da doğum dönüşü feci kaza: 4 ölü!

[h=2]Giresun'da yeni doğan bebeklerini hastaneden eve götürmek isteyen ailenin içinde bulunduğu otomobil, yol kenarında park halindeki kamyona çarptı. Kazada anne, bir günlük bebeği, 4 yaşındaki kızı ve babaanne öldü, baba yaralandı.[/h]
a_dogum_donusu_feci_kaza_4_olu13832394520_h1090152.jpg


Keşap ilçesi Kılıçlı köyünde Oğuzhan Çelik (28) idaresindeki otomobil, yolun kenarında park halindeki kamyona çarptı.Kazada sürücü Oğuzhan Çelik'in eşi Elif Çelik (27) ile annesi Havva Çelik (48) olay yerinde hayatını kaybetti.Oğuzhan Çelik, Çelik'in bir günlük bebeği ile 4 yaşındaki kızı Asiye Çelik yaralandı. Bebek ve 4 yaşındaki Asiye Çelik ambulansla hastanaye kaldırılırken yolda yaşamını yitirdi.Elif Çelik ve Havva Çelik'in araçta sıkışan cesetleriGiresun Belediyesi itfaiye ekiplerinin çalışmasıyla araçtan çıkarıldı.Oğuzhan Çelik kaldırıldığı Giresun Özel Ada Hastanesi'nde tedavi altına alındı.Elif Çelik, Havva Çelik, Asiye Çelik ve bebeğin cesedi Giresun Prof. Dr. İlhan Özdemir Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.Kamyon sürücüsü Haluk Ö. gözaltına alındı.Anne Elif Çelik'in, Giresun Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde bir gün önce kız çocuğu dünyaya getirdiği, genç kadının bebeği, 4 yaşındaki kızı, kayınvalidesi ve eşiyle eve gitmek üzere hastaneden ayrıldığı öğrenildi.
Kaynak: AA

http://www.haber7.com/trafik-kazalari/haber/1090131-giresunda-dogum-donusu-feci-kaza-4-olu
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Hak gelmiş batıl zail olmuştur

[h=2]Fazilet Partisi'nden 1999'da milletvekili seçilen ancak TBMM'de yemin ettirilmeyen Merve Kavakçı İslam, "Türkiye'de başörtüsü sorunu açısından Hak gelmiş, batıl zail olmuştur" dedi.[/h]
hak_gelmis_batil_zail_olmustur13832472010_h1090171.jpg


Fazilet Partisi'nden 1999'da milletvekili seçilen ancak TBMM'de yemin ettirilmeyen Merve Kavakçı İslam, 4 milletvekilinin başörtüsüyle TBMM Genel Kurulu'na katılmasıyla ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada, bunun ülkenin insan hakları süreci açısından önemli bir adım olduğunu söyledi."Türkiye'de başörtüsü sorunu açısından Hak gelmiş, batıl zail olmuştur" diyen Kavakçı, başını örtme kararı alan milletvekillerini tebrik ettiğini ifade etti.

Kavakçı, şunları kaydetti:


"On yıllardır yasaklı durumunda olan insanların, aslında son derece doğal olarak bir insan hakkını kullanmaları yani başörtüleriyle meclise girmeleri sonucunda hiçkimse bir şey kaybetmedi ancak toplum olarak çok şeyi tekrar kazandık. Ancak Turkiye'nin insan hakları sorunu bununla bitmemiştir. Diğer alanlarda da hızlı adımlar atılmalı ve herkesin inandığı gibi yaşamasını güvence altına alacak bir anayasa ve mevzuat değişikliği hızla sağlanmalıdır."
Başörtülülerin bundan sonra bu ihlallerin daha yakın takipçisi olması ve toplumun vicdanı olmak görevini de üstlenmesi gerektiğini vurgulayan Kavakçı, "Atılan bu büyük ve çok olumlu adım, başörtüsü sorununun yargı, Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyette de çözümünü hızlandırmalıdır. Başörtüsü, insanlara bakışımızda, bir değişken olmaktan çıkana dek bu tutum sürdürülmelidir. Bu konuda büyük emekleri geçen Şule Yüksel Şenler gibi büyüklerimiz ve çocuk yaşta bu işin mücadelesini yapmak zorunda bırakılan evlatlarımızdan çok şey öğrendik. Bu hakkımızı titizce koruyacağız" ifadelerini kullandı.

http://www.haber7.com/siyaset/haber/1090169-hak-gelmis-batil-zail-olmustur
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Güngören katliamı davasında karar çıktı!

