Kiyâmet alametleri...

  • Konuyu başlatan bilalrx
  • Başlangıç tarihi

bilalrx

Bilgi Girilmemiş
KIYÂMET ALAMETLERİ


(Eşrâtu's-Saa), âhir zamanda (zamanın sonları) ortaya çıkarak Kıyâmet'in yaklaştığını, kopmak üzere olduğunu gösteren belirtiler. Bu belirtiler genellikle Küçük Alametler (Alâmât-ı Suğra) ve Büyük Alametler (Alâmât-ı Kübrâ) olmak üzere iki bölüm halinde incelenir.
Kur'an, Kıyâmet'in zamanını Allah'tan başka kimsenin bilemeyeceğini belirtir (el-A'raf, 7/187; Lokmun 31/34; el-Ahzab, 33/63). Buna karşılık yaklaştığını (el-Zümer, 54/1), yakın olduğunu (en-Nahl, 16/77), ansızın geleceğini (el-A'raf, 7/187) bildirir. Kıyâmet alametlerinin belirdiğini (Muhammed, 47/18) ifade etmekle birlikte bunlar hakkında bilgi vermez. Ancak, "Saat yaklaştı, ay yarıldı yarılacak" (el-Kamer, 54/1) âyetinin ikinci bölümünün "ay yarılacak" biçimde anlaşılması durumunda, bu olay Kur'an'da anılan tek Kıyâmet alameti olma özelliği kazanır.
Hadis külliyâtları ise Kıyâmet'ten önce ortaya çıkacak alametlerden söz eden çok sayıda hadis ihtiva eder. İslâm bilginleri hadislerde dile getirilen alametleri nitelikleri açısından değerlendirerek bunları Küçük Alametler (Alâmât-ı Suğrâ) ve Büyük Alametler (Alâmât-ı Kübrâ) olmak üzere iki başlık altında toplamışlardır. Âhir zaman olarak tanımlanan Kıyâmet öncesi donemde dini duygu, düşünce ve davranışların zayıflaması, dini kurallara gereken önemin verilmemesi, ibadetlerin terkedilmesi, ahlaksızlığın çoğalması biçiminde kendini gösteren Küçük Alametler'in başlıcaları şu şekilde sıralanabilir:
a) İnsanların bina yapmakta birbiriyle yarışmaları (Buhârî, Fiten, 25; bk. Tecrid-i Sarih Terc; 1/58).
b) İnsanların ölümü temenni etmeleri (Buharî, Fifen, 25; Müslim, Fiten, 53-54)
c) Câriyenin efendisini doğurması (Müslim, İmân, 1).
d) Hicaz'da bir ateşin çıkarak Busra'da (Şam yakınlarında bir yer) develerin ayaklarını aydınlatması (Buhârî, Fiten, 24; Müslim, Fiten, 42).
e) Fırat nehrinin sularının çekilerek, nehir yatağından altın çıkması (Müslim, Filen, 29-31).
f) İkisi de hak iddiasında bulunan iki büyük İslâm ordusunun birbiriyle savaşması (Buhârı, Fiten, 25; Müslim, Fiten, 17).
g) İslâmî ilimlerin ortadan kalkması, cehaletin artması (Buhârî, Fiten, 4).
h) Depremlerin çoğalması (Buhârî, Fiten, 25).
ı) Zamanın yaklaşması, gece ile gündüzün eşit olması (Buhârî, Fiten, 25).
i) Cinâyetlerin çoğalması, fitnelerin zuhur etmesi (Buhârî, Fiten, 4; Müslim, Fiten, 18).
j) Yahudilerle Müslümanların savaşmaları, Müslümanların Yahudileri öldürmesi (Tecrid-i Sarih Tercümesi, VIII, 341; Müslim, Fiten, 79-82).
k) Zinanın açıkça işlenmesi, içki tüketiminin artması, kadınların çoğalıp erkeklerin azalması (el-Ali en-Nâsif Tac, 5/335).
l) Kahtân'dan bir kişinin çıkarak, insanları asâsı ile sevketmesi Buhârî, Fiten, 23).
Kıyâmetin büyük alâmetleri ise şu hadis-i şerifte toplu olarak zikredilir: Huzeyfetu'l-Gifarı (r.a)'den rivayet edilmiştir: Biz bir gün kendi aramızda konuşurken, Hazreti Peygamber yanımıza çıkageldi. Bize "Ne konuşuyorsunuz?" dedi. Biz de "Kıyâmet gününden konuşuyoruz" diye cevap verdik. Hazreti Peygamber" Şüphesiz on alâmet görülmedikçe kıyamet kopmayacaktır" dedi ve "Deccâl'i, dumanı(duhan), Dâbbetü'l-arz'ı, güneşin batıdan doğmasını, İsa (a.s.)'ın yere inmesini, Ye'cûc ve Me'cuc'u, doğuda, batıda ve Arap yarımadasında olmak üzere üç yer çöküntüsünü, son olarak da Yemen'den çıkarak insanları Mahşere sürecek ateşin vuku bulacağını söyledi" (Müslim, Fiten, 39).
