08.04.2014 Haberler

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35

Beyaz Saray’dan Türkiye açıklaması


Beyaz-Saray.jpg






Beyaz Saray, gazeteci Seymour Hersh’ün “Suriye rejiminin düzenlediği kimyasal saldırının arkasında Türkiye’nin olduğu” iddiasını yalanladı.


Beyaz Saray, Amerikalı gazeteci Seymour Hersh’ün Suriye rejiminin geçen yıl 21 Ağustos’ta düzenlediği kimyasal saldırının arkasında Türkiye’nin olduğuna yönelik iddialarını yalanladı.Beyaz Saray, Amerikalı gazeteci Hersh’ün Suriye rejiminin geçen yıl 21 Ağustos’ta düzenlediği kimyasal saldırının arkasında Türkiye’nin olduğuna yönelik iddialarını yanıtladı. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Caitlin Hayden, Hersh’ün haberini gördüklerini ve bu haberin ismi verilmeyen sadece bir kaynağa dayandığını belirterek “haberin Suriye’deki 21 Ağustos’taki kimyasal saldırıya yönelik vardığı sonucun tamamen yanlış olduğunu” bildirdi.

‘SADECE VE SADECE ESAD…’


Hayden, Hersh’ün haberini yayınlamadan önce kendilerine sorduğu sorular üzerine, Ulusal İstihbarat Ajansı İletişim Direktörü ve Sözcüsü Shawn Turner ve kendisi tarafından Hersh’e gönderilen açıklamaları da AA ile paylaştı. Turner ve Hayden’ın Hersh’e gönderdiği açıklamalar şöyle:“Silahların Libya’dan taşınmasına yönelik sorunuz ve diğerlerinin 21 Ağustos’taki saldırıdan sorumlu olabileceğine yönelik önermenizle ilgili Turner’dan şu ifadeleri kullanabilirsiniz:‘Bu hikayenizin (Hersh’ün haberi) yanlış yönlerinin her birine yönelik yorumda bulunmayacağız ancak şu açık ki: Sadece ve sadece Esad rejimi 21 Ağustos’taki kimyasal saldırıdan sorumlu olabilirdi. Bu yargıya, ABD, partnerlerimiz ve müttefiklerimiz tarafından toplanan istihbaratlara dayanarak vardık. Bu, kararlı biçimde uluslararası toplum tarafından da paylaşılan bir görüş ve Esad’ın kimyasal silah stoklarının yok edilmesine yönelik emsali olmayan bir işbirliğine yönlendiren bir görüş. İstihbaratın değiştirildiği veya önlendiği gibi bir iddiada bulunmak, tamamen yanlıştır. Aynı şekilde, ABD’nin Libya’dan başkalarına silah sağladığı yönündeki fikir de yanlıştır.’

‘BÖYLE BİR RAPOR TALEP EDİLMEDİ’


Suriyeli muhaliflerin kimyasal silah kapasitelerine yönelik gizli bir rapora dair sorunuza (Hersh’ün sorusu) Turner’ün yanıtı ise şöyledir: ‘İstihbarat camiası analistlerince böyle bir rapor hiçbir zaman talep edilmedi veya ortaya konmadı.’ Askeri planlamaya ilişkin sorunuza (Hersh’in sorusu) yönelik Hayden’ın açıklaması ise şöyledir:
‘Suriye’de tüm seçeneklerin masada olduğunu ve ordumuzun uygun ihtimal planları yaptığını uzun zamandır söylüyoruz. ABD Başkanı Barack Obama, 31 Ağustos 2013′te Esad rejiminin kimyasal silah kullanımına sınırlı bir askeri saldırı yoluyla karşılık vermenin ABD’nin ulusal güvenlik çıkarlarına olduğuna yönelik kararlılığını kamuoyuna açık olarak söyledi. Obama, saldırının amacının Esad’ı kimyasal silah kullanmaktan caydırmak, rejimin bu silahları kullanma kapasitesini azaltmak ve dünyaya bu tür kimyasal silah kullanımlarını tolere etmediğimizi göstermek olduğunu belirtti. Ancak Obama’nın, 2 Eylül 2013 tarihine kadar Suriye’de eyleme geçmek için ordumuza talimat verdiği iddiası tamamen uydurmadır”.


http://www.theworldline.com/beyaz-saraydan-turkiye-aciklamasi-2/
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Hollandalı rahip Humus’ta öldürüldü

Hollandal%C4%B1-rahip-Frans-van-der-Lugt.jpg






Suriye’de kuşatma altındaki Humus kentini terk etmemesiyle tanınan Hollandalı rahip Frans van der Lugt silahla vurularak öldürüldü.


