29.06.2014 Haberler

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Büyük kriz kapımızda!


Ahmet-Davuto%C4%9Flu.jpg





Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “BM Güvenlik Konseyi’nin doğru zamanda doğru insani, evrensel değerlere atıfta bulunarak hayata geçiremediği inisiyatiflerden dolayı bu noktaya gelmiş bulunuyoruz. Irak ve Suriye girift bir biçimde birbirine bağlanmış durumda” dedi.

Davutoğlu, “Bölgesel Örgütlerin Arabuluculukta Artan Rolü” temalı III. İstanbul Arabuluculuk Konferansı’nın basına açık üst düzeyli oturumunda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin, insanların her yere gidebileceği, kendini güvende, istikrarda hissedebileceği bir yer olmak istediğini belirterek, “Biz, bütün ulaştırma, fikri faaliyetler, öğrenci değişimi, insani yardım, sosyal refah gibi olumlu gündemlerin geçiş noktası, ortası olmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Ara buluculuğun doğasının değiştiğini ve bu değişikliği anlamadan sorunları çözmenin mümkün olmadığını dile getiren Davutoğlu, Soğuk Savaş döneminde krizler bloklar arası iken, Soğuk Savaş’tan sonra yeni devletler ortaya çıkmaya başlayınca, anlaşmazlıkların ve zorlukların şeklinin daha devletler arası hale geldiğini anlattı.

Davutoğlu, 4 AGİT gözlemcisinin kurtarılmasıyla ilgili haber almanın kendisi için çok olumlu bir gelişme olduğunu ifade ederek, “Bu tip başarıları, Beyaz Saray veya Kremlin’le konuşarak gerçekleştirmek mümkün değil. Orada, yerindeki insanlarla konuşmak gerekiyor. Dolayısıyla gerçekten işlerin doğası değişiyor. Bu, bir operasyon değil aslında ara buluculuk faaliyeti” diye konuştu.

Irak’taki kriz

Irak’taki krizden dolayı çok üzgün olduğunu ve hayal kırıklığına uğradığını dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

“2006′da kimse bizden talep etmemesine rağmen İstanbul’da tüm Sünni direnç gruplarını bir araya getirmek amacıyla bir inisiyatif üstlendik. 4 ay boyunca ben kişisel olarak, başdanışman olarak müdahildim ve Sünnilerin tüm liderleri, siyasi arenadan dışlanmış olan bütün paydaşlar, o dönemde dışlanmış olanlar 4 ay boyunca bu toplantılara dahil edildi ve tüm Sünni menşeli direnç gruplarının temsilcilerini bir araya getirdik. Seçim sürecine dahil oldular bu inisiyatif sayesinde. Sünnilerin aşırı radikal grupları, bu süreçten çekildi. Şiiler, Sünniler, İranlılar ve Amerikalılar çok mutluydu. Bizler gerçekten geleceğe dönük olarak çok umutluyduk. 2009′da yeniden aynısını yaptık. Geçen 4 yıl içinde bütün Sünni liderler, ılımlı Sünni siyasetçiler sistemden izole edildi ve politik hayatın dışında bırakıldı. Sünnilerin topluluk kimliği, ulusal kimliğinden daha önemli hale geldi. Kriz yönetimi, Bağdat’taki liderlerin elinden çıkmıştı artık. Eğer Sünni liderlerin, Sünni kitleler nezdinde bir güvenilirliği olsaydı ve siyasi hayatın dışında bırakılmasalardı, kriz Bağdat’ta kendi aralarında akılcı bir müzakereyle sonuçlanabilirdi. Bir diğer taraftan Şii topluluğu artık devletin sahibi gibi hissetti, kendilerine öz güveni geldi. Kürtler tabii öz güvenliydi ve Sünniler yalnız bırakıldıklarını düşündü. Sonra toplumun en alt seviyesinde yeni bir ivme ortaya çıktı maalesef ve o ivme de şu anda yaşadığımız krizin sebebidir.”

Davutoğlu, kriz öncesi inisiyatifin ulusal seviyede ve uluslararası aktörler tarafından desteklenmediğini belirterek, “Şu anda büyük bir kriz kapımızda ve biz komşular olarak bundan etkileniyoruz” dedi.

Suriye

Dışışleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye’deki duruma değinirken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 2011′de Halep’te Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile yaptığı toplantıda “Bir fırtınanın geldiğine” ilişkin uyarıda bulunduğunu ve “Artık siyasi sistemi eskisi gibi devam ettirmenin mümkün olmadığını, seçimlere gidilmesi gerektiğini” söylediğini hatırlattı.