Kıyâmetin bu on büyük alameti başka hadislerce ya da İslâm bilginlerince şu şekilde açıklanır:
1. Deccal'in ortaya çıkışı: Deccâl, kıyâmette zuhur edecek yalancı bir kişidir, İslâm Dini'ni ve müslümanları ifsad edip, kötülüğe ve bozgunculuğa sevketmek isteyecektir. Deccal'in sağ gözünün kör olduğu, iki gözünün arasında "kâfir" yazdığı, çocuğunun olmadığı, Medine'ye ve Mekke'ye giremeyeceği, ortaya çıktıktan sonra yeryüzünde kırk gün kalacağı, bu süre içerisinde istidrac türünden bazı olağanüstü olaylar göstereceği, daha sonra da yine kıyâmetin büyük alametlerinden olan Hz. İsa'nın yeryüzüne inmesiyle onun tarafından öldürüleceği sahih hadislerde belirtilmiştir (Buhârı, Fiten, 26; Müslim, Fiten, 37, 39, 40, 91, 101, 110, 112).
2. Duhan'ın çıkışı: Duman anlamına gelen duhan da kıyâmetin büyük alametlerinden biridir (Müslim, Fiten, 39). Kıyâmetin vukuundan önce dünyayı bir duman bulutu kaplayarak, kırk gün ve kırk gece kalacak, mü'minler nezleye tutulmuş gibi, kâfirler ise sarhoş gibi olacaklardır.
3. Dabbetü'l-arz'ın çıkışı: Kıyâmet'ten önce çıkacağı bildirilen bir yaratıktır. Kelime anlamı "yer hayvanı" demektir. Kur'an-ı Kerim'de "Kendilerine söylenmiş olan başlarına geldiği zaman, yerden bir çeşit hayvan (dâbbe) çıkarırız ki o, onlara, insanların âyetlerimize kesin olarak inanmadıklarını söyler" (en-Neml, 27/82) buyurulmaktadır. Hz. Peygamber Dâbbetü'l-arz hakkında "Çıkacak olan kıyâmet alametlerinden ilki, güneşin batı tarafından doğması ile, bir kuşluk vakti insanlara karşı bir dâbbenin (hayvanın) zuhurudur. Bu iki alametten biri, arkadaşından evvel olur. Akabinde diğeri de onun izi üzerinde yakın olarak meydana gelir" (Müslim, Fiten, 118) buyurmuştur.
4) Güneşin Batıdan doğması: Güneş batıdan doğacak, insanlar topluca iman edecek, ancak daha önce iman etmemiş olanların imanları kendilerine bir yarar sağlamayacaktır (Tecrid-i Sarih Tercümesi, XII 307; Müslim, Fiten, 118).
5. Hazreti İsa (a.s)'ın inmesi: Ehl-i sünnet itikadına göre Kıyâmetin vukuundan önce Hazreti İsa yeryüzüne inecek, hristiyanları İslâm'a davet edecek, Deccâl'i öldürecek, Hazreti Peygamber (s.a.s)'in şerîati ile hükmedecektir (Buhârî, Büyû, 102; Müslim, İmân, 242-247).
6. Ye'cûc ve Me'cûc'ün çıkışı: Kıyâmetin vukuundan önce çıkarak "yeryüzünde bozgunculuk yapacak" (el-Kehf, 18/94) olan asılları ve soyları belirsiz iki insan topluluğudur (Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, IV, 3288). Hz. ZülKarneyn'in önlerine yaptığı seddin yıkılarak (el-Enbiya, 21/96) açılması ile yeryüzüne dağılacaklar insanlara saldıracak, kentleri yakıp-yıkarak harabe haline getireceklerdir. Bazı rivayetlerde bu seddin Çin seddi olduğu zikredilir (Muhammed Hamdi Yazır, a.g.e., IV, 3291, 3374; Buhârı, Enbiyâ, 7; Müslim, Fiten, 1,2).
7.8.9. Doğuda, Batıda, Arap Yarımadasında olmak üzere üç bölgede yer çöküntülerinin meydana gelmesi de Kıyâmet'in büyük alametlerindendir (Müslim, Fiten, 39).
10. Yemen'den çıkacak olan büyük bir ateşin insanları önüne katarak sürmesi (Müslim, Fiten, 39).
Ebu Davud ve Tirmizi'nin Sünen'lerinde yeralan bazı hadislere göre Mehdî'nin çıkması da Kıyâmet'in büyük alametlerindendir (Sünen-i Tirmizî, IV, s.1-93: Sünen-i Ebu Davud, N. Şr. M.Abdul Hamid IV, 100, 106).
Hz. Peygamber (s.a.s), Kıyâmetin kötü insanlar ve kâfirler üzerine kopacağını bildirmiştir. Bu hadislere göre Kıyâmet kopmadan önce mü'minlerin ruhları alınacak ve onların âhirete göçmeleri sağlanacaktır (Buhari, Fiten, 5; Müslim, imare, 53).
Ahmet ÖZGEN (Samil Islam Ans.)