Suriye’de kuşatma altındaki Humus kentini terk etmemesiyle tanınan Hollandalı rahip Frans van der Lugt silahla vurularak öldürüldü.70′li yaşlarında olan Lugt, isyancıların denetiminde olan ve iki yıldan fazladır hükümetin kuşatma altında tuttuğu bölgede bulunuyordu.Şubat ayında Birleşmiş Milletler aracılığıyla eski Humus merkezindeki kuşatmanın kaldırılması ve 1500 sivilin bölgeyi boşaltmasına izin verilmesinde rol oynayan rahip Lugt, kentte Hristiyanlar olduğu sürece kendisi Humus’tan ayrılmayı reddetmişti.Lugt’un öldürülme amacı bilinmiyor.İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, rahibin kafasından iki el ateş edilerek öldürüldüğünü açıkladı.Hollanda Cizvit papazları temsilcisi Jan Stuyt, rahip Lugt’un öldürüldüğünü doğruladı.Stuyt, eve gelen bir adamın rahibi dışarı çıkararak kafasına iki el ateş ettiğini söyledi.Lübnan’da iki yıl kalıp Arapça öğrenen rahip Lugt 1966′da Suriye’ye yerleşmiş ve bu ülkeyi vatanı olarak gördüğünü ifade etmişti.


http://www.theworldline.com/hollandali-rahip-humusta-olduruldu/
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Haftada 350TL ile geçinecek

Arthur-Debski.jpg






Polonyalı milletvekili Arthur Debski neden birçok Polonya vatandaşının ülkelerinde kalmak yerine İngiltere’ye göç etmeyi tercih ettiğini anlamak için haftada 100 sterlin (350 TL) gelirle İngiltere’de yaşamayı deniyor.


Gerçek bir göçmen deneyimi yaşamak istediğini söyleyen Debski, Cumartesi günü ucuz bir havayolu şirketi ile geldiği Londra’da uygun bir daire ve iş aradığını açıkladı.Milletvekili, birçok Polonyalı göçmen gibi “Gerçek bir iş teklifi almadan” Londra’ya geldiğini belirtirken, sadece Facebook’ta yaptığı araştırmada Newham’dan Polonyalı bir kadının kendisine iş vereceğini vaat ettiğini, onu yakında görmeyi planladığını söyledi.İngiliz Telegraph gazetesine konuşan Debski, “Açıkçası Londra’da ne yapacağım bilmiyorum. 45 yaşındayım ve İngilizcem o kadar da iyi değil. Büyük olasılıkla ellerimle çalışacağım. Bir mutfakta, ya da bir dükkanda” dedi.Polonya 2004 yılında Avrupa Birliği’ne katıldığından bu yana yaklaşık bir milyon Polonya vatandaşı İngiltere’ye özellikle de Londra’ya göç etti. Ülkede şu an yapılan anketler yeni neslin yüzde 70’inin bir gün başta İngiltere olmak üzere başka bir AB ülkesine göç etmeyi planladığını gösteriyor.İngiltere’de yaşayan Polonya vatandaşları üzerinde yapılan bir araştırma ise bu göçmenlerin yüzde 72’sinin “Hiçbir zaman ülkelerine dönmeyi düşünmediğini” göstermişti.


http://www.theworldline.com/haftada-350tl-ile-gecinecek/
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Berlin Afganistan’dan umutlu

Berlin-Afganistandan-umutlu.jpg






Afganistan’da seçimlere katılım oranının yüksek olası Berlin’i memnun etti. Alman politikacılar yeni seçilecek devlet başkanına uyarılarda da bulundu. Taliban’ın saldırı tehditlerine karşın devlet başkanlığı seçimlerinde milyonlarca seçmen sandık başına gitti. Ülke genelindeki 12 milyon seçmenden yedi milyonundan fazlasının oy kullandığı ve bu sayının üçte birinin kadın seçmen olduğu bildirildi.


Oylar önce sandık başında, ardından da bağımsız seçim komisyonu merkezinde sayılacak. Sekiz adayın yarıştığı seçimlerin ikinci tura kalması bekleniyor.Almanya, Afganistan’daki seçim atmosferinden umutlu. Ancak Alman siyasiler, Hamid Karzai’nin halefine çok iş düştüğü görüşünde.Almanya’da Hrıstiyan Birlik partileri (CDU/CSU), Sosyal Demokratlar ve Yeşiller, Afganistan’daki devlet başkanlığı seçimlerine yönelik olumlu değerlendirmeler yaptı.