Kriz esnasında devlet içi, toplum içi ara buluculuk faaliyetlerinin işe yaramadığını görünce, bölgesel inisiyatiflerle çalışmaya başladıklarını ve daha sonra “Suriye’nin Dostları”nı oluşturduklarını anlatan Davutoğlu, “Bütün bu süreçlerde Suriye rejimini destekleyen ülkeler sessiz kaldı. Çünkü Esed’in kolaylıkla bu süreci kontrol edebileceğine ve halkını bastırabileceğine inanıyorlardı” dedi.

Davutoğlu, Suriye’deki gerilimin artışını BM Güvenlik Konseyi’nin sona erdirebileceğini ancak şu ana kadar BM Güvenlik Konseyi nezdinde tek bir karar alınmadığını söyledi. Davutoğlu, “7. fasıla atıfta bulunan, güç kullanımından bahseden bir karar asla çıkmadı. Bu çıksaydı eğer sahadaki durum kontrol edilebilirdi. İnsani yardımlar konusunda da herhangi bir destek görmedik” diye konuştu.

Artık Irak ve Suriye’nin tek bir cenah haline dönüştüğünü belirten Davutoğlu, “BM Güvenlik Konseyi’nin doğru zamanda doğru insani, evrensel değerlere atıfta bulunarak hayata geçiremediği inisiyatiflerden dolayı bu noktaya gelmiş bulunuyoruz. Irak ve Suriye girift bir biçimde birbirine bağlanmış durumda” dedi.

Ukrayna

Davutoğlu, Türkiye’nin hem Ukrayna’ya hem Rusya’ya komşu ve Kırım’a doğrudan erişimi olan tek ülke olduğuna değinirken, şöyle devam etti:

“Bu kriz en ön aşamalarında, Kiev’de AGİT zirvesi düzenlendiğinde, ki hepimiz oradaydık, Ukrayna’daki parlamento içinde bile bir anlayış, bir mutabakat olsaydı böyle bir kriz olmazdı. Fakat tüm paydaşlar çok acar davranışlar içine girdiler ve Ukraynalı partilerin bir seçim yapmaya zorlandığını gördük. Ukrayna halkı AB ya da Rusya arasında bir seçime zorlandı. Böyle bir kutuplaşmışlıkla böyle bir sorunu çözemezsiniz. Artık Soğuk Savaş döneminde değilsiniz.”

Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün muhafaza edilmesi gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, “Ama bir diğer taraftan da Rusça konuşan azınlıkların hakları da göz ardı edilmemeli. Onların hakları pahasına toprak bütünlüğü korunamaz” dedi.

Davutoğlu, Ukrayna’da, Suriye’de ve Irak’ta benzer oluşumlarla karşılaşıldığını belirterek, “İşte burada etkin ve etkileşimli ara buluculuk, sorunları çözebilecek tek araçtır. Cenevre 2 toplantıları Suriye için kaçmış bir fırsattır” ifadelerini kullandı.

“Sürdürülebilir bir ara buluculuk için kadınların da sürece katılması gerekiyor”

Eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari de barışa inanan bir insan olarak son dönemlerdeki olaylardan endişe duyduğunu ifade etti.

Türkiye ve Finlandiya arasında ara buluculuk konusunda önemli işbirliği olduğuna değinen Ahtisaari, “Uluslararası alanda ara buluculuğa yapılan yatırım çok az. BM Genel Sekreteri’nin bu alanda adımlar atıyor olmasından büyük mutluluk duyuyorum. Barış için elimizdeki imkanları en iyi şekilde kullanmalıyız” dedi.

Ahtisaari, barışın sürdürülebilirliği için diplomasinin çok iyi kullanılması gerektiğine ve bölgesel kuruluşların ara buluculuğa önemli katkıda bulunabileceğine işaret ederek, “Eğer ülkeler sadece ulusal çıkarlarını düşünürlerse ara buluculuk imkansız olabilir. Fakat bölgesel işbirliği sayesinde ulusal politikaları da gelişebilir. AGİT’i ara buluculuk için örnek gösterebiliriz. AGİT, Ukrayna’da diyaloğun kolaylaştırılması açısından önemli bir rol oynadı. Bütün bölgesel kurumlar ara buluculuk için destek oluşturabilirse çok faydalı olur” diye konuştu.

Sürdürülebilir bir ara buluculuk için kadınların da sürece katılması gerektiğini vurgulayan Ahtisaari, Finlandiya’nın bu çerçevede ara buluculuk faaliyetlerine kadınların da dahli için Avrupa’da birçok kentte seminerler düzenlediğini belirtti.


http://www.theworldline.com/buyuk-kriz-kapimizda/
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Londra’da binlerce kişilik ‘Onur Yürüyüşü’

Onur-Y%C3%BCr%C3%BCy%C3%BC%C5%9F%C3%BC.jpg




İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenen LGBT (lezbiyen, gay, biseksüel, trans) Onur Yürüyüşü’ne yaklaşık 20 bin kişi katılıyor. Bu yılki yürüyüşün teması “Kendin olma özgürlüğü”.

İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenen LGBT (lezbiyen, gay, biseksüel, trans) Onur Yürüyüşü’ne yaklaşık 20 bin kişi katılıyor.

Güzergahta, Londra’nın en merkezi ve turistik bölgeleri olan Oxford Circus ve Trafalgar Meydanı da var.

Eurovision şarkı yarışmasını kazanan Avusturyalı trans Conchita Wurst de Londra’daki yürüyüşe katılıyor.

Bu yılki yürüyüşün teması “Kendin olma özgürlüğü”.

Yürüyüş alanında bulunan BBC Türkçe’den Mahmut Hamsici, zaman zaman şiddetini artıran yağmura rağmen yürüyüşe katılımın yüksek olduğunu ve son derece canlı geçtiğini aktarıyor.

Hamsici, yürüyüşün Londra’daki göçmen toplulukların kendi pankartlarıyla katılması nedeniyle uluslararası bir Onur Yürüyüşü havasında geçtiğinin altını çiziyor.

Hamsici, yürüyüşe Türkiye ve KKTC kökenli bir grubun da kendi bayrak ve dövizleriyle katıldığını bildiriyor.



BBCTürkçe


http://www.theworldline.com/londrada-binlerce-kisilik-onur-yuruyusu/
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
‘Irak ordusu Tikrit’i geri aldı’

Irak-ordusu-Tikriti-geri-ald%C4%B1.jpg





Irak ordu birliklerinin helikopter destekli operasyon başlattığı Tikrit’i, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarının elinden geri aldığı iddia ediliyor.

Irak devlet televizyonu ‘Irakiye’ IŞİD’in elinde olan Tikrit’in kontrolünün tamamen Irak ordusunun eline geçtiğini bildirdi. İran televizyon kanalı Press TV de binlerce gönüllü tarafından desteklenen Irak ordusunun Tikrit’in tamamında kontrolü yeniden sağladığını öne sürdü.

Irak’ın geçmişteki devrik lideri Saddam Hüseyin’in kenti olarak bilinen Tikrit’in geri alınıp alınmadığı henüz doğrulanmış değil ancak Irak ordusunu’nın sabah saatlerinde Tikrti’i geri alabilmek için hava destekli operasyon başlattığı biliniyordu.
Bu operasyonun, ülkenin kuzey ve batısını IŞİD’in elinden geri almak için başlatılan büyük operasyonun bir parçası olduğu belirtiliyordu.

Irak ordusunun, Tikrit’i geri alabilirse, Musul ve Beici’ye doğru daha kolay ilerleyebileceği yorumları yapılıyor.

FELLUCE’DE 7 IŞİD MENSUBU ÖLDÜRÜLDÜ

Öte yandan emniyet kaynakları, Enbar vilayetine bağlı Felluce kentinde ordu ile IŞİD militanları arasında meydana gelen çatışmalarda 7 IŞİD mensubunun öldüğünü aktardı.

Havadan desteklenen ordu birlikleri, Felluce’nin doğusundaki köylerde IŞİD ile çatışmaya girdi. Çatışmada 7 IŞİD mensubu öldürülürken, örgüte ait 3 araç ateşe verildi. Ordu birliklerinin, silahlı gruplar tarafından kışlalara saldırı düzenlenmesi ihtimaline karşı kentin doğusunda konuşlandığı kaydedildi.

Bir süredir çatışmaların ve otorite boşluğunun yaşandığı ülkede, Irak Şam İslam Devleti örgütü militanları ve bazı aşiret güçleri, Musul, Tikrit, Bakuba ve Telafer kentlerini kontrolü altına almıştı. Bölgedeki Enbar’ın El-Kaim, Rave, Aneh, Ratbe ve Hadise ilçeleri de IŞİD’in eline geçmişti.

TELAFER’DE Şİİ TÜRKMENLERİN EVLERİ YAĞMALANDI

Irak’ın Ninova vilayetine bağlı Telafer kentinde ise Şii Türkmenlerin terk etmek zorunda kaldığı evlerinin yağmalandığı bildirildi. AA muhabirine konuşan Türkmen aktivist Murteda Musa, “Telafer’den kaçmak zorunda kalan Türkmenlerin evleri bir hafta önce yağmalanmaya başladı ve onlarca kamyon dolusu ev eşyasının el-Beac bölgesine doğru götürüldüğünü müşahede ettik” dedi.

IŞİD örgütünün evlerine dönmek isteyen Türkmenlerden sadece Sünni olanlarına izin verdiğini dile getiren Musa, “Dolayısıyla sadece Şii Türkmenlerin evleri sahipsiz ve yağmalamaya maruz kaldı” diye konuştu. Telafer’den kaçarak evlerini terk etmek zorunda kalan Türkmenlerden yüzlerce Sünni aile 2 gün önce IŞİD’in çağrısı üzerine evlerine dönmüştü.

