- Katılım
- 9 Eki 2010
- Mesajlar
- 7,391
- Tepki puanı
- 247
- Puanları
- 0
- Yaş
- 31
Otomobilde güvenlik konusunda birçok kişinin aklına İsveçli ve Alman üreticiler gelse de, Renault’nun da bu konuda haklı bir üne sahip olduğu gerçek. Hatta daha 2000’li yılların başında birçok modeli Euro NCAP çarpışma testinde 5 yıldız alan Renault, önceki nesil Mercedes C Sınıfı’nın ikinci denemesinde 5 yıldız aldığı zaman (ilk denemesinde 4 yıldız alan C Sınıfı, yapılan geliştirmelerden sonra 5 yıldız alabilmişti) “5 yıldızlılar klübüne hoş geldiniz” tarzında reklamlar vermişti.
Bu gün ürün gamındaki 9 modeli Euro NCAP çarpışma testlerinden 5 yıldız alan Renault’un bu başarısını 50 yıldan fazla bir zamandır yaptığı güvenlik teknolojileri araştırmalarına borçlu. Bu konuda Renault Grubu Yol Güvenlik Politikası Direktörü Dr. Jean Yves Le Coz, Renault’nun bu konudaki uzmanlığını kaza araştırmalarından elde edilen reel güvenlik verileri üzerinde temellendirmesiyle ilgili olduğunu ifade ediyor.
Trafik güvenliği programını “öngörme, düzeltme, koruma ve bilinçlendirme” olmak üzere toplam 4 ana disiplinde yürüten Renault; reel sürüş koşulları açısından en etkin donanımları geliştirmek üzere, Kaza, Biyomekanik ve İnsan Davranış Biçimleri Araştırma Laboratuarı’nın (LAB) yaptığı araştırmalar ile mühendislik alanındaki yetkinliklerinden yararlanıyor. Bu laboratuar PSA (Peugeot Citroen) ve Renault’un ortak kullandıkları ve bilgi paylaşımında bulundukları bir platform.
Çarpışma durumunda araç içindekileri en iyi şekilde korumak temel bir öneme sahipse de, kazanın olmasına engel olabilmek mutlak bir önceliktir. Yapılan çalışmalar kazaların %80’inin insan kusurundan kaynaklandığını ortaya koymaktadır. Bu nedenle, mevcut teknolojiler sayesinde, hedef risklerin belirlenmesi, sürücünün uyarılması, sürücüye yardım ve gerekirse hatalarının düzeltilmesi amaçlanıyor.Gerek ülkemizde gerekse dünyada trafik kazası kökenli ölümler önemli sosyal konulardan birisi. Dünya Sağlık Örgütüne göre, trafik kazaları bugün dünyada sekizinci ölüm nedenidir. Yine Dünya Sağlık Örgütü’ne göre trafik kazalarının 2020 yılında üçüncü ölüm nedeni olacağını tahmin ediyor. Tabi bunla gelişmekte olan ülkelerin trafik kültürü olmadan otomobillenmesinin de payının büyük olacağını öngörebiliriz. Avrupa Birliği de kendi yönünden 2000 yılında 50 000 olan trafik kazalarında ölüm sayısını 2010 yılına kadar 25 000’e indirmeyi planlıyor.
Güvenlikte, iki temel özellik dikkate alınmalıdır.
Tepki süresi :
En iyi durumda, bireyin acil bir durum karşısında tepki göstermek için 0,6 saniyeye ihtiyacı vardır. Ancak ortalama süre daha ziyade 1 saniye civarındadır. 50 km/s hızla seyrederken ve fren yapmadan bile önce, bu süre (1 saniye) içinde aracın kat ettiği mesafe 14 m’dir (yani iki yaya geçidi uzunluğu) ve buna bir de 12 m durma mesafesinin eklenmesi gerekmektedir.
Görüş alanı :
Yaş, yorgunluk, alkol veya uyuşturucu alınmasıyla, fakat aynı zamanda hız ile de görüş alanı daralır. Araç dururken, görüş alanı 180° dir, sonra 40 km/s hızda 100°ye ve nihayet 130 km/s hızda 30° ye düşer.