‘Demokrasiye giden yol uzun’


Hrıstiyan Birlik Partileri Meclis Grubu Dış Politika Sözcüsü Philipp Mißfelder, seçimler ışığında değerlendirilecek olursa Afganistan’ın bir nebze de olsa ilerleme kaydettiğini belirtti. Seçime katılım oranının yüksekliğinin iyimser olmak için bir neden olduğunu ifade eden sözcü, ancak bölgede demokrasinin yerleşmesinin uzun bir yol olduğuna da dikkat çekti.Mißfelder, Hamid Karzai’nin daha ziyade Batı’nın etkisinde bir devlet başkanı olarak görüldüğünü ve bu durumun birçok Afgan’ın hoşuna gitmediğini söylüyor. Mißfelder’e göre artık Afganları ve onların ihtiyaçlarını dikkate almanın vakti geldi.

‘Taliban’ın tehditleri işe yaramadı’


Sosyal Demokrat Parti’nin savunma politikaları sözcüsü Rainer Arnold ise Taliban’ın saldırı tehditlerinin amacına ulaşamadığını belirtti. İnsanların oy kullanmak istediklerinin aşikâr olduğunu belirten Arnold, yeni devlet başkanının güven duyulan biri olma şansı bulunduğuna dikkat çekti. Karzai’nin ülke içi ve dışında güven kaybettiğini belirten Sosyal Demokrat Partili Arnold, yine de mevcut koşullar göz önünde bulundurulduğunda, beklentilerin yüksek olduğu uyarısında bulundu.Yeşiller’den Omid Nouripour da Afganların her şeye rağmen sandığa gitmelerini büyük bir cesaret olarak değerlendirerek, bu cesarete saygı duyduğunu ifade etti.Omid Nouripour, yeni devlet başkanını bekleyen iki önemli nokta olduğuna dikkat çekti. İlk olarak yeni devlet başkanının Taliban yandaşlarını da kendi tarafına çekmesi gerektiğini belirten politikacı, diğer yandan ülkede çığırından çıkan yolsuzluklarla mücadele etmesi gerektiğini belirtti. Karzai sisteminin sonlandırılması gerektiğine dikkat çeken politikacı aksi halde ülkede barışın tesis edilemeyeceği görüşünde.

Sol Parti farklı görüşte


Muhalefetteki Sol Parti’nin Dış Politika Sözcüsü Jan van Aken ise farklı görüşte. Sözcü, seçim hilelerinin ve seçim gözlemcilerinin eksik olmasının neden gündeme getirilmediği üzerinde durdu. Van Aken, Batılı ülkeleri ise sadece Batılı birliklerin ülkede kalabilmesini sağlayacak anlaşmanın imzalanması ile ilgilenmekle eleştirdi.Yeni anlaşma, henüz imzalanmadığı için mevcut duruma göre NATO askerlerinin 2014 yılı sonuna kadar ülkeyi terk etmesi gerekiyor. Karzai, ABD’nin büyük baskısına karşın söz konusu güvenlik anlaşmasını imzalamayı reddetmişti. Sol Parti’den Jan van Aken, seçimi kazanan kim olursa olsun, Batı’nın amacının bu anlaşmanın imzalanması olacağını ifade etti.

"Taliban’ın tavrı kestirilemiyor"


Afganistan Analistler Ağı’ndan Thomas Rutting, Taliban’ın geçmişe kıyasla saldırılarını azaltmış olmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyor. Rutting ancak yine de ülkedeki bazı uzak bölgelerden gelen bilgilerin yetersiz olduğunu ve Taliban ile ilgili kesin bir hükme varılmaması gerektiğini de belirtti.Kuruluşa göre, Taliban’ın çekimser kalmasının henüz net bir açıklaması bulunmuyor. Rutting, Taliban’ın zayıflamış olabileceğinin ihtimal dahilinde olduğunu belirtirken, bir yandan da mücadelesinin Afganlı sivillere değil, yabancı işgalcilere ve onların kukla hükümetlerine karşı olduğuna dikkat çekti.Öte yandan Taliban’ın yeni devlet başkanı ile görüşme kapılarını açık bırakmak istemesi nedeniyle zarar vermekten kaçınmış olabileceği ihtimalinin de olduğunu vurguladı.


http://www.theworldline.com/berlin-afganistandan-umutlu/
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Rusya yanlısı göstericiler Donetsk’te ‘bağımsızlık ilan etti’

Rusya-yanl%C4%B1s%C4%B1-g%C3%B6stericiler-Donetskte-ba%C4%9F%C4%B1ms%C4%B1zl%C4%B1k-ilan-etti.jpg







Rusya yanlıları, Ukrayna’nın doğusunda düzenlenen eylemlerde hükümet binalarını ele geçirdi. Rus medyası göstericilerin Donetsk’te bağımsızlık ilan ettiklerini duyurdu.