Bir süredir çatışmaların ve otorite boşluğunun yaşandığı ülkede, IŞİD militanları ve bazı aşiret güçleri, Musul, Tikrit, Bakuba ve Telafer kentlerinin yanı sıra Enbar’ın El-Kaim, Rave, Aneh, Ratbe ve Hadise ilçelerini de ele geçirmişti. Çatışmalar dolayısıyla yaklaşık 1 milyon sivil göç etmek zorunda kalmıştı.



http://www.theworldline.com/irak-ordusu-tikriti-geri-aldi/
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
IŞİD’e karşı ordudan büyük operasyon

I%C5%9E%C4%B0De-kar%C5%9F%C4%B1-ordudan-b%C3%BCy%C3%BCk-operasyon.jpg




Irak ordusu, Tikrit’i kontrolü altında tutan Irak Şam İslam Devleti(IŞİD) militanlarına helikopterlerle hava saldırısı düzenledi. Ordunun Saddam Hüseyin’in doğum yeri olan kente büyük bir operasyona hazırlandığı haberleri geliyor.

Irak ordusu, Tikrit’i kontrolü altında tutan Irak Şam İslam Devleti(IŞİD) militanlarına helikopterlerle hava saldırısı düzenledi. Saldırının, ülkenin kuzey ve batısını IŞİD’in elinden geri almak için başlatılan büyük operasyonun bir parçası olduğu belirtiliyor. Tikrit, Irak’ın eski lideri Saddam Hüseyin’in memleketi.

Yaklaşık üç hafta önce, Musul’un ardından Tikrit de IŞİD militanlarının kontrolü altına girmişti.

‘Kaçın ya da ölün’

Associated Press haber ajansı, Tikrit’teki hava saldırılarının kentin kuzeyindeki üniversite kampüsünde konuşlamış Irak askerlerine saldıran Sünni militanları hedef aldığını duyurdu. Bölgeden gelen ancak doğrulanamayan haberlere göre, binlerce Irak askeri, savaş uçakları ve tanklarla birlikte Samarra kentinden Tikrit’e doğru ilerliyor.

Fransız AFP ajansına konuşan General Sabah Fatlawi, “IŞİD militanlarının iki şansı var; kaçmak ya da ölmek” dedi. Amerika Birleşik Devletleri, ülkedeki personelini korumak için Irak üstünde insansız hava araçları uçurduğunu açıklamıştı.

Ülkede yaşanan gelişmeler, Şii Başbakan Nuri El Maliki’nin koltuğunu da sallıyor. Irak’ın önde gelen Şii din adamlarından Ayetullah Sistani, Salı günü ilk kez toplanacak olan yeni parlamentoya, o güne kadar bir başbakan üzerinde anlaşmaları çağrısında bulundu.

Mezhepsel politika izleyerek ülkeyi karışıklığa sürüklediği suçlamaları yöneltilen Maliki, başbakanlığa üçüncü dönem de devam etmek istiyor.



BBCTürkçe


http://www.theworldline.com/iside-karsi-ordudan-buyuk-operasyon/
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
İşte o şok belgeler!

%C4%B0%C5%9Fte-o-%C5%9Fok-belgeler.jpg





Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren Irak Şam İslam Devleti terör örgütünün İran ve Rusya bağlantıları bu pasaportlarla kanıtlandı.

Suriyeli muhaliflerin çatı örgütü Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Koalisyonu (SMDK), terör örgütü El Kaide’nin Suriye’deki kolu Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarının İran ve rejimle ilişkisini belgeledi. Koalisyon, IŞİD’in Cerablus’taki komutanı olan Ebu Hafs el Masri’nin pasaportunun ele geçirildiğini ve pasaporta birçok defa gidiş-geliş gösteren Rusya ve İran vizesi bulunduğunu kaydetti. Ayrıca IŞİD içinde savaşan birçok militanın pasaportunda da İran ve Rus vizelerinin olduğu aktarıldı. Açıklamada, IŞİD’den ele geçirdiği cephaneliklerde yapılan incelemelerde silahların Suriye Savunma Bakanlığı ve Rus malı olduğu tespiti de yer alıyor. Muhalifler, Esed ve IŞİD güçleri tarafından uygulanan işkence yöntemlerinin de birebir aynı olduğuna dikkat çekiyor.