[h=2]Güngören'de 2008 yılında meydana gelen ve 1'i hamile 18 kişinin ölümüyle sonuçlanan bombalı saldırıya ilişkin görülen dava karara bağlandı.[/h]
hakimin_karari_ulkeyi_ayaga_kaldirdi13547027630_h960638.jpg



Güngören'de 17 kişi ile doğmamış bir bebeğin öldüğü, 90 kişinin de yaralandığı bombalı saldırıya ilişkin 3'ü tutuklu, 9 sanığın yargılandığı davada, 2 sanığa "devletin birliğini bozmaya teşebbüs" ve "kasten adam öldürme" suçlarından 18'er kez "ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası" verildi. 1 sanığın beraat ettiği kararda, 6 sanık da değişen oranlarda hapisle cezalandırıldı.İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, davaya ilişkin son duruşmada kararını açıkladı.Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Hüseyin Türeli ve Nusret Tebiş'in, "devletin birliğini bozmaya teşebbüs" suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi.Heyet, bu sanıkların, aralarında hamile bir kadının da olduğu 17 kişinin bombalı saldırı sonucu öldürülmesine ilişkin ise "kasten adam öldürmek" suçundan yine 17'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına hükmetti.Sanıklardan Cevat Aydın'ın tüm suçlardan beraatine karar veren heyet, diğer 6 sanığı da çeşitli oranlarda değişen hapis cezalarına çarptırdı.
Kaynak: İHA

http://www.haber7.com/guncel/haber/1090149-gungoren-katliami-davasinda-karar-cikti
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
''Tayyip'in elini öperim Sarıgül'ün elini öpmem''

[h=2]Deniz Baykal'a yakınlığıyla bilinen CHP'li Savcı Sayan Sarıgül'ün CHP'ye geçişine sert bir şekilde tepki gösterdi.[/h]
sayandan_kilicdaroglunun_dedesi_iddiasi13531540420_h953129.jpg



arıgül'le ilgili bir sorunu olmadığını belirten Sayan,CHP'nin etik davranmadığını ileri sürdü. Sayan, "CHP öncelikle Sarıgül'den özür dilemek zorundadır" ifadesini kullandı.

SARIGÜL İÇİN CHP 100 SAYFALIK YOLSUZLUK DOSYASI HAZIRLADI


Savcı Sayan
, özre sebebi olarak da, CHP'nin daha önce Mustafa Sarıgül hakkında hazırladığı 100 sayfalık yolsuzluk ve rüşvet raporu olarak zikretti.

Sayan şöyle konuştu:

"Baykal'ın tasfiyesinden sonra biz Gandi'yiz, yüzde 30-40 oy alırız, alamazsak istifa ederiz dediler. Alamadılar, istifa etmediler. Baktılar ki AK Parti'yle mücadele edemiyorlar şimdi de Sarıgül bizi kurtarsın diye onun kapısına gittiler.

Türkiye'yi dizayn etmek isteyenler Sarıgül'ü istiyorlar. Sarıgül'ü başarılı gördüler. Ama Sarıgül aslında bir lider dublörüdür.

Amaçları Sarıgül'ü genel başkan yapmaktı. Kılıçdaroğlu bir ara istasyondur. Sarıgül'ün arkasında başka güçler var. 2004'te Amerika'da Zeyno Baran'la, Ebru Bozacıoğlu'yla birlikte ABD Büyükelçiliği, Dinç Bilgin vasıtasıyla Sarıgül'le ilişkiye geçtiler. "Kesin CHP'nin başına geçmen lazım, bunun ilk adımı Baykal'ı devirmektir. CHP Cumhuriyet'in sigortasıdır" dediler.
Savcı Sayan bu sözleri söylerken, Sarıgül hakkında CHP'nin hazırladığı yolsuzluk dosyalarını da kameralara gösterdi.

TAYYİP'İN ELİNİ ÖPERİM, SARIGÜL'ÜN ELİNİ ÖPMEM


Sayan programın sonlarına doğru, üslubunu daha da sertleştirerek Sarıgül'ün, Türkiye'nin başına tuzak olarak getirildiğini savundu. Sayan, "Tayyip Erdoğan'ı 2 milyon Sarıgül'e değişmem . Tayyip'in elini öperim, Sarıgül'ün elini öpmem" ifadelerini kullandı.

http://www.haber7.com/partiler/haber/1090217-tayyipin-elini-operim-sarigulun-elini-opmem
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Profesörün içki yasağı eleştirisi Şimşek'i güldürdü

[h=2]Mehmet Şimşek, ile Prof. Dr. Nurettin Bilici arasındaki 'içki yasağı' diyaloğu hem bakan hem de katılımcılar arasında gülüşmelere neden oldu.[/h]
gi_elestirisi_simseki_guldurdu13832644010_h1090208.jpg


5. İzmir İktisat Kongresi'ne katılan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ile Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurettin Biliciarasındaki 'içki yasağı' diyaloğu hem bakan hem de katılımcılar arasında gülüşmelere neden oldu.Bakan Şimşek,"Satılmasına yönelik sınırlama var içilmesine yönelik bir sınırlama yok" dedi.5. İzmir İktisat Kongresi'nde 'Küresel Kriz Sonrası Ekonomisinde Yeni Eğilimler ve Beklentiler" konulu panelin başkanlığını Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yaptı. Panelistlerden Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurettin Bilici sunumunu sonunda alkol düzenlemesine ilişkin eleştiri de bulunarak yaptı. Yapılan Eleştiriler hem Bakan Şimşek'i hem de salondaki katılımcılar tarafından gülümsenerek karşılık buldu.