oglvy3P4JljU0DniRIK9_hNk6GFlLpMsMstVYNUuFYmp6UBQTw.jpg5nK8vHT3Kv0htH_cPr0uIOX1209gJEx4nGFaqBUu-MtnCdfMLg.jpgskSGekq_kQdU7NoqHGVoML5AzIbr_f9q1uimpCaLsPqfAqcKmw.jpgSLYS77sHoGlCfYReBNVWi7puHvxPup76RfQW2kr_H4lf2-5bvS.jpgTJXlwP5aUgQE8twMNePwCkz_Gfa_Vbi4gTk5QwbWmDNp8NAD0K.jpgFlL265TKha9BPGbfgLCCqbTuT9Arlt3ECIImFFNDQd-DIZfRjg.jpg
images
images
Rfc-vPTNtkWhae6w56bfFm7O1FwvkO2dz-eEaU3DJZCHW7mtLc.jpgXboi27y3GKBbk-OMxV_9Rvq1gpA927tOK-_PNKjo-Xg0RPnTVw.jpg
images
images
Rf9cjF5UiDN6fDVemovy2Up1lz4yzkuVeHs8PlGx90_QkdAyN_.jpg
images
BBavnsAE8_3v9Kai70642To_Lm0OqMWGKZcBRpIIhmn8IJoPYg.jpgsEAi5hfWpkbC5CMBIKsAHu9aQTMJ-gPL6PQH0qkbt8bKSqIspQ.jpgRSd5lKhRrpPVx78WvhjovVOVadzG6YnYIiEYqgQBawIXqifcnM.jpg
images
Eh8CYWWwlnOsHWfgJRoGQCMVT-ZFjqKHfE4umqe4v3cx79LG5g.jpgSBPwVbXUmz5TZGm0e_l6WWIxY-nYCo0xUXPsZkCs-ZL9exhXGs.jpg
images
images
QYvlXMvzoJY5ZlyTUlLIyaamDtKfgN13bsdbJSmdfeaE_kZWSM.jpg
images
images
images
images
Q57Rj9L_uRlWQrPZP7nFmIBtnpgaK2a8ruOmzGXv_MGxsSDvoG.jpg
images
images
 

Ekli dosyalar

  • oglvy3P4JljU0DniRIK9_hNk6GFlLpMsMstVYNUuFYmp6UBQTw.jpg
    oglvy3P4JljU0DniRIK9_hNk6GFlLpMsMstVYNUuFYmp6UBQTw.jpg
    7.6 KB · Görüntüleme: 0
  • 5nK8vHT3Kv0htH_cPr0uIOX1209gJEx4nGFaqBUu-MtnCdfMLg.jpg
    5nK8vHT3Kv0htH_cPr0uIOX1209gJEx4nGFaqBUu-MtnCdfMLg.jpg
    15 KB · Görüntüleme: 0
  • skSGekq_kQdU7NoqHGVoML5AzIbr_f9q1uimpCaLsPqfAqcKmw.jpg
    skSGekq_kQdU7NoqHGVoML5AzIbr_f9q1uimpCaLsPqfAqcKmw.jpg
    11.3 KB · Görüntüleme: 0
  • SLYS77sHoGlCfYReBNVWi7puHvxPup76RfQW2kr_H4lf2-5bvS.jpg
    SLYS77sHoGlCfYReBNVWi7puHvxPup76RfQW2kr_H4lf2-5bvS.jpg
    9.2 KB · Görüntüleme: 0
  • TJXlwP5aUgQE8twMNePwCkz_Gfa_Vbi4gTk5QwbWmDNp8NAD0K.jpg
    TJXlwP5aUgQE8twMNePwCkz_Gfa_Vbi4gTk5QwbWmDNp8NAD0K.jpg
    9.2 KB · Görüntüleme: 0
  • FlL265TKha9BPGbfgLCCqbTuT9Arlt3ECIImFFNDQd-DIZfRjg.jpg
    FlL265TKha9BPGbfgLCCqbTuT9Arlt3ECIImFFNDQd-DIZfRjg.jpg
    15.2 KB · Görüntüleme: 0
  • Rfc-vPTNtkWhae6w56bfFm7O1FwvkO2dz-eEaU3DJZCHW7mtLc.jpg
    Rfc-vPTNtkWhae6w56bfFm7O1FwvkO2dz-eEaU3DJZCHW7mtLc.jpg
    9.1 KB · Görüntüleme: 0
  • Xboi27y3GKBbk-OMxV_9Rvq1gpA927tOK-_PNKjo-Xg0RPnTVw.jpg
    Xboi27y3GKBbk-OMxV_9Rvq1gpA927tOK-_PNKjo-Xg0RPnTVw.jpg
    17.5 KB · Görüntüleme: 0
  • BBavnsAE8_3v9Kai70642To_Lm0OqMWGKZcBRpIIhmn8IJoPYg.jpg
    BBavnsAE8_3v9Kai70642To_Lm0OqMWGKZcBRpIIhmn8IJoPYg.jpg
    11 KB · Görüntüleme: 0
  • sEAi5hfWpkbC5CMBIKsAHu9aQTMJ-gPL6PQH0qkbt8bKSqIspQ.jpg
    sEAi5hfWpkbC5CMBIKsAHu9aQTMJ-gPL6PQH0qkbt8bKSqIspQ.jpg
    6.1 KB · Görüntüleme: 0
  • RSd5lKhRrpPVx78WvhjovVOVadzG6YnYIiEYqgQBawIXqifcnM.jpg
    RSd5lKhRrpPVx78WvhjovVOVadzG6YnYIiEYqgQBawIXqifcnM.jpg
    8.2 KB · Görüntüleme: 0
  • Eh8CYWWwlnOsHWfgJRoGQCMVT-ZFjqKHfE4umqe4v3cx79LG5g.jpg
    Eh8CYWWwlnOsHWfgJRoGQCMVT-ZFjqKHfE4umqe4v3cx79LG5g.jpg
    9.2 KB · Görüntüleme: 0
  • SBPwVbXUmz5TZGm0e_l6WWIxY-nYCo0xUXPsZkCs-ZL9exhXGs.jpg
    SBPwVbXUmz5TZGm0e_l6WWIxY-nYCo0xUXPsZkCs-ZL9exhXGs.jpg
    9.4 KB · Görüntüleme: 0
  • QYvlXMvzoJY5ZlyTUlLIyaamDtKfgN13bsdbJSmdfeaE_kZWSM.jpg
    QYvlXMvzoJY5ZlyTUlLIyaamDtKfgN13bsdbJSmdfeaE_kZWSM.jpg
    6 KB · Görüntüleme: 0
Son düzenleme:

ROADFOX

Kerem SAYARI, T.C. Vatandaşı,
Başkan
Bilgi Girilmemiş
Katılım
9 Eki 2010
Mesajlar
12,738
Tepki puanı
530
Puanları
113
Yaş
55
KIYÂMET ALAMETLERİ


(Eşrâtu's-Saa), âhir zamanda (zamanın sonları) ortaya çıkarak Kıyâmet'in yaklaştığını, kopmak üzere olduğunu gösteren belirtiler. Bu belirtiler genellikle Küçük Alametler (Alâmât-ı Suğra) ve Büyük Alametler (Alâmât-ı Kübrâ) olmak üzere iki bölüm halinde incelenir.
Kur'an, Kıyâmet'in zamanını Allah'tan başka kimsenin bilemeyeceğini belirtir (el-A'raf, 7/187; Lokmun 31/34; el-Ahzab, 33/63). Buna karşılık yaklaştığını (el-Zümer, 54/1), yakın olduğunu (en-Nahl, 16/77), ansızın geleceğini (el-A'raf, 7/187) bildirir. Kıyâmet alametlerinin belirdiğini (Muhammed, 47/18) ifade etmekle birlikte bunlar hakkında bilgi vermez. Ancak, "Saat yaklaştı, ay yarıldı yarılacak" (el-Kamer, 54/1) âyetinin ikinci bölümünün "ay yarılacak" biçimde anlaşılması durumunda, bu olay Kur'an'da anılan tek Kıyâmet alameti olma özelliği kazanır.
Hadis külliyâtları ise Kıyâmet'ten önce ortaya çıkacak alametlerden söz eden çok sayıda hadis ihtiva eder. İslâm bilginleri hadislerde dile getirilen alametleri nitelikleri açısından değerlendirerek bunları Küçük Alametler (Alâmât-ı Suğrâ) ve Büyük Alametler (Alâmât-ı Kübrâ) olmak üzere iki başlık altında toplamışlardır. Âhir zaman olarak tanımlanan Kıyâmet öncesi donemde dini duygu, düşünce ve davranışların zayıflaması, dini kurallara gereken önemin verilmemesi, ibadetlerin terkedilmesi, ahlaksızlığın çoğalması biçiminde kendini gösteren Küçük Alametler'in başlıcaları şu şekilde sıralanabilir:
a) İnsanların bina yapmakta birbiriyle yarışmaları (Buhârî, Fiten, 25; bk. Tecrid-i Sarih Terc; 1/58).
b) İnsanların ölümü temenni etmeleri (Buharî, Fifen, 25; Müslim, Fiten, 53-54)
c) Câriyenin efendisini doğurması (Müslim, İmân, 1).
d) Hicaz'da bir ateşin çıkarak Busra'da (Şam yakınlarında bir yer) develerin ayaklarını aydınlatması (Buhârî, Fiten, 24; Müslim, Fiten, 42).
e) Fırat nehrinin sularının çekilerek, nehir yatağından altın çıkması (Müslim, Filen, 29-31).
f)
İkisi de hak iddiasında bulunan iki büyük İslâm ordusunun birbiriyle savaşması (Buhârı, Fiten, 25; Müslim, Fiten, 17).
g)
İslâmî ilimlerin ortadan kalkması, cehaletin artması (Buhârî, Fiten, 4).
h)
Depremlerin çoğalması (Buhârî, Fiten, 25).
ı) Zamanın yaklaşması, gece ile gündüzün eşit olması (Buhârî, Fiten, 25).
i)
Cinâyetlerin çoğalması, fitnelerin zuhur etmesi (Buhârî, Fiten, 4; Müslim, Fiten, 18).
j) Yahudilerle Müslümanların savaşmaları, Müslümanların Yahudileri öldürmesi (Tecrid-i Sarih Tercümesi, VIII, 341; Müslim, Fiten, 79-82).
k) Zinanın açıkça işlenmesi, içki tüketiminin artması, kadınların çoğalıp erkeklerin azalması (el-Ali en-Nâsif Tac, 5/335).
l) Kahtân'dan bir kişinin çıkarak, insanları asâsı ile sevketmesi Buhârî, Fiten, 23).
Kıyâmetin büyük alâmetleri ise şu hadis-i şerifte toplu olarak zikredilir: Huzeyfetu'l-Gifarı (r.a)'den rivayet edilmiştir: Biz bir gün kendi aramızda konuşurken, Hazreti Peygamber yanımıza çıkageldi. Bize "Ne konuşuyorsunuz?" dedi. Biz de "Kıyâmet gününden konuşuyoruz" diye cevap verdik. Hazreti Peygamber" Şüphesiz on alâmet görülmedikçe kıyamet kopmayacaktır" dedi ve "Deccâl'i, dumanı(duhan), Dâbbetü'l-arz'ı, güneşin batıdan doğmasını, İsa (a.s.)'ın yere inmesini, Ye'cûc ve Me'cuc'u, doğuda, batıda ve Arap yarımadasında olmak üzere üç yer çöküntüsünü, son olarak da Yemen'den çıkarak insanları Mahşere sürecek ateşin vuku bulacağını söyledi" (Müslim, Fiten, 39).