Bunlar da Teksaslı IŞİD’liler

ABD Hükümeti dün Teksas’ta 2 IŞİD militanını yakaladıklarını açıkladı. Teksas’tan önce Avrupa’ya sonra Suriye’ye geçeceği belirlenen “Faruk” kod adlı 23 yaşındaki Michael Todd Wolfe ve yine 23 yaşındaki Rahatul Ashikim Khan, IŞİD örgütüne yardım faaliyetleri yürütmek suçuyla dün ABD’de tutuklandı.


http://www.theworldline.com/iste-o-sok-belgeler/
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
AB’nin başına Türk karşıtı isim

ABnin-ba%C5%9F%C4%B1na-T%C3%BCrk-kar%C5%9F%C4%B1t%C4%B1-isim.jpg





Barroso’dan Ekim ayında boşalacak AB Komisyon Başkanlığı koltuğuna Türkiye karşıtı isim geliyor. O isim daha önce “Türkiye’ye kapıları kapatacağım” açıklamasını yapmıştı.

Belçika’da toplanan Avrupa Birliği liderleri, Portekizli Jose Manuel Barroso’dan Ekim ayında boşalacak koltuğa oturacak yeni AB Komisyon Başkanı üzerinde uzlaşma aradı.

CAMERON, JUNCKER ETKİSİNDEN RAHATSIZ

Brüksel’e daha fazla yetki verilmesini savunan Lüksemburg eski başbakanı Jean-Claude Juncker, tüm ülkelerin ortak adayı olarak ön plana çıkarken Juncker’e en şiddetli tepki ise AB’den çıkmak konusunda ülkesinde baskıya uğrayan İngiltere Başbakanı Cameron’dan geldi.

Cameron, yerel hükümetlerin yetkilerini kısıtlayacak bir isim olarak gördüğü Lüksemburglu adayın kendisine seçim kaybettireceği hesabıyla Fransa ve Almanya liderlerini safına çekmeye çalışsa da başarılı olamadı.

Cameron’un itirazını destekleyen tek ülke Macaristan oldu.

“KONYAKÇI JUNCKER” KAMPANYASI TUTMADI

İngiliz basınına göre Cameron, Merkel ve Hollande ile gerçekleştirdiği toplantıda Juncker’in kahvaltıda bile konyak içen bir Alkol bağımlısı olduğunu, AB’nin sigara karşıtı uygulamalarına rağmen şiddetli bir sigara tiryakisi olduğunu söylese de iki lider geri adım atmadı.

Cameron’a yakın İngiliz gazeteleri de Lüksemburg liderinin ailesinin Naziler’e destek verdiği iddialarını sayfalarına taşıdı.

AB’NİN BAŞINDA TÜRKİYE KARŞITI BİR LİDER

Juncker 16 Temmuz’da Avrupa Parlamentosu’ndan onay almasının ardından selefi Jose Manuel Barroso’nun koltuğuna oturacak. 59 yaşında olan Lüksemburg eski Başbakanı ve Euro bölgesi eski Başkanı olan Juncker, Türkiye ‘nin üyeliğine sıcak bakmıyor.

“TÜRKİYE’YE KAPILARI KAPATACAĞIM” DEMİŞTİ

Juncker geçen ay katıldığı bir televizyon programında, “Twitter’ı yasaklayanların Avrupa Birliği’nde yeri yok” demişti. Juncker, AB Komisyon Başkanı olması halinde 5 yıl boyunca Türkiye’ye tam üyelik kapılarını kapatacağını söylemişti. Jean-Claude Juncker, Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder’in 1999 yılında Helsinki’de yapılan zirvede Türkiye’ye adaylık statüsü vermekle tarihi bir hata işlediğini de savunuyor.



http://www.theworldline.com/abnin-basina-turk-karsiti-isim/
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Binlerce tüketiciye yanlış etiket müjdesi

t%C3%BCketici.jpg





Fiyat Etiketleri Yönetmeliğine göre malın satış fiyatı ile kasa fiyatı arasında fark bulunması durumunda tüketici lehine olan fiyat uygulanacak


Gümrük ve Ticaret Bakanlığının, perakende olarak satışa sunulan mal ve hizmetlerin etiket, tarife ve fiyat listelerinin şekli, içeriği, kullanılması ile indirimli satışlara ilişkin usul ve esasları düzenleyen Fiyat Etiketleri Yönetmeliği, Resmi gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.Buna göre, perakende satışa sunulan malların veya ambalajlarının üzerine kolaylıkla görülebilir ve okunabilir şekilde tüketicinin ödeyeceği tüm vergiler dahil satış fiyatı ve birim fiyatını gösteren, üretim yeri ve ayırıcı özelliklerini içeren etiket konulması zorunlu olacak. Etiket konulması mümkün olmayan hallerde ise aynı bilgileri kapsayan listeler kolaylıkla görülebilir ve okunabilir şekilde uygun yerlere asılacak.İthal edilmiş mallara ait etiketlerde malın üretildiği ülke ismi Türkçe yazılacak.Kasada artışta tüketici kazanacak

