Cuma Hutbesi 26.06.2015

*USTA

Mustafa USTA, T.C Vatandaşı,
Genel Başkan
09-Aydın
Katılım
9 Eki 2010
Mesajlar
33,495
Tepki puanı
1,664
Puanları
113
Yaş
55
İL : GENEL
TARİH : 26.06.2015
TEVHİD İLE GELEN VAHDET
Aziz Kardeşlerim!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra içinize bir korku düşer de heybet ve kuvvetiniz elden gider. Sabırlı olun! Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.”1 Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.”2
Aziz Kardeşlerim!
Mekke’de Peygamberimiz (s.a.s)’in tebliğ ve irşadıyla başlayan İslam, başlangıçta sayıları onlarla, yüzlerle ifade edilen müminlerden oluşmaktaydı. Efendimiz (s.a.s), Mekkeli müşriklerin zulüm ve baskıları sebebiyle Medine’ye hicret etti. Medine’de çok kısa bir sürede müminlerin sayısı yüzbinlere ulaştı. Böylelikle Rahmet peygamberi puta tapan şirk toplumundan bir olan Allah’a iman eden bir vahdet toplumu inşa etti. Allah Resulü, bir lider, bir aile reisi, bir komşu, bir dost olarak Medine’nin bütün müminlerini, bütün sokaklarını vahyin manevi havasıyla müzeyyen kıldı. Öyle ki artık Medine Mescidi, uhuvvet, diğerkâmlık, ilim ve irfan, membaı olmuştu. Gönüller, muhabbet ve samimiyetle yoğrulmuştu. Kutlu Nebi, Yesrib’ten yepyeni bir medeniyet inşa etmişti. Tarihe ve insanlığa yön veren bu medeniyetin nüvesi doğruluk, dürüstlük, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma gibi bugün büyük ölçüde yoksunluğunu çektiğimiz değerlerdi. İlk dönem müminlerini güçlü kılan da işte bu erdemlerdi. Onların bu özverisi, fedakârlığı, Yüce Rabbimizin övgüsüne mazhar oldu. Rabbimiz, onları imanı gönüllerine yerleştirmiş kişiler olarak tanımladı.3 Onların bu meziyet ve erdem yüklü örnekliğiyle çok kısa sürede Bağdat, Şam, Kahire, Endülüs, Buhara, İstanbul medeniyetler Medinesi oldu.
Kardeşlerim!
Asırlardır dillerimiz Ebu’d-Derdâ ile Selmân-i Fârisi, Ebû Zer ile Bilâl-i Habeşî arasındaki destansı kardeşliği iftiharla telaffuz etmektedir. Kerim Kitabımızda ve Efendimizin hadislerinde Ensar-Muhacir kardeşliğinden övgüyle söz edilmektedir. Ancak, bu örnek ve övgüler sadece dillerde bir hatıra, kuru bir gelişi güzel okunan bir siret, ruhunu kaybetmiş bir adet ve gelenek olarak kalmamalıdır. Saadet asrını, ashabı övgüye layık kılan ahlakî ve insanî değerler, bugünün Müslüman toplumlarının da vazgeçilmezi olmalıdır. Bugün gönül coğrafyamız, içler acısı bir durumdadır. Bu durum, sınır tanımadan iman kardeşliğimizi ve onun bize yüklemiş olduğu sorumlulukları, duygularımızın yoğunluk kazandığı mübarek Ramazan ayında bir kez daha tefekkür etmemizi gerektirmektedir. Üzülerek belirtmek gerekir ki milyonlarca kardeşimiz, bu kutlu ayın manevi atmosferini gereği gibi teneffüs edememektedir. İslam dünyasının önemli bir kısmı ne yazık ki, cehalet, fitne fesat ve tefrika girdabına kapılmış durumdadır. Cehalet üzerine inşa edilen taassup ve bağnazlıklar kutsanmakta, heva ve hevesler ön plana çıkarılmaktadır. Bu durum Müslümanları dünya sahnesinde söz sahibi yapan ümmet bilincinden uzaklaştırmaktadır. Müslümanlar olarak huzur ve mutluluğumuzun önündeki en büyük engel, kardeşliğimizin önüne konulan engellerdir. Gönülleri bir kardeşler olması gerekenler, bugün gönüllerle birlikte istikbale dair ümitleri de yıkmaktadır.
Kardeşlerim!
Tüm bu olumsuzluklara rağmen asr-ı saadetin insanı yücelten, asırları aşan nadide örneklerini yeniden insanlığa takdim etmek asla imkansız değildir. Bizler, Peygamberimiz (s.a.s)’in gösterdiği ümmet şuurunu yeniden diriltebiliriz. Bizler, tarihe yön veren o muazzam medeniyeti yeniden kurabiliriz. Bunun için öncelikle İslam’ı, Kur’an’ı ve İslam Peygamberini hakkıyla anlamalı, örnek almalı ve temsil etmeliyiz. Bilgi, iman, ibadet ve ahlak dengesini iyi kurmalıyız. Yeryüzünde iyiliği, erdemi, adaleti egemen kılmak için gayret göstermeliyiz. Muhammedü’l-Emin’in gönülleri fetheden emin vasfı ile donanarak yeryüzünü selam ve eman yurdu kılmak için çaba sarf etmeliyiz. Heva ve hevesi değil, İslam’ın değişmeyen hak ve hakikat ölçülerini esas almalıyız. Tefrika, ayrılık ve gayrılık için değil, imandan gelen birlik ve dirlik için çalışmalıyız. Mezhep, meşrep, ırk, bölge ve coğrafya farklarını değil, sadece ve sadece Efendimiz (s.a.s)’in Ensar ve Muhacir arasında tesis ettiği “ben” i “biz” “biz” i “bir” yapan İslam kardeşliğini ön plana çıkarmalıyız.
Aziz Kardeşlerim!
İdrak ettiğimiz Ramazan-ı şerif, aynı zamanda bizlere ümmet olma bilincimizi yeniden hatırlatır. Geliniz hep birlikte şu mübarek Ramazan gününde, şu mübarek Cuma vaktinde Rabbimize şöyle yalvaralım. Ey Rabbimiz! “Müminler ancak kardeştirler” ilahi fermanınca bizleri zihinleri bir, yürekleri bir, gayeleri bir, sevgileri ve hüzünleri bir kardeşler eyle! Rabbimiz! Birbirimize karşı rahmet, merhamet, şefkat ve muhabbetle muamele etmeyi nasip eyle! Allahım! Bizleri, bütün insanlığın özlemi olan barış ve huzur ortamını tesis edenlerden eyle!


Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü 1 Enfâl, 8/46. 2 Müslim, Birr ve Sıla, 66. 3 Haşr, 59/9.
 

murat66can

Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Haz 2015
Mesajlar
661
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
25
Herkese hayırlı cumalar..
 

PauLord61

Mehmet İNCE,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
3 Ocak 2015
Mesajlar
2,633
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Cümleten Hayırlı Cumalar , Mustafa Abim ellerine sağlık paylaşım için :eyv
 

thetuzla

Güray GÜRBÜZ Captur Outdoor 1.5 Dci EDC ,
Süper Moderator
34-İstanbul
Katılım
26 Ara 2014
Mesajlar
3,328
Tepki puanı
1
Puanları
38
Yaş
46
Hayırlı Cumalar Hayırlı Ramazanlar
 

Emir

Emirhan SERKUŞ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
9 Eki 2010
Mesajlar
7,991
Tepki puanı
239
Puanları
0
Yaş
42
Hayırlı cumalar:eyv
 

EndSpeed

Erdem,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
30 Eyl 2014
Mesajlar
2,979
Tepki puanı
0
Puanları
0
Allah razı olsun abi. Hayırlı Cumalar.
 

cagatay52

Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
5 May 2011
Mesajlar
2,690
Tepki puanı
41
Puanları
0
Yaş
35
Allah razı olsun
 

candeliorman

Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
14 Ağu 2014
Mesajlar
211
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Hayirli ramazanlar dostlarim...