İŞTE O DİYALOG


Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurettin Bilici içki yasağı hakkındaki eleştirilerini şu sözler üzerinden yaptı:"Dün akşam başıma bir şey geldi. İçki yasağı meselesi dile getirmek istiyorum. Dün akşam yemekte bir Amerikalı arkadaş vardı. Sanırım o da buraya sunum yapmak için gelmiş. ir kadeh şarap istedi. Garsonun yasaktan haberi yok sanırım bir kadeh şarap geldi. Ondan sonra ikinci kadehi istedi. Sonra garson ikinci kadehi getiremeyeceğin söyledi ve bana 'yasak' olduğunu arkadaş anlatmamı istedi. Sonra ben yapmayın dedim. Bu olay Hacettepe'de başıma geldi. Orada içki içmişliğimiz var. gittik içki istedik ama önümüze ayranlar geldi."
Salondaki gülüşmelere sebep olan sunuma karşılık Bakan Şimşek de su sözler ile karşılık verdi:"Hocamız neyden bahsediyor ama bütün dünyada belli bir saatten sonra içkinin perakende olarak satışı sınırlanıyor. İçki içmeye yönelik bir sınırlama yok. Bu yüzden siz evinizde olsun otelinizde olsun sadece perakende satışı üzerinde belli saatlerde sınırlama var. Saat 10.00'dan saat 6'ya kadar sınırlama var. Bu durum pek çok ülkede daha katıdır. Satılmasına yönelik sınırlama var içilmesine yönelik bir sınırlama yok. Yanlış bir uygulama var. Perakende satışını ilişkin sınırlama var."

"PROF BİLİCİ: ADIMIZ YOBAZA ÇIKTI"


Bakan Şimşek'in konuşmasını yarıda kesen Prof. Bilici, başörtüsü yasağına ilişkin mücadele başlattıklarını ve üniversitede kendilerinin 'yobaz' olarak tanımlandığını söyledi. Prof. Bilici;"O çerçevede kalması gereklidir. Yasakların hepsi sırayla geliyor. Bu kadar ileriye götürmeye gerek yok. Ben baş örütüsü yasağına karşı bir mücadele başlattık. Üniversitelerde ismimiz yobaz hocalara diye geçer o yanlıştı bu da yanlış. Birbrimizi olduğumu gibi kabullenmemiz ve kenetlenmemiz ve herkesi kucaklanmamız gerekiyor. Birinin yediğine içtiğine karışmak toplumun ileriye gitmesini engelleyecek bir olaydır.

Kaynak: İHA


http://www.haber7.com/guncel/haber/1090207-profesorun-icki-yasagi-elestirisi-simseki-guldurdu
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Kılıçdaroğlu: Bugün çok mutluyum

[h=2]CHP'den kadın milletvekilleriyle akşam yemeğinde biraraya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başörtüsü konusunda ilk yorumunu yaptı.[/h]
kin_disindaki_surpriz_aday_kim13819005160_h1085240.jpg


AK Partili başörtülü kadın milletvekillerinin TBMMGenel Kuruluna başörtülü gelmeleriyle birlikte yaşanan yoğun gündemin sonrasında CHP LideriKemal Kılıçdaroğlu, partisinin kadın milletvekilleri ile bir araya geldi. Yemeğin yenildiği restorana taksi ile gelen kadın milletvekillerinden sonra gelen Kılıçdaroğlu, girişte gazetecilerin ısrarlı soruları üzerine, "Bugün çok mutluyum. Konuşan bütün milletvekillerimize yürekten teşekkür ediyorum" açıklamasını yaptı. Kılıçdaroğlu, daha sonra sorulara cevap vermeden restorana girdi.
Kaynak: İHA

http://www.haber7.com/partiler/haber/1090167-kilicdaroglu-bugun-cok-mutluyum
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Erdoğan: Başı açık olan da kapalı olan da...

[h=2]Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Millete Hizmet Yolu" konuşmasında gündemdeki konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu.[/h]
rdogan_erciste_konusuyor_canli13828789260_h1088700.jpg