Malın satış fiyatı ile kasa fiyatı arasında fark olması durumunda tüketici lehine olan fiyat uygulanacak. Bir malın veya hizmetin miktar, sayı, ebat ve benzeri farklı birimlerden satışı yapıldığı takdirde, her birime uygulanan fiyatlar, etiketlerde, tarife ve fiyat listelerinde ayrı ayrı gösterilecek.İndirimli satılan mal veya hizmetin indirimli satış fiyatı, indirimden önceki fiyatı, tarife ve fiyat listeleri ile etiketlerinde gösterilecek. İndirimli satılan mal veya hizmetin indirimden önceki fiyattan daha düşük fiyatla satışa sunulduğunun ispatı satıcı veya sağlayıcıya ait olacak.
Batan geminin malları bunlar…

Bir işletmenin, açılması, devredilmesi, iş yeri adresi veya faaliyet konusu değişikliği nedeniyle yapacağı indirimli satışların süresi 3 ayı, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre tasfiye durumunda ise 6 ayı geçemeyecek.Yönetmelik hükümlerinin uygulanması ve izlenmesine ilişkin işleri yürütmekle Bakanlık, belediyeler ve ilgili odalar görevli olacak.


http://www.theworldline.com/binlerce-tuketiciye-yanlis-etiket-mujdesi/
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
İlk özel otoyol geliyor

otoyol.jpg





Karayolları Genel Müdürü: Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün bağlantı yollarını bu yıl sonuna kadar Yap-İşlet-Devret modeliyle ihale etmeyi planlıyoruz

Karayolları Genel Müdürü Cahit Turhan, Yavuz Sultan Selim Köprüsünün bağlantı yollarını yıl sonuna kadar Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle ihale etmeyi planladıklarını belirterek, “İhale hazırlık çalışmaları tamamlandı. Hazine Müsteşarlığının uygun görüşünün ardından temmuz ayında ilana çıkacağız” dedi.

Turhan, Karayolları Genel Müdürlüğünün otoyol konusunda önemli mesafeler aldığını, yüksek standartlı ve konforlu yollar için çalışmaları sürdürdüklerini söyledi. Araç sayısı arttıkça yeni yolların yapımının kaçınılmaz olduğunu anlatan Turhan, “Mevcut yolların standardının yükseltilmesi, şerit sayısının arttırılması ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle önümüzdeki günlerde yeni kapasite oluşturmak amacıyla ana güzergahlarda otoyolların hizmete alınması artık gündeme geliyor” diye konuştu.

Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün bağlantılı yollarını bu yıl sonuna kadar YİD modeliyle ihale etmeyi planladıklarını ifade eden Turhan, bu konuda ihale hazırlık çalışmalarının tamamlandığını, Yüksek Planlama Kurulu (YPK) kararı alındığını, Hazine Müsteşarlığının uygun görüşünün ardından Temmuz ayında ilana çıkacaklarını bildirdi.

Kuzey Marmara Otoyolu’nun Avrupa ve Asya tarafındaki Akyazı-Paşaköy arası ile Avrupa Yakası’nda Odayeri-Kınalı arası için ihaleye çıkmayı planladıklarını belirten Turhan, şöyle konuştu:

“YİD projelerinde yükleniciler kendi maliyetleriyle ilgili planlamalarını ve işin ne kadar sürede yapılabilir olabileceğini hesaplayıp, tekliflerini verirler. Bunun için 4 ila 6 ay arasında süre veririz. Firmaların talebi doğrultusunda bazen süre uzayabiliyor. Aksilik olmazsa ihaleyi yıl sonunda tamamlamayı planlıyoruz. İhale tamamlandıktan sonra görevlendireceğimiz şirket, kredi temini çalışmalarını 6 aylık süreçte tamamlıyor. Biz, bu süre içinde görevli şirkete, öz kaynağıyla işe başlama fırsatı tanıyoruz.”

Çalışmalar 2015′te başlayacak

2015 yılı içinde Kuzey Marmara Otoyolu’nun kalan kısımlarında çalışmalara başlayacaklarını anlatan Turhan, “Öngördüğümüz inşaat süresi işin başlangıcından sonra üç yıl. Müteahhit, erken tamamlarsa bu onun avantajı oluyor. Yapım artı işletme süresini yarıştırıyoruz. Ama üç yıldan sonraya kalırsa cezai müeyyidemiz oluyor” dedi.

Yolun tamamlanmasının ardından Türkiye’de ilk kez bir otoyolun özel şirket tarafından işletileceğini bildiren Turhan, “Bu yoldan geçiş ücreti, araçların cinsine, sınıfına ve mesafesine göre belirleyeceğimiz tavan fiyata göre şirket tarafından tespit edilecek. Tavan fiyat, her yıl değişen şartlara göre güncellenecek” diye konuştu.