HTC One cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 

Htmakina

Hakkı TAM, ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
8 Nis 2013
Mesajlar
9,332
Tepki puanı
527
Puanları
0
Yaş
58
CENNET KAPILARININ ANAHTARI:YETİMLER
Kardeşlerim!Peygamberimiz (s.a.s)’in amcası Ebû Tâlib’in oğluCafer (r.a), Mûte Şavası’nda düşmanla kahramancaçarpışarak şehit düşmüştü. Bu kutlu sahabi, ardında üçyetim bırakmıştı. Allah Resûlü (s.a.s), “kardeşim” dediğiCafer’in derin bir hüzün çökmüş evine geldi. Kendisi de biryetim olan Kutlu Nebi, ailenin yürek burkan halinedayanamadı. Bir anneyi, bir babayı, bir eşi, bir dostukaybetmek, artık onun hatıralarıyla yaşamak kolay mıydı?Ancak, hayat bir imtihandı ve imtihan geride kalanlar içinhala devam ediyordu. Resulullah (s.a.s), “Bugünden sonrakardeşime ağlamak yok.” diye söze başladı ve “Getirinbana kardeşimin çocuklarını.” dedi. Cafer’in yetimleri,tıpkı annelerini kaybetmiş kuş yavruları gibi Efendimizinkarşısına dizildiler.1 Allah Resulü, onları öpüp kokladı,bağrına bastı, başlarını okşadı, teselli etti; ömrü boyuncaCafer’in yetimlerine kol kanat gerdi ve onlar için herfırsatta dua etti. 2 Çünkü yetimlerin halini anlayabilecek,yüreklerini okuyabilecek yegâne şahıstı Allah Resulü.Kardeşlerim!Sadece Cafer’in evlatları değildi Rahmet Elçisi’nintükenmez şefkatinden nasiplenen yetimler. Enes, Beşir,Sehl ve Süheyl, Ebû Ümamenin yetimleri ve dahabirçokları. Onlar, belki hayatın yükünü sırtlayan minikbedenli yetimlerdi. Ancak, onların her biri Resulullah’ınbaba sıcaklığını, Hz. Aişe’nin anne şefkatini hissettiler.Peygamberimiz, şefkatle yetimin başını okşayankimseye, elinin değdiği saçlar sayısınca sevap yazılacağınıbelirtti; 3 yetime kol kanat gerenin de cennette kendisiyleyan yana olacağını müjdeledi. 4 Bu bilinçle Efendimiz(s.a.s), her daim yetimlerin üzerine titredi.Çünkü “Rabbin seni yetim bulup barındırmadımı?” 5 diyerek ona önce yetimliğini hatırlattı AlemlerinRabbi; ardından “Sakın yetime kötü davranma!”buyurdu. Rabbimiz, yetime sahip çıkmayı kullukta eşiğiaşmak olarak nitelendirdi. Yetimin hakkını gasp edipmalına el uzatanların da aslında karınlarını ateşledoldurduklarını bildirdi.Kıymetli Kardeşlerim!Yetimler, önceliklidir. Çünkü onlar, bizlere Allah’ınbirer emanetidir. Bu çocukların bazısı şehit çocuklarıdır,bazısı annesini ya da babasını hastalığa, kazaya kurbanvermiştir. Kimileri de daha çocukluklarını yaşayamadanşehirleri yıktığı kadar ruhları ve yarınları da yıkan savaşınsoğuk yüzüyle karşılaşmıştır. Yerlerinden, yurtlarından, ailesıcaklığından mahrum kalmışlardır. Anneleri, babaları artıkyanlarında değildir… Onlar himaye edilmeyi herkesten çokhak ederler. Onlar Efendimizin yanındaki Enes olmayıarzularlar. Onlar, tıpkı yetim kalan Beşir gibi AllahResûlü’nden müjde almayı umut ederler.Yetimler, belki merhametten yoksun bir evde, belkibir yetiştirme yurdunda, belki de bir sokak başındakendilerine uzanacak bir şefkat, bir merhamet eli beklerler.Kendilerini hayata bağlayacak, yarına dair ümitlerini diritutacak bir ışık gözlerler. Onlar, hepimizin yetimleridir. Herbirimiz onlardan sorumluyuz. Kendilerine sahip çıkıp,yüklerini hafifletmekle mükellefiz. Onların, kendileriylebarışık, dinine, milletine ve bütün insanlığa faydalı bireylerolarak yetişmeleri konusunda her birimize düşen görevlervar. Hemen yanı başımızda zararlı alışkanlıkların pençesinetutulmuş her bir yetim, kimsesiz, yalnız ve garibin içleracısı hali hepimizin derdi olmalıdır.Kardeşlerim!Mübarek Ramazan ayının ortasında bulunuyoruz.Bu günler, Rabbimizin mağfiretinin üzerimize sağanaksağanak yağdığı günlerdir. Böylesi bir zamandateslimiyetimizle, ibadetlerimizle, iyiliklerimizle Allah’ınmağfiretine nail olmanın yollarını aramalıyız. Oruçlarımızıgünahlara kalkan, imsakimizi kötülüklere kilit, iftarımızıgüzelliklere anahtar yapabilmeliyiz. Yaşadığımız her demevlerden evlere, gönüllerden gönüllere iyilik taşımak içinseferber olmalıyız.Aziz Müminler!Unutulmamalıdır ki, iyilik sadece bir fakirin eline üçbeş kuruş para sıkıştırmak değildir. İyilik aynı zamandayalnıza arkadaş, yorguna dayanak, garibe sığınak, muhtacaimdat olmaktır. Hiçbir çocuk sokakta kalmasın, hiçbir yetimhimayesiz kalmasın, hiçbir mülteci, muhacir aç açıkkalmasın diyerek başkaları için koşturabilmektir iyilik.“Kardeşimi ne kadar düşünürsem, kendime o kadar iyiliketmiş olurum” bilinciyle dünyayı birbirimize yaşanılırkılmaktır iyilik.Öyleyse geliniz kardeşlerim, hep birlikte bu kutluayda sahipsiz olmadıklarını hissettirmek için yetim,kimsesiz, himayesiz, yuvasız yavrularımıza gönüllerimizi,ellerimizi ve sofralarımızı açalım. Gelin bu Ramazan ve herzaman tüm muhacir kardeşlerimizle, mazlumlarla,mağdurlarla, yalnızlarla iftarlarımızı paylaşalım.Sözlerimi Resûlullah Efendimiz (s.a.s)’in şu hadisi ilebitirmek istiyorum: “Kim, Müslümanlar arasında biryetimi yiyecek ve içeceğini üstlenecek şekildesahiplenirse Allah onu mutlaka cennete koyacaktır.Ancak affedilmeyecek bir günah işlemiş ise o başka.”6
1 Nesâî, Zinet, 57.

2İbn Hanbel, I, 205.
3İbn Hanbel, V, 250.
4 Buhârî, Talâk, 25.
5 Duhâ, 93/6.
6 Tirmizî, Birr ve Sıla, 14.

Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
 
Üst