Ekim ayı içerisinde idrak edilen Kurban Bayramı'nın tekrar ülkeye, millete, tüm İslam alemine ve insanlığa hayırlı olmasını niyaz eden Başbakan Erdoğan, "Rabbim'den, bizi nice Bayram-ı Şeriflere ulaştırmasını; ailemizle, sevdiklerimizle, tüm gönül dostlarımızla, huzur ve afiyet içinde nice bayramlara eriştirmesini temenni ediyorum. Sizlerden de, bayram boyunca hatırladığınız, muhabbetiniz kadar yardımlarınızı da paylaştığınız ihtiyaç sahiplerini bayram sonrasında da hatırlamanızı, her fırsatta yoksulların, yolda kalmışların halini sormanızı, kapılarını çalmanızı özellikle rica ediyorum" ifadesini kullandı.Kurban Bayramı'nı buruk geçiren başta Suriye, Mısır, Filistin, Somali, Irak, Afaganistan, Myanmar'daki insanlar olmak üzere, yeryüzündeki tüm mazlum ve mağdurları da her daim hatırlarda tutulmasını, dualarda onlara yer verilmesini isteyen Başbakan Erdoğan, "Sizler de çok çok iyi biliyorsunuz ki, acılar, paylaştıkça azalır, sevinçler, paylaştıkça çoğalır. Türkiye'nin dost ve kardeşleri, tarih içinde bizim yaşadığımız acıları yüreklerinde hissettiler ve bizim acılarımızı paylaştılar. Kurtuluş Savaşımız zaferle sonuçlandığında, Cumhuriyetimiz ilan edildiğinde, tüm bu coğrafyadaki kardeşlerimiz bizim sevincimizi paylaştılar ve sevincimizi çoğalttılar. Bundan yaklaşık 100 yıl önce, Erzurum, Kars, Trabzon, Gaziantep, İzmir, İstanbul işgal edildiğinde, biliniz ki, Pakistan'dan Arjantin'e kadar yeryüzündeki tüm kardeşlerimiz gözyaşı dökmüşlerdi. Bizim muzaffer olmamız, selamete erişmemiz için, yine aynı coğrafyada, eller semaya açılmış, dualar edilmiş, en yoksullar bile sofralarından artırdıklarını, gönüllerinden kopardıklarını bizlere ulaştırmışlardı. Dost ve kardeşlerimize vefa göstermek, milletçe bizim boynumuzun borcudur. Biz zor şartlar altında olduğumuzda onlar nasıl imdadımıza yetiştilerse, bugün zor şartlar altında olanlara el uzatmak da bizim milli vazifemizdir. Devlet olarak, tarihin üzerimize yüklediği bu vazifeyi hakkıyla yerine getirmenin mücadelesini verirken, siz aziz milletimizin de en azından dualarınızda mazlum kardeşlerimizi anmanızı, onlar için kurtuluş dilemenizi özellikle rica ediyorum" diye konuştu.

"1915 ÇANAKKALE'DE KAZANDIĞIMIZ MUHTEŞEM ZAFER, CUMHURİYETİMİZİN ADETA BİR GİRİZGÂHIYDI"


Cumhuriyetin 90. yıldönümünün büyük bir coşkuyla, büyük bir heyecanla kutlandığının altını çizen Başbakan Erdoğan, Cumhuriyetin 90. yıldönümünün, 76 milyon vatandaşa, ülkeye, aziz millete kutlu olmasını gönülden temenni ettiğini söyledi. Erdoğan, "Bizlere Cumhuriyetyolunu açan Kurtuluş Savaşı şehitlerimizi, Cumhuriyet tarihi boyunca verdiğimiz şehitlerimizi, tarihimizin tüm şehitlerini bu vesileyle rahmet ve minnetle yad ediyorum. Başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere, Cumhuriyetimizin kurucularını ve ebediyete irtihal etmiş olan gazilerimizi de minnetle anıyorum.Cumhuriyetimizin 90. Kuruluş Yıldönümü vesilesiyle, şu hususu burada özellikle vurgulamak istiyorum.Cumhuriyetimizin ilanına giden yol, gerçekten zor, meşakkatli, fedakarlık isteyen bir yoldu.Aslında, 1915 Çanakkale'de kazandığımız muhteşem zafer, Cumhuriyetimizin adeta bir girizgâhıydı. Çanakkale'de kazanılan zaferle, milletimiz yeniden özgüven kazanmış, bir ve beraber olduğunda nasıl büyük destanlar yazabileceğini, üzerine gelen, dönemin en güçlü ordularını göğsündeki imanla nasıl durdurabileceğini görmüş ve anlamıştı.Çanakkale'de yazdığımız kahramanlık destanı ve sergilediğimiz birlik, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin de ruhunu ve özünü teşkil etti" şeklinde konuştu.


"HİÇ KİMSE DIŞARIDA BIRAKILMIYORDU"


23 Nisan 1920'de Ankara Ulus'taki eski Meclis binası önünde çekilen fotoğrafa dikkat çeken Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Daha önce de bir vesileyle hatırlattığım önemli ve anlamlı bir fotoğraf karesini burada siz aziz milletimizin tekraren dikkatlerine sunmak istiyorum. 23 Nisan 1920'de, Ankara Ulus'ta, Eski Meclis binası önünde çekilen bu fotoğrafta, Meclis'imizin açılış törenleri esnasında, Gazi Mustafa Kemal ve çevresindekiler, ellerini semaya açmış, dua ediyorlar. Meclisimizin açılış tarihi, Gazi Mustafa Kemal tarafından özellikle bir Cuma gününe denk getirilmişti. Cuma günü, Hacı Bayram Veli Camii'nde Cuma namazı kılınmış, Hatm-i Şerifler, Buhari-i Şerifler okunmuş, hatmedilmiş, Mevlitler okunmuş, ardından, Sancak ve Peygamberimizin Sakal-ı Şerif'i alınarak eski Meclis binasına gidilmişti. Orada da dualar edilmiş, kurbanlar kesilmiş ve Meclis çalışmalarına başlamıştı. Dikkatlerinizi çekiyorum: 23 Nisan 1920'de açılan Meclisimiz, tıpkı Çanakkale Savaşımızda olduğu gibi, Türkiye'nin her bölgesinden, her vilayetinden, her etnik unsurdan, her inançtan temsilcileri ağırlıyordu. Meclisimiz, bütün renkleriyle, bütün zenginlikleriyle, tam bir Türkiye fotoğrafı arz ediyordu. Hiç kimse dışarda bırakılmıyordu. Hiç kimseye ikinci sınıf muamelesi yapılmıyordu. Kimse horlanmıyor, kimse aşağılanmıyordu. Misak-ı Milli sınırları içinde yaşayan herkes o Meclis'te temsil ediliyor, herkesin görüşüne, önerisine, eleştirisine kulak veriliyordu. İşte, Meclisimizin açılışından yaklaşık 3,5 yıl sonra, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyetimiz ilan edildi. Tıpkı Çanakkale Zaferimiz gibi, tıpkı Meclisimizin teşkili gibi, Cumhuriyet de, Türkiye'nin tüm renklerini ihtiva eden bir ruh ve anlayışla bina edildi."