Kıyâmetin bu on büyük alameti başka hadislerce ya da İslâm bilginlerince şu şekilde açıklanır:
1. Deccal'in ortaya çıkışı: Deccâl, kıyâmette zuhur edecek yalancı bir kişidir, İslâm Dini'ni ve müslümanları ifsad edip, kötülüğe ve bozgunculuğa sevketmek isteyecektir. Deccal'in sağ gözünün kör olduğu, iki gözünün arasında "kâfir" yazdığı, çocuğunun olmadığı, Medine'ye ve Mekke'ye giremeyeceği, ortaya çıktıktan sonra yeryüzünde kırk gün kalacağı, bu süre içerisinde istidrac türünden bazı olağanüstü olaylar göstereceği, daha sonra da yine kıyâmetin büyük alametlerinden olan Hz. İsa'nın yeryüzüne inmesiyle onun tarafından öldürüleceği sahih hadislerde belirtilmiştir (Buhârı, Fiten, 26; Müslim, Fiten, 37, 39, 40, 91, 101, 110, 112).
2. Duhan'ın çıkışı: Duman anlamına gelen duhan da kıyâmetin büyük alametlerinden biridir (Müslim, Fiten, 39). Kıyâmetin vukuundan önce dünyayı bir duman bulutu kaplayarak, kırk gün ve kırk gece kalacak, mü'minler nezleye tutulmuş gibi, kâfirler ise sarhoş gibi olacaklardır.
3. Dabbetü'l-arz'ın çıkışı: Kıyâmet'ten önce çıkacağı bildirilen bir yaratıktır. Kelime anlamı "yer hayvanı" demektir. Kur'an-ı Kerim'de "Kendilerine söylenmiş olan başlarına geldiği zaman, yerden bir çeşit hayvan (dâbbe) çıkarırız ki o, onlara, insanların âyetlerimize kesin olarak inanmadıklarını söyler" (en-Neml, 27/82) buyurulmaktadır. Hz. Peygamber Dâbbetü'l-arz hakkında "Çıkacak olan kıyâmet alametlerinden ilki, güneşin batı tarafından doğması ile, bir kuşluk vakti insanlara karşı bir dâbbenin (hayvanın) zuhurudur. Bu iki alametten biri, arkadaşından evvel olur. Akabinde diğeri de onun izi üzerinde yakın olarak meydana gelir" (Müslim, Fiten, 118) buyurmuştur.
4) Güneşin Batıdan doğması: Güneş batıdan doğacak, insanlar topluca iman edecek, ancak daha önce iman etmemiş olanların imanları kendilerine bir yarar sağlamayacaktır (Tecrid-i Sarih Tercümesi, XII 307; Müslim, Fiten, 118).
5. Hazreti İsa (a.s)'ın inmesi: Ehl-i sünnet itikadına göre Kıyâmetin vukuundan önce Hazreti İsa yeryüzüne inecek, hristiyanları İslâm'a davet edecek, Deccâl'i öldürecek, Hazreti Peygamber (s.a.s)'in şerîati ile hükmedecektir (Buhârî, Büyû, 102; Müslim, İmân, 242-247).
6. Ye'cûc ve Me'cûc'ün çıkışı: Kıyâmetin vukuundan önce çıkarak "yeryüzünde bozgunculuk yapacak" (el-Kehf, 18/94) olan asılları ve soyları belirsiz iki insan topluluğudur (Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, IV, 3288). Hz. ZülKarneyn'in önlerine yaptığı seddin yıkılarak (el-Enbiya, 21/96) açılması ile yeryüzüne dağılacaklar insanlara saldıracak, kentleri yakıp-yıkarak harabe haline getireceklerdir. Bazı rivayetlerde bu seddin Çin seddi olduğu zikredilir (Muhammed Hamdi Yazır, a.g.e., IV, 3291, 3374; Buhârı, Enbiyâ, 7; Müslim, Fiten, 1,2).
7.8.9. Doğuda, Batıda, Arap Yarımadasında olmak üzere üç bölgede yer çöküntülerinin meydana gelmesi de Kıyâmet'in büyük alametlerindendir (Müslim, Fiten, 39).
10. Yemen'den çıkacak olan büyük bir ateşin insanları önüne katarak sürmesi (Müslim, Fiten, 39).
Ebu Davud ve Tirmizi'nin Sünen'lerinde yeralan bazı hadislere göre Mehdî'nin çıkması da Kıyâmet'in büyük alametlerindendir (Sünen-i Tirmizî, IV, s.1-93: Sünen-i Ebu Davud, N. Şr. M.Abdul Hamid IV, 100, 106).
Hz. Peygamber (s.a.s), Kıyâmetin kötü insanlar ve kâfirler üzerine kopacağını bildirmiştir. Bu hadislere göre Kıyâmet kopmadan önce mü'minlerin ruhları alınacak ve onların âhirete göçmeleri sağlanacaktır (Buhari, Fiten, 5; Müslim, imare, 53).
Ahmet ÖZGEN (Samil Islam Ans.)