Ukrayna’nın doğusundaki Donetsk ve Luhansk’te, Rusya yanlıları güvenlik binalarını ele geçirdi.Rus Itar-Tass haber ajansı, Donetsk bölgesel yönetiminin bağımsızlık ilan ettiğini ve 11 Mayıs’ta Rusya’ya katılmak için referanduma gidileceğini bildirdi.Ajansın haberine göre yerel konsey üyeleri Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e de “barış gücü kuvvetleri göndermesi” çağrısında bulundu. Ukraynalı yetkililer ise açıklamanın Rusya yanlısı göstericilerden geldiğini ve yerel yöneticilerin henüz bu kararları onaylamadığını söylüyor.Ukraynalı yetkililerin aktardığına göre protestocular Luhansk’taki güvenlik binasında cephaneliklere de el koydu.Göstericilerin baskını üzerine polis, Luhansk’a çıkan yolları kapattı.Protestocular Pazar günü Luhansk, Donetsk’in yanı sıra Harkiv’deki hükümet binalarını da basmıştı.Polisle çatışan göstericiler binalara Rus bayrağı asarak bağımsızlık için referandum çağrısı yaptı.Başkent Kiev’de de olağanüstü güvenlik toplantısı yapıldı.Göstericiler, Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in kitlesel gösteriler nedeniyle ülkeyi terk etmek zorunda kalmasının ardından Rusya tarafından ilhak edilen Kırım bölgesini örnek alıyor.

Acil toplantı


Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’daki Rusça konuşan azınlığı koruma hakları olduğunu söylemişti. Ukrayna hükümetiyse Rusya’yı iç işlerine müdahale etmekle suçluyor.Ukrayna Geçici Devlet Başkanı Oleksander Turçenov gelişmeler üzerine Litvanya’ya yapacağı ziyareti iptal etti ve güvenlik yetkililerini acil toplantıya çağırdı.Şiddetli eylemlere sahne olan Donetsk’te göstericiler polis barikatını aşarak hükümet binasını işgal etti. Rusya yanlısı sloganlar atan göstericiler binaya Rus bayrağı astı.Donetsk polisi sözcüsü İlhor Dyomin, gösteriye yaklaşık bin kişinin katıldığını ve 100 kişinin binayı işgal ettiğini söyledi.Luhansk’ta Rusya yanlısı 15 eylemcinin serbest bırakılması talebiyle yerel güvenlik binasına yürüyen göstericileri polis göz yaşartıcı gazla durdurdu.Ukraynalı yetkililer, Harkiv’de de yerel hükümet binasına giren göstericilerin binayı terk ettiklerini duyurdu.Polis Luhansk’ta ise “kimliği belirsiz kişilerin bina içine girip cephaneliklere ve silahlara el koyduklarını” söyledi.Ukrayna İçişleri Bakanı Arsen Avakov ülkenin doğusundaki bu hareketlerin arkasında Rusya Devlet Başkanı Putin ve Rusya’ya sığınan Yanukoviç’in olduğunu öne sürdü.Avakov, Facebook hesabındaki mesajında şöyle dedi: “Toplanan kişilerin sayısı çok değil ama çok saldırganlar. Durum kan akıtılmadan kontrol altına alınacak. Ama aynı zamanda hükümet binalarına, kolluk güçlerine ve diğer vatandaşlara saldıranlara karşı sıkı önlemler alınacaktır.”Bu arada, Rusya’nın Ukrayna ile sınır bölgelerindeki askeri yığınağının devam ettiği belirtiliyor.


http://www.theworldline.com/rusya-yanlisi-gostericiler-donetskte-bagimsizlik-ilan-etti/
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Esad’tan şaşırtan açıklama

esad.jpeg






Suriye lideri Beşar Esad’ın, Suriye’deki aktif çatışmaların bir yıl içinde sona ereceğini söylediği iddia edildi.