Otoyolda bayramlarda ve özel günlerde ücretsiz geçişe yönelik maddenin şartnamede yer alacağını ifade eden Turhan, “Ancak bu maddenin herhangi bir bağlayıcılığı olmayacak. Ama idare isterse bayramlarda veya bazı özel günlerde bu yolları ücretsiz kullandırabilir, trafiğe kapatabilir. Bu yolları başka amaçla kullanabilir. Örneğin İstanbul’da Avrasya maratonu yapıyoruz. İdare bu yetkiye bu yollarda sahip olacak” değerlendirmesinde bulundu.


http://www.theworldline.com/ilk-ozel-otoyol-geliyor/
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Dünyayı savaşa sürükleyen suikast

D%C3%BCnyay%C4%B1-sava%C5%9Fa-s%C3%BCr%C3%BCkleyen-suikast.jpg





Bosna Hersek‘te bugün Birinci Dünya Savaşı’na yol açan suikastin 100′üncü yıldönümünü anılıyor. Ancak anma etkinlikleri, ülkedeki bölünmüşlüğü bir kez daha gözler önüne serdi. Başlangıçta Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile Sırbistan arasında yaşanan bölgesel bir krizdi.

28 Haziran 1944′de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun veliahtı Franz Ferdinand ve eşi Sophie Saraybosna sokaklarında üstü açık bir araba ile seyir halinde iken Bosnalı Sırp Gavrilo Princip tarafından öldürülmüştü. Suikastten yaklaşık bir ay sonra Avusturya-Macaristan ordusu Sırbistan’a savaş açtı.

Daha sonra savaşa Almanya, Fransa, İngiltere ve Rusya’nın katılmasıyla ateş önce Avrupa‘ya, ardından da tüm dünyaya yayıldı. Suikast, tarihe Birinci Dünya Savaşı’nın başlangıcı olarak geçti.

Saraybosna’da işte bu suikast 100′üncü yılında büyük etkinliklerle anılırken, anma törenleri ise tartışmalara neden oluyor.

Birinci Dünya Savaşı’nın ‘günah keçisi‘ olarak gösterilmek istenmeyen Sırbistan temsilcileri ve Bosna Hersek’teki Sırplar etkinliklere katılmıyor. Törenlere davet edilen Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’dan da organizatörlere olumsuz yanıt geldi.

Ayrıca Saraybosna’da Sırp nüfusun yoğun olarak yaşadığı bölgede Ferdinand’e yapılan suikastı düzenleyen Sırp milliyetçisi Gavrilo Princip için anıt dikildi.

Bosna Sırp Cumhuriyeti Başkanı Milorad Dodik, törende yaptığı konuşmada, Gavrilo Princip onuruna dikilen anıtın bugünkü açılışılya Sırpların kendi tarih ve özgürlük mücadelesiyle gururlu oldukları mesajı iletmek istediklerini söyledi.



©Deutsche Welle Türkçe


http://www.theworldline.com/dunyayi-savasa-surukleyen-suikast/
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
CHP’de bomba gelişme

sarigul.jpg





Sarıgül’ün, son günlerde Ankara’da yaptığı temaslar, CHP kulislerinde, “Sarıgül CHP’den kopuyor mu? Yeni bir parti mi kuracak?” sorularına neden oldu.

Yerel seçimde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na geri döndüğü CHP’nin adayı olarak giren ancak kazanamayan Mustafa Sarıgül’ün, son günlerde Ankara’da yaptığı temaslar, CHP kulislerinde, “Sarıgül CHP’den kopuyor mu? Yeni bir parti mi kuracak?” sorularına neden oldu.

Eski Şişli Belediye Başkanı Sarıgül, seçimden önce eski partisine geri dönmüş ve CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak gösterilmişti. Seçimi kazanamayan Sarıgül’ün son bir ay içinde

Ankara’ya sık sık yaptığı ziyaretler dikkat çekici hale geldi. Sarıgül’ün, Ankara’nın seçkin sitelerinden biri olan Angora Evleri’nde bir villası bulunuyor. Sarıgül, Ankara’ya geldiğinde bu villasını, hem ev hem de çalışma ofisi olarak kullanıyor. Sarıgül, son bir ay içinde Ankara’daki evinde, Türkiye Değişim Hareketi’nin bölge sorumluları ile ayrı ayrı toplantılar yaptı.

SARIGÜL BASKILARA DAYANAMIYOR

Türkiye Değişim Hareketi İç Anadolu Bölge Sorumlusu Erol Erdem, Milliyet’e şu açıklamalarda bulundu:

“TDH kadrolarının Sayın Sarıgül üzerinde çok fazla baskısı var. Sayın Sarıgül bu baskılara artık daha fazla dayanamıyor. Eylül-Ekim gibi partimizi kuruyoruz.
2010 yılında parti binamızı satın almış, tüm il ve ilçelerde teşkilatlanmamızı bitirmiş ve il, ilçe binalarımızı tutmuştuk. Tam partimizi kuracağımız bir anda Sayın Kılıçdaroğlu CHP’nin başına geldi. CHP’yi bölmemek ve Kılıçdaroğlu’na bir şans vermek için yıllarca emek verdiğimiz partimizi kurmaktan vazgeçtik. Ancak aradan yıllar geçmesine rağmen bir teşekkür bile etmediler.