E az kalmış hımm
 

bilalrx

Bilgi Girilmemiş
21 YY; büyük olaylar, büyük keşifler asrı olacak... sonra....:soru:berbat

piyango bize vurmasın da... sonrası Allaha emanet... :eyv
 

cobrasnake

Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
30 Ağu 2012
Mesajlar
122
Tepki puanı
0
Puanları
0
Duhan alameti İstanbuldan başlıcak diye birşeyler duymuştum.
Çok yararlı bilgiler Allah Razı Olsun.
 

bilalrx

Bilgi Girilmemiş
Esnek Mükemmelliyet Döngüsü diye birşey duymuştum bende... yaratılış-yokoluş zincirleme reaksıyonlarında... öngörülmüş planlı rastlantısallık döngüsü... vs vs.. :eyv (yani rastlantı yoktur, öyle görünmesi vardır...işlenmesi sakıncalı alanlarda böyle esneklik sağlandığı...)

bilgelik(bilgi)-akıl-ruh ne kadar içiçe olursa, o kadar HİÇliğe(yaratıcı kaynağa) yaklaşılır...:eyv
akıl-ruh-(duyu organları analiz-hissiyat-mantık) gücü o derece artar ki, öyleki bazen anlık-eşzamanlı hale gelir...:eyv

çook derin mevzular beyaa... biz aklımıza,nefsimize ve ruhumuza sahip olalım da, gerisi hayat döngüleri tarafından ayarlanır...:cool::eyv
 
Son düzenleme:

bilalrx

Bilgi Girilmemiş
Benlik-Nefis-Ruh Münasebeti ve Kamil İnsan Üzerine Bazı Düşünceler
Dr. Selim AYDIN


Her insan, yaşadığı çağın birikimleri ve geçmişin mirası ışığında kâinatı ve hayatı anlamlandırır. Yirmi birinci yüzyılın bilim anlayışı, insan ve kâinatın içiçe geçmiş bir sistemler ağı kabullenmesi üzerinde gelişecektir. İnsan, kâinat ve hayat üçgenini; Kuran-ı Kerim'in mesajları doğrultusunda birbirine bağlamamızı ve bu üç hakikatin bütüncül bir resminin çizildiğini görmemizi mümkün kılacak bilgi parçaları, yeterli seviyede, ancak dağınık parçalar halinde üretilmiş bulunmaktadır. İhtiyaç duyulan şey, "bütüncü-sistemci" düşünebilmeyi öğrenmek, muradımızı ve gayretimizi bu sentezi yapmaya yoğunlaştırmaktır.
Kur'ân perspektifinden insan, kâinat, hayat üçgenini anlamaya çalıştığımızda, Kur'ân'ın, bu üç hakikatin çekirdeklerini içerdiğini ve "insan, hayat, kâinat" üçlemesinin, kâinat kitabında, kudret kalemiyle detaylı şekilde resmedildiğini görürüz.