Şam’a gerçekleştirdiği ziyareti düzenlediği basın toplantısında değerlendiren Rusya eski başbakanı Sergey Stepaşin, Esad’ın kendisine Suriye’deki büyük çatışmaların bir yıl içinde sona ereceğini bizzat söylediğini belirtti.Stepaşin, “Ülkedeki mevcut savaş durumu üzerine sorduğum soruya sayın Esad, ‘Bir yıl içerisinde Suriye’deki büyük çatışmalar sona erecek. Bu etabın tamamlanmasının ardından ise zaten devamlı olarak uğraştığımız terörle ve teröristlerle mücadele alanına tamamen geçiş yapmamız gerekecek’ diyerek yanıt verdi” şeklinde konuştu.


http://www.theworldline.com/esadtan-sasirtan-aciklama/
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Zekeriya Öz: ”Başıma geleceklerden HSYK sorumludur”

Zekeriya-%C3%96z.jpeg






Ergenekon soruşturması nedeniyle aldığı tehditlerin tüm kamuoyunca bilindiğini söyleyen Zekeriya Öz, ‘başına geleceklerden tayin kararına imza atan HSYK üyelerinin sorumlu olduğunu’ öne sürdü.


17 Aralık yolsuzluk operasyonunu yürüten bürodan sorumlu Başsavcı vekili Zekeriya Öz, operasyon sonrası geçici görevlendirme ile Bakırköy’e oradan da kararname ile Bolu’ya düz savcı olarak atanmasına ilişkin HSYK’ya yeniden inceleme talebinde bulundu. Savcı Öz’ün kurula verdiği dilekçe ortaya çıktı. Kurul kaynaklarından alınan bilgiye göre, Öz’ün 10 sayfaya yakın olarak sunduğu yeniden inceleme talebinde, tayinlerin HSYK 1. Dairesi’nce daha önce alınan prensip kararlarına uygun olmadığı öne sürülürken, “Ergenekon soruşturması nedeniyle aldığım tehditler kamuoyunca bilinirken, başıma kötü bir şey gelmesi halinde sorumlusu bu tayin kararına imza atan HSYK üyeleridir” denildi.T24′ten Arzu Yıdız’ın haberine göre Öz’ün yeniden inceleme talebinden satır başları şöyle:“Hukuk devleti, hukuki ve fiili tasarrufları idare edenlerin keyif ve takdirine tabi olmayıp, evvelden konulmuş hukuk kaidelerine tabi olan devlettir. Hukuk adalet süzgecinden, devlet de hukuk süzgecinden geçtikten sonra geriye kalan şey, hukuk devletidir. Hukuk en genel anlamda, yönetenlerin ya da siyasi iktidar sahiplerinin keyfi eylem ve işlemlerine karşı yönetenlerin ya da siyasal iktidar sahiplerinin keyfi eylem ve işlemlerine karşı yönetenlere, hukuksal güvenceler sağlayan bir devlet tipidir. Hukuk devletinde asıl olan hukukun üstünlüğü, bir başka deyişle yönetenlerin eylem ve işlemlerinin hukuka uygun olmasıdır.”“Anayasa Mahkemesi “hukuk devletini her eylem ve işlemi hukuka uygun, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu gerçekleştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ile Anayasa bulunduğu bilincinden uzaklaştığında geçersiz kalacağını bilen devlettir” şeklinde tanımlamaktadır. Hukuk devletinin başlıca görevlerinden olan toplumsal adaleti gerçekleştirme işlevi, ancak ve ancak bağımsız yargının olduğu bir ortamda mevcudiyet kazanacaktır. Bu yüzden yargı bağımsızlığı ilkesi, hem hukuk devletinin diğer öğelerinin gerçeklik kazanması ve uygulanması hem de onları teminatı olması açısından hukuk devletinin en önemli öğesidir. Yargı bağımsızlığı, yargının hiçbir organ ve makama bağlı olmadan, hiçbir organ ve makamdan emir ve talimat almadan özgür biçimde faaliyetlerini yerine getirebilmesi, göreviyle ilgili olarak kendisine hiçbir telkin ve tavsiyenin yapılmaması ve genelge gönderilmemesidir. Herhangi bir baskının yapılması kadar, yapıldığına ilişkin toplumsal algının oluşturulması da yargı bağımsızlığını zedeler.”