"CUMHURİYETİN SAHİBİ, CUMHURDUR; İSTİSNASIZ OLARAK SİZLERSİNİZ"


90 yıllık süreç içinde, zaman zaman, kimilerinin öne çıkıp, kendilerini Cumhuriyetin tek sahibi gibi göstermelerinin Cumhuriyete zarar verdiğini sözlerine ekleyen Başbakan Erdoğan, "Kimilerinin, kendilerini Cumhuriyetin yegâne bekçisi gibi görüp, Cumhuriyeti korumak ve kollamak adına müdahaleler yapması, Cumhuriyet ruhumuza, birliğimize en büyük darbeleri vurmuştur.Belli kesimlerin dışlanması, horlanması, aşağılanması, belli kesimlerin hor ve hakir görülmesi, Cumhuriyetimizi özünden, ruhundan uzaklaştırmış, birlik ve kardeşlik bağlarımızı hedef almıştır. Şunu bilmenizi isterim ki, Cumhuriyetimiz, belli bir zümrenin, belli bir çevrenin, elit bir kesimin değil, bu topraklar üzerinde yaşayan istisnasız herkesin eseridir. Cumhuriyetin sahibi, herkestir, Cumhuriyetin sahibi, cumhurdur; istisnasız olarak sizlersiniz. Biz bu Cumhuriyeti hep birlikte kurduk, birlikte yücelttik ve bu Cumhuriyetin eşit sahipleri olarak da geleceğe hep birlikte yürüyeceğiz. Şunu da vurgulamak isterim ki, Cumhuriyet, ancak demokrasi olduğunda anlamlıdır, ancak o zaman Cumhuriyet fazilettir. Zira, tarih boyunca ve bugün, bir çok otoriter rejim kendisine Cumhuriyet adını vermiş, ama demokrasiyle yönetilmediği için özgürlükleri kısıtlamış, halkına zulmetmiştir.Cumhuriyet demokrasiyle güçlüdür. Cumhuriyet, demokrasiyle adildir, özgürlükçüdür, eşitlikçidir, kucaklayıcıdır. Demokrasi, birilerinin yıllardır iddia ettiği gibi, Cumhuriyet'in karşıtı ve hasmı değil, Cumhuriyet'in bütünleyicisi, tamamlayıcısıdır. 11 yıldır, Cumhuriyetimizi demokrasiyle güçlendirmek, Cumhuriyetimizi demokrasiyle kucaklaştırmak için çok önemli reformlar yaptık. Bir yandan, Cumhuriyetimizin özüyle, ruhuyla, 23 Nisan ve 29 Ekim'deki kardeşlik iklimiyle yeniden buluşmasını sağlarken, diğer yandan da gecikmiş, ihmal edilmiş, ertelenmiş reformları milletimize teslim ettik" dedi.



"CUMHURİYET DAHA DA GÜÇLENDİ"


Hükümet olarak gerçekleştirilen reformların Cumhuriyeti daha da güçlü kıldığını belirterek, "Anayasamızda, yasalarımızda, temel hak ve özgürlüklerde yaptığımız her reform, Cumhuriyetimizin gücüne güç kattı. Cumhuriyetimiz güç kazandıkça, demokrasimiz daha ileri standartlara kavuştukça, ekonomimiz büyüdü, soframızdaki ekmeğimiz çoğaldı, ülkemizin, milletimizin, bayrağımızın, pasaportumuzun, paramızın itibarı daha da yükseldi. Türkiye büyüdükçe, demokrasimiz ilerledikçe, kardeşliğimiz daha da pekişti, birliğimiz, beraberliğimiz daha da kuvvetlendi" ifadelerini kullandı.