İnsanın özünde var olan iyilik (hissî potansiyel), güzellik (fizikî potansiyel) ve doğruluk (zihnî potansiyel); büluğ çağına girildiğinde aktif hale geçen nefis ve güçleri tarafından bencillik maskesiyle gizlenmeye başlar, insanın ruhu ile bedeni arasında bir perde oluşturan nefis güçlendikçe, kötülük yeşerir. Nefsanî isteklerin sınırsızca karşılanması ruhun kendi güzelliklerini sistemde ifade etmesine engel olur. İnsanın nefis-akıl-kalp üçgeninde cereyan eden imtihanında; nefis, kötülüğün ve negatif kuvvetlerin merkezi ve şeytanın kullanabileceği bir santraldır. Şeytanî özellikler nefis üzerinden insana hâkim olurken, melekî-insanî özellikler, kalp ve vicdan üzerinden insana yayılır. Akıl ise; iyilik ve kötülüğü, doğru ile yanlışı, faydalı ile zararlıyı ayırt eden bir âlettir. Dolayısıyla akıl; nefse de, kalbe de hizmet edebilir. İnsan nefsinde üç temel his olan; öfke, şehvet ve akıl, "akleden kalbin" kontrolüne verilirse, insanın kötülüğe meyli azalır. Akleden kalbin kontrolündeki nefsin üç gücünden öfke gücü, yiğitliği; şehvet gücü, iffeti; akıl gücü de hikmeti üretir.

Kur'an'da nefsin yedi mertebesinden bahsedilir. Nefs-i emmare, levvame, mülhime cismanî merkezli hayata hâkim olan nefis çeşitleri iken; nefs-i mutmainne, zekiyye, raziyye, safiyye ise, ruhî hayata hâkim nefis çeşitleridir. Bazı İslâm âlimleri nefsi, üçlü motif üzerinde de gruplamışlardır. Bu perspektiften insandaki nefis, nefs-i emmare (arka beynin ve limbik sistemin kumandasında olan nefis); nefs-i levvame (önbeynin devreye girdiği ve arka beyni ve limbik sistemi kontrol edebildiği ve şuurî farkındalığın oluştuğu nefis) ve nefs-i mutmainne (gelişimini tamamlamış, kendini kontrol edebilen ve hakka teslim olmuş nefis) şeklinde üçe ayrılır.

İnsan; hayra, iyiliğe ve güzelliğe yatkın yaratılmıştır. Bediüzzaman, Kur'ân penceresinden bakıldığında, kâinatta hayır ve güzelliğin esas, şer ve çirkinliğin de zahiri olduğunu belirtir. Ancak insan, bu dünyaya imtihan için gönderildiğinden, insanın bu imtihanı kazanması ve fıtratındaki hayır ve güzellikleri temsil edip, kendini Yaratan'a ayinedârlık edebilmesi, nefsini terbiye edebilmesine bağlıdır. Bir başka deyişle, nefisteki şehvanî ve gadabî güçlerin isteklerinin, aklın kontrolünde, meşru çizgide karşılanmasına bağlıdır. Ancak kontrol altına alınmamış nefsin, O'na ayinedârlık etmesi mümkün olmadığından, İslâm'da nefis terbiyesi ve insanın kendini tanıması önemli yer tutar. Nefsin veya benliğin mahiyetini oluşturan zihnî (akıl), hissî (his) ve fizikî (mide-beden) kapasitelerin; az yemek, az konuşmak, az uyumakla kontrol edilmesi, İslâm'ın önemli bir terbiye metodudur. Nefsin terbiyesine tefekkür ve okumakla da katkıda bulunarak, kalbin yolculuğunda denge gözetilmiş olur. Bediüzzaman'ın "akleden kalp" ifadesinde buna işaret vardır. Nefsî güçlerin üç faziletinin (iffet, yiğitlik ve hikmet) ortaya çıkışını ve devamını sağlayan adaletin gerçekleşmesi de, akleden kalbin sisteme hâkim olmasına bağlıdır.

Kâmil insan olma nefsin ve benliğin terbiyesiyle mümkündür. İnsan-ı kâmil olma yolculuğu, nefse hizmet eden aklı, nefsin kumandasından çıkarmaya; istekleri meşru daire ile sınırlandırıp, aklı kalbin kumandasına vermeye bağlıdır. Yolculuk esnasında da ifrat ve tefrite düşmemek için, kalbî hayatı; akıl, mantık ve adaletle dengelemek gerekir. Kişi, bu nefis terbiyesini, ya velâyet yolu ile (az konuşma, az yeme, az uyuma) ya da zikir, fikir ve şükürle veya ikisinin birleşimi olan "akleden kalp -reşha" ile yapabilir. Şeytan, nefsin isteklerini kullanarak insanın kalbine fısıldar ve ona fesatlık eker.