‘KURUL, KENDİ PRENSİP KARARINA UYGUN OLMAYAN TAYİNLER YAPTI’


“Hakimler Savcılık Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 1.Dairesince 2012 yılı Mart ayında alınan karar internet sayfasında, ‘Atama kararnamelerinin daha öngörülebilir bir yapıya ulaşması hedefi doğrultusunda, eşi kamu kurumunda çalışan hakim ve savcıların eşlerinin atanma süreçleri ile (asker, polis, öğretmen, doktor vs) çocuklarının öğrenim durumları da gözetilerek, bundan sonra yılda sadece yaz dönemine münhasır bir kararname yapılmasına karar verilmiştir. Bu itibarla; Yaz kararnamesi haricinde yıl içerisinde çıkarılacak kararnamelerde süre nedeniyle atama yapılmayacaktır. Diğer bir ifadeyle, yaz döneminde gerçekleştirilecek ana kararname haricinde yıl içerisinde sadece mazeret ve disiplin durumlarına münhasır kararnameler çıkarılacaktır’ şeklinde yayınlanmıştır. Buna göre, yazın çıkarılacak kararnameler dışında, Hâkim ve Cumhuriyet Savcılarının, çalıştıkları yerlerdeki süreleri dolmuş ve talepte bulunmuş olsalar bile atanamayacakları prensip olarak kabul edilmiştir. Kabul edilen söz konusu bu prensipler, 2013 yılının Nisan ayında çıkartılan kararname için de uygulanmıştır. 1. Daire bugüne kadar süregelen yerleşik uygulamalarında, mazerete dayalı talebi ve ya disiplin yönüyle almış olduğu bir cezası bulunmaya kimseleri, kararname dönemi dışında bir yere atamama noktasında büyük hassasiyet göstermiştir. Hatta disiplin cezası almış, atama ve nakil yönetmeliğinin 7. maddesi gereğince hemen atama işlemine tabi tutulmaları gereken hakim ve Cumhuriyet savcılarını bile uygun olmayan bir zaman diliminde (çocukları okulda okuyanlar açısından eğitim-öğretim sezonunun ortası: yahut eşi öğretmen olanların tayinlerinin ancak yazın gerçekleştirilmesinin mümkün olması gibi) görev yerlerinin değiştirilmesinden kaçınılarak, atama işlemleri yazın çıkarılacak kararnameye kadar ötelemiştir. Mazeretleri nedeniyle atanmak isteyen meslektaşların bir kısmının yer aldığı kararnameye gündem dışı ekleme yapılarak, mazeretim ve talebim olmadığı halde, zaman ve mevsim itibariyle mağduriyetime neden olabilecek bir dönemde görev yerimin değiştirilmesine karar verilmesi prensip kararları ve 1.Dairenin genel uygulamalarına aykırılık teşkil etmektedir.”

‘YÜRÜTMENİN YARGIYA MÜDAHALESİ’


“Ayrıca 11.02.2014 tarihli kararname ile halen yürütülmekte olan kamuoyunun gündemindeki soruşturmalarının bazılarının şahsıma bağlı vekalet ettiğim soruşturma bürolarında bulunması yargı bağımsızlığıyla alakalı kamuoyunda şüphe oluşmasına neden olacaktır. Yine çıkarılan 21.01.2014 tarihli kararname ile kamuoyuna yansımış soruşturmalara bakan Cumhuriyet Savcısı ve başsavcıların görev yerlerinin değiştirilmesi de yine gündem dışı yapılan atamalar ile olduğu kamuoyuna yansıyan bilgilerden anlaşılmakta olup yargı bağımsızlığı ve HSYK’ya olan güvenin de sorgulanmasına yol açmıştır. Kamuoyunun gündeminde olan soruşturmaların başında bulunan Adana ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılarının bu soruşturmalar nedeniyle sayın Adalet Bakanı ve Sayın Adalet Bakanı Müsteşarı tarafından arandığı , bununla ilgili sayın Bakan hakkında fezleke, sayın müsteşarla ilgili ise tutanak düzenlendiğinin ortaya çıktığı aşamada, anılan Cumhuriyet Başsavcılarının görev yerlerinin değiştirilmesi; Anayasa’nın 138,139 ve 140.maddeleriyle kabul edilmiş kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı ve hakimlik-savcılık teminatı ilkelerinin ihlal edilerek, yürütmenin yargıya müdahale etmesine ve Emniyet Genel Müdürlüğünde yaşanan uygulamaların yargıya taşınmasına geçit verildiği algısının doğmasına neden olabilecektir.”