"BAŞI AÇIK OLAN DA, BAŞI ÖRTÜLÜ OLAN DA EŞİT HAK VE ÖZGÜRLÜKLERE SAHİPTİR"


Son reform paketinin, 11 yıl öncesinde ve 11 yıllık süreçte vaadini verdikleri, programlarda, beyannamelere, kongrelerde sizlere vaat ettikleri hedeflerden oluştuğunu belirten Başbakan Erdoğan, "Tıpkı 11 yıl boyunca yaptığımız reformlar gibi, bu yeni paket de, Türkiye'yi, Cumhuriyetimizi, milletimizi güçlendirmeyi hedefliyor. Yeni Demokratikleşme Paketi, en çok da ekonomimizi, istikrarımızı, huzur ve emniyetimizi daha güçlü kılma hedefini taşıyor. Yıllardır süren bazı anlamsız yasakları, artık anlamı ve önemi kalmamış bazı uygulamaları, toplumun çeşitli kesimlerinde rahatsızlık oluşturan, özgürlükleri kısıtlayan bazı dayatmaları bu reform paketiyle ortadan kaldırıyoruz. Başı açık olan da, başı örtülü olan da, bu ülkenin vatandaşıdır, bu cumhuriyetin sahibidir, bu ülke üzerinde eşit hak ve özgürlüklere sahiptir. Birini diğerine tercih etmek, eşitlik ve adalet ilkesine tamamen terstir. Birini makbul vatandaş olarak görüp, diğerini horlamak, en başta vicdana, en başta insani değerlere aykırıdır. Yıllarca, insanımızı, vatandaşımızı, gençlerimizi, öğrencilerimizi, kılık kıyafetlerine göre ayrıştırmak, tasnif etmek, kutuplaştırmak, hiç kimseye yarar sağlamamış, tam tersine ülkemizin birliğine ve kardeşliğine açık şekilde zarar vermiştir" dedi.


"BAŞÖRTÜSÜ İÇİN SİYASİ SİMGEDİR İFADESİNİ KULLANMAK CEHALETİN GEREĞİDİR"

"Başörtüsü için siyasi simgedir ifadesini kullanmak bir cehaletin ancak gereğidir" diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Zira bu ülkede Müslümanların inancının gereği olarak inancının gereğini yerine getirenler, kimi imkanlardan mahrum edilmiş, çok ağır mağduriyetler yaşamak zorunda kalmıştır. İşte biz, demokratikleşme paketimiz kapsamında, bu ayrımcılığa artık son verdik. Hiç kimseye imtiyaz sağlamadık. Kimseyi avantajlı, dezavantajlı konuma getirmedik. Bir tarafı yaparken diğer tarafı yıkmak, terazinin dengesini bir taraf lehine düzeltirken diğer taraf lehine bozmak asla gayemiz olmadı. Biz, sadece Türkiye'nin normalleşmesini sağlıyor, fırsat eşitliğini tesis ediyor, vatandaşlarımız arasına sokulmak istenen ayrımcılığı ortadan kaldırıyoruz. Biz, olması gerekeni yapıyor, insana sadece insan olarak bakmanın gereği neyse, onu yerine getiriyoruz. Kamuda, kılık kıyafetlere bakılarak yapılan ayrımcılığı böylece kaldırdık. Önümüzdeki süreçte, yapacağımız diğer idari ve yasal düzenlemelerle, ayrımcılığı, ötekileştirmeyi, nefreti de önleyecek adımlar atacağız. Başta siyaset zemini olmak üzere, her alanda kardeşliğimizi pekiştirecek düzenlemeleri Türkiye'ye kazandıracağız."

"BASKILARI TEK TEK ORTADAN KALDIRACAĞIZ"


Geçmişte, haksız biçimde halka yöneltilen baskıları tek tek ortadan kaldıracaklarının altını çizen Başbakan Erdoğan, atacakları her adımla Türkiye'nin birliğini ve bütünlüğünü daha da güçlü hale getireceklerini söyledi. Erdoğan, "Biliyorsunuz; bizim, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıldönümüne ilişkin son derece iddialı, ama bir o kadar da ulaşılabilir hedeflerimiz var. 100. yıldönümünü biz milletçe çok farklı şekilde, çok farklı bir heyecan ve coşkuyla kutlamak istiyoruz. Kuru nutuklarla, kutuplaştırıcı mitinglerle, soğuk merasimlerle değil, Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümünü büyük başarılarla, büyük sevinçlerle yaşamak istiyoruz. 100. yıldönümünde, Cumhuriyetimize verilecek en anlamlı armağanın, onu büyütmek olduğuna inanıyoruz. Bu çerçevede, inşallah, Türkiye Cumhuriyetini dünyanın en büyük 10 ülkesinden biri konumuna yükseltecek, Cumhuriyetimizi işte böyle yücelteceğiz. İşte, 90. yıldönümünde, böyle bir kutlamanın şuanda provasını yaptık. 90. yıldönümünde, Cumhuriyet tarihimizin en önemli açılışlarından birini gerçekleştirerek, milletimize ve ülkemize olduğu kadar, Cumhuriyetimize de çok anlamlı, çok değerli bir hediye sunduk.
İstanbul'un Asya ve Avrupa yakalarını deniz altından tüp geçitlerle birleştiren büyük proje Marmaray'ın tamamlandığını ve Salı günü bu dev yatırımın resmi açılışını yaptıklarını anımsatan Başbakan Erdoğan, bu projenin, sadece kendilerinin değil, yaklaşık 122 yıldan beridir milletin, devletin hayali olduğunu kaydetti.