İnsanı bir gemiye benzetirsek, tayfa personeli, nefsi ve nefsin arzularını temsil eder, geminin tertip ve düzeninden sorumludur. Kaptan da ruhu ve onun tahtı olan kalbi temsil eder; gidilecek hedefe gemiyi götürmekten sorumludur. Akıl, hem tayfaya hem de kaptana hizmet eden, ihtiyaçları gideren ve hayatın sırlarını çözen bir unsurdur. İslâm'da nefis, terbiye edildikten sonra, benlik hapishanesinden çıkılır. Kâmil insan olmak için kalbin zümrüt tepelerine yolculuk başlar. Ruhî ve kalbî hayat yaşandığında, nefsin ihtiyaçları meşru dairede karşılanır. Ancak beden merkezli hayat sürdürüldüğünde de çoğu kez, kalp ve ruhun kendini ifade etmesi ve tekâmülü engellenir. İnsan, nefsini ıslah ettiğinde, kalp ve nefis arasındaki zıtlaşma da sona erer; kalp ilhama açık hale gelir. Kalpten beslenen akıl da, ilham ve sezgilerden beslenme imkânına kavuşur. İslâm'da nefis öldürülmez ancak ıslah edilip, ruhun inkişafına mani olmayacak seviyede arındırılır. Ve kendine özgü varlık mertebelerine doğru yükselir. Nefsin ölmesi demek, biyolojik sistemin çökmesi ve ruhun ahiret âlemine göç etmesi anlamına gelir. Vicdan, ruhun bir alt bileşeni olarak, insana doğruyu, iyiyi ve güzeli hatırlatır. Ruhun sözcülüğünü vicdan yaparken, nefsin sözcülüğünü, insî ve cinnî şeytanlar yapar.

Kişi, dikkat ve enerjisini ön beyniyle kontrol edip şuurlu şekilde yönlendirmek isterse (nefs-i emmareden, nefs-i levvame derecesine) kendi üzerinde gözlem yapması, kişilik ve benlik hapishanesinin motiflerini keşfetmesi gerekmektedir. Normalde hayatını arka beynin kontrolünde sürdürmeye yatkın olan insanın asıl vazifesi, şuurlu bir hayat sürmek, ülfet-gaflet tuzağına düşmeden şükür ve tefekkür çizgisinde Allah'a ayinedârlık yapmaktır.

Özetlersek, insanın kendini tanıması, her işin başlangıç kısmını oluşturur. Eski çağlarda filozofların kapısında "Kendini bil!" yazılı imiş. "Kendini bilen, Rabbini bilir; kendini unutan, Rabbini de unutur." sözü de bu açıdan çok anlamlıdır. Kur'ân'da tefekkürün enfüsî ve afakî olmak üzere iki tarzda gerçekleştiği belirtilir. Bediüzzaman, enfüsî tefekkürü tamamlamayan veya buna girmeyen bir insanın afakî tefekkürde muvaffak olamayacağı üzerinde durur. Enfüsî tefekkür; insanın kendi mahiyetini keşfetmesi, iç gözlem ve iç sorgulama yapması, üstün ve eksik taraflarının farkına varması ve bunları şuurlu bir şekilde kontrol edebilmesi gibi faaliyetleri kapsar.
 

*Gökhan42

Yasaklı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
6 Haz 2011
Mesajlar
0
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
34
Kucuk alametlerin hemen hemn cogu cikmis iki buyuk musluman ordununda savasmasi yakindr alamet iktidarda su anda :)
 

bilalrx

Bilgi Girilmemiş
Kucuk alametlerin hemen hemn cogu cikmis iki buyuk musluman ordununda savasmasi yakindr alamet iktidarda su anda :)

ee...evet öyle galiba... olmasa ıyı olur....:berbat

ancak, Hz.Mehdi ve Hz.İsa gelmeden de kıyamet kopmucak... rahat ol... biz görmeyız gibi... umarız... çok sakat olur ... :cool:
 

adigeemre

Yasaklı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
9 Eki 2010
Mesajlar
350
Tepki puanı
114
Puanları
0
biz gömeyiz dimi fena valla
 

*Gökhan42

Yasaklı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
6 Haz 2011
Mesajlar
0
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
34
ee...evet öyle galiba... olmasa ıyı olur....:berbat

ancak, Hz.Mehdi ve Hz.İsa gelmeden de kıyamet kopmucak... rahat ol... biz görmeyız gibi... umarız... çok sakat olur ... :cool:
görmesekde cocugumuz torunumuz gorecek ama :)
 
Üst