SARIGÜL KAZANMASIN DİYE ÇABA HARCANDI

2014 yılında halkın yoğun baskısı nedeniyle İstanbul’dan Sayın Sarıgül’ün adaylığına tüm teşkilatımız tam destek verdi. Adaylık açıklamasından hemen sonra Türkiye’nin tüm illerinden teşkilatlarımız İstanbul’a giderek yoğun bir çalışma yaptılar. Ancak bazı CHP’lilerin sırf Sarıgül kazanmasın diye yoğun çaba harcadıklarını gördük. Sarıgül’ün afişlerini asmadılar, broşürlerini dağıtmadılar.

SARIYER OLAYININ PERDE ARKASI

Daha önce Genel Merkezin de uygun gördüğü 1. ve 3. sıradaki meclis üyeliklerini Sarıgül’e vermelerine rağmen, son gece saat 03.00 da listelerden sildiler. Belediye meclis üyeliği listelerinin YSK’ya verilmesine bir hafta kala başta İstanbul olmak üzere bazı illerin listelerinin Genel Merkezde yapılacağını bir genelge ile bildirdiler. Bunun üzerine tüm ilçelerin listeleri Genel Merkeze gönderildi. Son gece saat 03.00 da Sarıgül kontenjanından yazılan isimler çıkartılarak, yerine Genel Merkeze yakın isimler konarak listeler hazırlandı. Son uçakla İstanbul’a gönderildi ve ilçe başkanlarını belli merkezlere çağırmak suretiyle, (Anadolu yakası için Kartal Adliyesinin önünde) listeler saat 15.00 gibi verildi. Maksatları listelere itiraz süresi için zaman kalmasını önlemekti. Hatta Beşiktaş ilçe başkanı genel merkezden gelen liste yerine kendi listesini verdiği için görevden alındı. Sarıyer ilçe Başkanı zaman azlığından dolayı listeyi İlçe Seçim Kuruluna yetiştirmekte geç kaldı. Seçim kurulu anlayışlı olmasaydı Sarıyer’de seçime belki girilemeyecekti…

TDH VE SARIGÜL’DEN KORKUYORLAR

Seçimden hemen sonra Sarıgül ve TDH kadrolarının CHP’ye girmesini önlemek için Parti Meclisi değiştirildi. Amaç Sarıgül’e yakın isimlerin etkin görevlerde olmasını önlemekti. Ayrıca yine 2014 yılında yapılması gereken CHP olağan kongresini bir yıl erteleyerek 2015 yılı Genel Seçimlerinden sonraya bırakıldı. Buradaki amaç TDH kadrolarından CHP yönetimine kimseyi almamaktı. Amaçları birleşip iktidar olmak değil, koltuklarını korumaktı. TDH ve Sarıgül’den korktukları için bu erteleme yapıldı.

PARTİMİZİ KURACAĞIZ…

Parlamento’da mevcut partilerden ve genel başkanlarından halk iyiden iyiye sıkılmıştır. Yaptıklarısiyaset kin, nefret, öfke ve ayrıştırma siyasetidir. Tüm konuşmalarında bu temaları işleyip halkı ayrıştırıp saflarını sıklaştırmışlardır. Sayın Adil Gür’ün yaptığı son araştırmada halkın yüzde 82’si mevcut genel başkanlarından ve siyasetlerinden memnun olmadığını ve yüzde 47,7’sinin yeni bir parti istediklerini söylemiştir. Ülkemizdeki bu ayrıştırmalara ve Ortadoğu’da ki son gelişmelere bakarak yeni bir partiye ve anlayışa acil ihtiyacı olduğunu düşünmekteyiz. Bu anlayış Türkiye Değişim Hareketi’dir.

İnsanları asla ayrıştırmayan kin, nefret, öfke ve ayrıştırma siyasetinin yerine halkın yüzde yüzünü kucaklayan hoşgörü ve projelerinin hâkim olduğu partimizi Allah’ın izniyle Eylül-Ekim aylarında kuracağız. Bu konudaki bölge toplantılarımız tamamlanmış, projelerimizle ilgili toplantılarımız devam etmektedir.
Halkın gündemi pahalılık, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, terör ve çaresizlik olmasına rağmen, mevcut partilerin tek derdi ise koltuk sevdasıdır.”



MİLLİYET


http://www.theworldline.com/chpde-bomba-gelisme/
 
Üst