"MARMARAY; 100. YIL KUTLAMALARIMIZ ÖNCESİNDE SADECE BİR PROVA OLMUŞTUR"


Kendilerinin 122 yıl öncesinden bugüne ulaşan bir hayali gerçeğe dönüştürdüklerini, sadece İstanbul'a değil, Türkiye'ye, Avrupa ve Asya'ya, hatta tüm insanlığa hizmet verecek bir küresel projeyi hayata geçirdiklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Böyle bir hayali, böyle bir projeyi gerçekleştirdiğimiz için, millet olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları olarak gururluyuz. Milletimize, Cumhur ve Cumhuriyet'e böyle bir hizmeti kazandırdığımız için gerçekten bahtiyarız. Tekrar etmeliyim ki, Marmaray, 100. yıl kutlamalarımız öncesinde sadece bir prova olmuştur. Buna benzer nice büyük yatırımı tamamlayarak, yenilerine başlayıp bitirerek, 100. kuruluş yıldönümünde, Cumhuriyetimize çok daha büyük bir gururu inşallah yaşatacağız. Ben bu vesileyle, Marmaray Projesi'nin hayata geçirilmesinde ilk aşamasından bugüne kadar emeği geçen bakan, bakanlık mensubu arkadaşlarımı yüklenici firmaları, huzurlarınızda ayrı ayrı kutluyorum, tebrik ediyorum ve kendilerine şahsım milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Aynı şekilde, bu ay içinde yaptığımız diğer açılışların, kazandırdığımız diğer eserlerin, tesislerin, yatırımların da ülkemize, milletimize, hayırlı olmasını Allah'tan diliyorum" dedi.


"EYLÜL VE EKİM AYLARI İÇİNDE ÇOK BÜYÜK AÇILIŞ COŞKULARI YAŞADIK"


Eylül ve Ekim ayları içinde, çeşitli şehirlerde çok büyük açılış coşkularını yaşadıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Adıyaman'da, 800 milyon liralık 74 ayrı eser, hizmet ve yatırımın resmi açılışını yaptık. Denizli'de, yaklaşık 900 milyon liralık 83 yatırımın açılışını yaptık. Malatya'da, 776 milyon liralık 93 eseri açtık. Adana'da, 837 milyon liralık 80 farklı eserin açılışını yaptık. En son, yaşadığı acı depremin 2. Sene-i devriyesinde, Van ilimizde, 1.5 milyar liralık 152 yatırım, hizmet ve eserin açılışını yaptık. Ki Van ilimize bugüne kadar ki yaptığımız yatırımlar evet yaklaşık eski rakamla 5 katrilyonu bulmuş vaziyette. Ankara ve İstanbul'da Büyükşehir Belediyelerimizin tamamladığı ulaşım projelerini yine bu ay içinde hizmete aldık. Şimdi İstanbul, oda Haliç'teki raylı sistemin açılışına hazırlanıyor. Çok kısa zaman içerisinde onunda açışılını yapacağız. Son 2 ay içinde, 3 önemli temel atma törenini de gerçekleştirdik. Hatırlayacağınız gibi, 12 Haziran 2011 seçimleri öncesinde sizlere Şehir Hastaneleri sözü vermiştik. 14 ilimizde 15 Şehir Hastanesi kuracağımızı vaadetmiş, seçimden sonra bunların çalışmalarını başlatacağımızı ifade etmiştim. Önümüze çıkarılan engelleri aşarak, 12 Eylül tarihinde, Şehir Hastanelerimizin yapımına ilişkin protokolü törenle Haliç Kongre Merkezi'nde imzaladık. Hemen ardından, 18 Eylül'de Ankara'da Bilkent Şehir Hastanesinin temelini attık. Sonra, 5 Ekim'de, Adana Şehir Hastanesinin temelini attık. 22 Ekim'de de, Ankara'daki İkinci Projemizin, Etlik Şehir Hastanesinin temelini attık. 14 ilimizde inşa edilecek 15 şehir hastanemiz tamamlandığında, Türkiye'de sağlık hizmetleri çok farklı bir boyut kazanmış olacak. Sadece bu illerimiz değil, çevredeki iller bu hastanelerden istifade edecek. Tabi bu hastaneler aynı zamanda o illere ayrı bir kentsel dönüşüm değişimde getirecek. Hastaneler arasında koşuşturma, inşallah bu kampüsler sayesinde tarihe karışacak."Farklı hastanelerden, farklı birimlerden oluşan kampüslerin, A'dan Z'ye kadar sağlık konusunda hastalara en iyi, en kaliteli, en hızlı hizmeti vereceğini belirten Başbakan Erdoğan, sağlık alanındaki bu büyük projelerin şehirlere, ülkeye hayırlı olmasını dilediğini ifade etti.