‘KURUL ÜYELERİ DEĞİŞTİKTEN 6 GÜN SONRA TAYİNLER ÇIKTI’


“HSYK’nın yeni Sayın Adalet Bakanı başkanlığında bir araya geldiği 15.01.2014 tarihli ilk toplantıda, gündem dışı teklifi üzerine almış olduğu karar gereğine, kurulda görev yapan üyelerden sadece 1.Dairede görev yapan iki üyenin daireleri değiştirilerek, 1.daireye daha önceden 2 ve 3.dairelerde görev yapan iki sayın üye atanmışlardır. Bu iki üyenin 1.Daire de göreve başladığı günden altı gün sonra yapılan toplantıda, atama ve nakil yönetmeliği ile dairenin yerleşik uygulamalarına aykırı bir şekilde kararnameler hazırlanmıştır.”

‘O SES KAYDINDAKİ GÖRÜŞME KAYITLARI ÇIKARILABİLİR’


Bu uygulamaların hâkim ve savcılar üzerinde olumsuz etki yaratacağını savunan Zekeriya Öz, internet ortamına düşen ses kaydında THY Genel Müdür Hamdi Topçu ile görüştüğüne dair iddiaları da talebinde anlattı.Öz, görüşme ile ilgili şunları kaydetti: “Basına yansıyan Başbakan Recep Tayyip Erdoğanve oğlu Bilal Erdoğan görüşmesinde geçen Hamdi Topçu’nun beni 17 Aralık günü makam telefonumdan arayıp THY’na görüşmek için çağırması ve ertesi gün yeniden arayarak beni aynı yere bu konularla ilgili görüşmek için çağırması net olarak ortaya çıkmıştır.İstenirse bu husus telefon görüşme detaylarının alınmasıyla da ortaya çıkacaktır.”

‘BAŞBAKAN’IN İFTİRASI KURULCA BİLİNDİĞİ HALDE TAYİNİM ÇIKTI’


“Bursa’da yaptığım bu görüşmeden bir gün sonra Sayın Başbakan tarafından şahsıma yönelik gerçek olmayan iddialar dile getirildi. Bazı basın yayın organlarında bundan sonra şahsıma yönelik yıpratma kampanyası başladı ve halen bu saldıralar devam etmektedir. Bu konuda gönderdiğim tekzipler de yayınlanmamaktadır. Yine Başbakan tarafından iddia edilen yurt dışına 22 kere ve 25-30 kez çıktığıma dair iftiralarının da ispatlanması halinde istifa edeceğimi ilan etmiştim. HSYK 1.Dairesi tarafından da Başbakanın tarafıma iftira attığının bilindiği halde o yalan haberlere istinaden tayinimin il dışına çıkarılması yukarı da 3.maddede belirtilen HSYK değişikliğinin akabinde yapılması yapılan tayinlerin kanuni temele dayanmaksızın yapılan yolsuzluk soruşturmalarını yapanlardan intikam almaya yönelik olduğu ortaya çıkmaktadır.”


‘BAŞIMA BİR ŞEY GELİRSE…’


“Yürüttüğüm Ergenekon soruşturmasında aldığım tehditler sürekli artmakta olup, yapılan tayinle şahsımın küçük bir ile atanması da korunma hususunda ki zafiyeti arttıracağından başıma gelecek her türlü eylemden de bu atamayı yapan 1.Daire üyeleri sorumlu olacaktır. Çünkü şahsımın zırhlı araç ve korunmasının zaruri olduğu yönündeki istihbarat raporları sebebiyle şahsıma tahsis edilen zırhlı araç da şahsıma yönelik tehditlerin artmasına rağmen sırf soruşturma da siyasiler lehine kayırmacılık yapmadığım için insafsızca yasal gerekçe gösterilmeksizin alınmıştır. Bu şartlarda küçük ilde görev yapmam halinde oluşacak güvenlik zafiyetleri nedeniyle başıma kötü bir şey gelirse bunun tarihteki sorumlusu olarak bu kararı imzalamış Sayın HSYK üyeleri de yer alacaklardır. Empati yapın demiyorum çünkü aldığım tehditler herkesçe bilinmekteyken bu tayinin niçin yapıldığı tüm kamuoyu tarafından bilinmektedir.”

‘HAKKIMDA İNCELEME YAPAN MÜFETTİŞLERE BASKI YAPILIYOR’


“Sonuç olarak yapılan tayin hâkim ve savcı bağımsızlığına ve Anayasaya da aykırıdır. Yürütme organı ile ilgili yapılan soruşturmalar sebebiyle benim ve birçok meslektaşımın tayinin çıkarılması kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırıp yargıyı yürütmenin emrine verme sonucu doğurmaktadır… Hakkımda inceleme yapan müfettişlere yoğun baskı yapıldığı ve bu baskının da müfettişlerce bazı ortamlarda dile getirilmesi de soruşturmanın amacının Başbakanın “Zekeriya’yı bitirin” talimatı gereğince yapıldığı ortaya çıkmıştır.”

O HABERLERE TEKZİP VE ERİŞİM YASAĞI


Öte yandan, Sabah gazetesinin 8.1.2014 tarihli “Uçan Savcı 2 yılda 36 Gezi” başlıklı haberine İstanbul Bakırköy 5.Sulh Ceza Mahkemesi, internet sitesinden kaldırılmasına karar verdi. Kararda söz konusu haberin kişilik haklarını ihlal ettiği, eleştiri kapsamını aştığı, haber verme özgürlüğü niteliğini taşımadığı belirtildi. Mahkeme söz konusu habere erişim yasağı getirilmesini ve siteden 7 gün içerisinde kaldırılmasını istedi. Bakırköy 5.Sulh Ceza Mahkemesi ayrıca Sabah gazetesinde yer alan “Fatura timi başına mafya suçlaması” başlıklı haberler ilgili de eleştiri ve haber niteliği taşımadığı kararını vererek bu haberin de siteden kaldırılmasına hükmetti. Star gazetesinin 31.12.2013 tarihli nüshasında “Zekeriya iş peşinde” başlıklı haberi ile ilgili Bakırköy 4.Sulh Ceza Mahkemesi, tekzip kararı verdi. Mahkeme gerekçesinde basının görevlerinin gerçeği yansıtmak olduğunu hatırlatarak, söz konusu haberin kişilik haklarına saldırı niteliğini taşıdığının altını çizdi. Bakırköy 4.Sulh Ceza Mahkemesi ayrıca Akşam gazetesinin 17 Aralık yolsuzluk operasyonu ile ilgili “Derin operasyona özel savcılar” başlıklı haberinin de basının görevleri arasında sıralanan gerçeği yansıtma, eleştirme ve uyarma sınırlarını aştığını ve kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığını ifade ederek , Savcı Öz’ün buna ilişkin hazırladığı tekzip metninin gazetede aynı sütunlarda yayınlanmasına karar verdi.


http://www.theworldline.com/zekeriya-oz-basima-geleceklerden-hsyk-sorumludur/
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
PKK Şırnak’ta 3 kişiyi kaçırdı

son-dakika.jpeg







Şırnak’ın Güçlükonak ilçesine bağlı Çevrimli köyünde yaylaya çıkan 1′i geçici köy korucusu 3 köylünün dün bir grup PKK’lı tarafından kaçırıldığı belirtildi. Köy muhtarı İbrahim Özbey, yakınlarının bir an önce bırakılmasını istedi.


Güçlükonak ilçesine bağlı Çevrimli köyünde dün yaylada bulunan göçerlerden alacakları olan parayı almak için yaylaya çıkan geçici köy korucusu Nimet Özbey, akrabası olan köylüler Emin ve Abdullatif Özbey’in yollarını kesen bir grup PKK’lı tarafından kaçırıldığı belirtildi. Çevrimli köyü muhtarı İbrahim Özbey, dün sabah saat 10.00 sıralarında yaylada bulunan göçerlerden alacaklarını almak için yola çıkan 3 kişinin, Ağaçyurdu ve Yatağan köyü yakınlarında PKK’lılar tarafından kaçırıldıklarını söyledi. PKK’nın 10 Haziran 1990′da düzenlediği baskında 27 kişinin yaşamını yitirdiği ve bastığı mayının patlaması sonucu 2 ayağını kaybeden Çevrimlli köyünün muhtarı olan Muhtar İbrahim Özbey, basına verdiği demeçlerde çözüm sürecini desteklediğini belirterek, “Amacımız, bir an önce çözüm sürecinin sonuca ulaşmasıdır. Çözüm sürecinde bu tür şeyler iyi değildir. Bizim birimizi af etmemiz gerekiyor. Yeğenlerimin bir an önce serbest bırakılmasını istiyorum”dedi.


http://www.theworldline.com/pkk-sirnakta-3-kisiyi-kacirdi/
 
Üst