"TÜRKİYE'Yİ BU ALANDA ÇOK DAHA İDDİALI KONUMA GETİRECEĞİZ"


Erdoğan, "Yine Eylül ayında gerçekleştirdiğimiz bir başka önemli töreni de burada sizlerin dikkatlerinize sunmak istiyorum...2005 yılında, Milli Savaş gemi ve denizaltılarımızı imal etmek üzere, Milgem adı verilen projeye start vermiştik. İstanbul Tersanemizde, ilk milli gemimizin yapımı başlattık ve 2011 yılında, Heybeliada adını verdiğimiz gemiyi tamamladık, vatanımızı savunmak üzere denizlerimize uğurladık. İlk gemimizin ardından, 2 yıl sonra, 27 Eylül 2013 tarihinde, bu kez Büyükada gemimizi tamamlayarak onu da denizlerimize uğurladık. Savunma Sanayiimizde geldiğimiz bu seviye ile, Türkiye, dünyada kendi savaş gemilerini üretebilen 10 ülke arasında yerini aldı. Milgem kapsamındaki diğer projelerimizi, diğer gemilerimizi inşa etme süreçlerini de başlattık. İnşallah, hedeflediğimiz savaş gemilerini ve denizaltıları bitirerek, Türkiye'yi bu alanda çok daha iddialı konuma getireceğiz" dedi.


"SAVUNMA ARAÇLARINI İTHAL EDEN BİR KONUMDAN İHRAÇ EDEN KONUMA YÜKSELDİK"

Türkiye'nin, savunma araçlarını ithal eden bir konumdan, artık ihraç eden bir konuma yükseldiğini dile getiren Başbakan, şunları kaydetti:
"Kendi geliştirdiğimiz, kendi tasarladığımız, ürettiğimiz savunma araçlarımız tek tek hizmete alınıyor ve başarıyla görev yapıyor. Türkiye, tarihine, ecdadına, milletinin büyüklüğüne yaraşır şekilde, artık savunma sanayiinde de söz sahibi, idda sahibi oluyor. Bize bu büyük gururu yaşatan tüm bilim insanlarımıza, mühendislerimize, teknisyenlerimize, işçilerimize bu vesileyle şükranlarımı ifade ediyorum. Birlik içinde, kardeşlik içinde, dayanışma içinde, Türkiye'nin buna benzer nice başarıya ulaşacağına yürekten inanıyor, bu inançla geleceğe emin adımlarla ilerliyoruz. Şundan hiç şüpheniz olmasın ki, Türkiye'nin geleceği, bugünkünden çok daha aydınlık olacaktır. 11 yıl önce hayal gibi görünenler nasıl bugün gerçeğe dönüştüyse, bugün hayal görünen nice hedef de, inşallah gerçeğe dönüşecektir. Türkiye'nin, aziz milletimizin azmi ve kararlılığı, her başarıyı kucaklayacak güçtedir. Bir olarak, beraber olarak, birlikte Türkiye olarak, nice başarı ve sevince erişeceğimize gönülden inanıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, bizleri ekranlarınız aracılığıyla hanelerinize, gönüllerinize misafir ettiğiniz için her birinize tek tek teşekkür ediyorum. Ailenizle, sevdiklerinizle, huzur ve sağlık dolu günler geçirmenizi Allah'tan niyaz ediyor, yeniden buluşuncaya kadar saygı ve sevgilerimi sunuyorum."

Kaynak: İHA

http://www.haber7.com/partiler/haber/1090157-erdogan-basi-acik-olan-da-kapali-olan-da
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
'İsrail, Suriye askeri tesisini vurdu' iddiası

[h=2]CNN International kanalı, İsrail'in Suriye'ye ait bir askeri tesisi vurduğunu iddia etti.[/h]
inde_yahudi_yerlesimci_siddeti13799340890_h1077409.jpg


Haberde İsrail'e ait savaş uçaklarının Hizbullah'ın kontrolünde bulunan silahları barındırdığı gerekçesiyle bir tesisi vurduğu belirtildi. İddia henüz resmi kaynaklar tarafından doğrulanmadı.

ABD'Lİ YETKİLİ DOĞRULADI


İsmini vermeyen ABD'li bir yetkili, İsrail'in Suriye'deki bir hedefi vurduğunu doğruladı ancak İsrail'den herhangi bir açıklama gelmedi. Uluslararası haberajansları da konuyla ilgili sessizliğini koruyor.


LÜBNAN MEDYASI DA DOĞRULADI


Suriye medyası üssün denizden bombalandığını bildirirken, Lübnan medyası ise Lübnan ordusundan alınan bilgiye göre, İsrail Hava Kuvvetleri'ne ait uçaklarının aynı gece Lübnan üzerinden uçarak görünürde Suriye'ye doğru yol aldığının tespit edildiğini iddia etti.
Suriye'nin sahil kenti Lazkiye yakınlarında bulunan bir askeri üste dün gece şiddetli bir patlama meydana geldi. Patlamada, hava savunma üssü olduğu belirtilen üste ağır hasar meydana gelirken, yaralanan veya ölen kimsenin olmadığı bildirildi.Suriye ve Lübnan medyaları saldırının İsrail tarafından gerçekleştirildiği spekülasyonları üzerinde yoğunlaşırken, Suriye medyası saldırının savaş gemileriyle, Lübnan medyası ise uçaklarla gerçekleştirildiği iddialarında bulundu.Çeşitli kaynaklardan alınan bilgilere göre. uçakların Lazkiye ve Şam'da iki hedefi bombaladığı ve hedeflerin Hizbullah'a gönderilen karadan havaya füzelerin olduğu ifade edildi.


http://www.haber7.com/ortadogu/haber/1090168-israil-suriye-askeri-tesisini-vurdu-iddiasi
 
Üst