Dolayısıyla, trafik güvenliği sadece bir tek donanıma veya teknolojiye indirgenemez. Sürücü ile aracı arasındaki etkileşim sürekli olarak her duruma göre adapte edilmelidir. “İnsan-makine” diyaloğunun öneminin bilincinde olan Renault, global yaklaşımı ile ön plana çıkan entegre güvenlik kavramını geliştirildi. Bu çalışmada teknik, tıbbi, ergonomik, sosyal kriterler dikkate alınmaktadır. Bu politika, görevleri her araca çok yüksek bir güvenlik düzeyi sağlamak olan aktif ve pasif güvenlik tertibatlarının birleştirilmesini sağlamaktadır.Güvenlik : Dört temel eksen üzerinde hayata geçirilen global bir yaklaşım
Renault aktif ve pasif güvenlik alanında eksiksiz araçlar tasarlıyor. Bu yaklaşımını, dünyanın her yerinde yol gerçeklerine uyarlanan gerçek güvenlik kavramı üzerine temellendiriyor. Böylece, Renault “öngörmek, düzeltmek ve korumak” için önceliği en etkin teknolojilere veriyor ve bunları ürün gamında geniş ölçüde sunuyor. Doğrudan araçlara bağlı olan bu politika kapsamına son olarak en yüksek sayıda insanı bilinçlendirmeyi hedefleyen daha global dördüncü bir eksen eklendi.
Öngörmek:
Renault, sürücüyü riskleri önceden sezmesini (Emniyet kemeri takılmadığı zaman devreye giren görsel ve sesli uyarı, lastik basınç kontrol sistemi, xenon farlar, ilave viraj farları, vs.) ve bir takım yan işlemleri yapma yükünden kurtararak asıl işlevi üzerine yoğunlaşmasını sağlayan (otomatik yanan farlar, otomatik çalışan cam silecekleri, hız sabitleyici/sınırlayıcı sistem) gibi bir takım donanımların onun hizmetine sunmaktadır.
Düzeltmek:
Zor ve acil sürüş durumlarında, aracın temel dinamik nitelikleri olan sürüş özelliklerinin ve fren sisteminin kalitesi kazadan sakındırmayı amaçlayan aktif güvenliğin temelini oluşturur.
Renault, zor ve acil durumlarda sürüşe destek olmak ve sürücünün yerine geçmeden onun hatalarını düzeltmek amacıyla (ABS, AFU, ESC, ASR, vs. ) gibi bir dizi teknolojik donanımı geniş kitlelerin kullanımına sunuyor. Böylece, Renault tüm binek otomobil ve hafif ticari araç modellerinde AFU (Acil Fren desteği)’ni standart olarak sunuyor. Renault aynı zamanda ESC (virajda kafadan kayma ve denge kontrolü) sistemini de bütün yeni modellerinde (Yeni Twingo, Yeni Kangoo, vs. ) çok uygun bir fiyata (örneğin Fransa’da 300 Euro) sunarak geniş kitlelere ulaştırıyor.
Korumak :
Muhtemel çarpışma durumunda Küçük, büyük, önde veya arkada oturan bütün yolculara maksimum koruma düzeyi sağlamak amacıyla, Renault aracın kasasından hava yastıklarına ve kafalıklara kadar geniş bir yelpazede yolcuları koruma donanımları tasarlıyor ve geliştiriyor.
Bunların arasında, Renault iki büyük yenilik geliştirdi :
3. Nesil Renault Koruma Sistemi (SRP3). Pazarda tek olan ve benzeri bulunmayan bu tutma sistemi çift aktif ön gergi (kemeri göğüs kafesi ve basen hizasına yapıştırarak bedenin öne doğru hareketini sınırlayan ve böylece dalma (sub-marinage) adı altında bilinen olay olan, basenin güvenlik kemerinin altından kaymasını önleyen, güç limitörü (kemerin göğüs kafesi üzerine uyguladığı basıncı azaltan) ve iki kademeli adaptatif hava yastığı (son aşamada darbenin etkisini yumuşatan) içeriyor.
Çift yan darbe algılayıcısı ve iki bölümlü göğüs/basen hava yastığı, dünyada ilk kez Yeni Laguna’da sunuldu.
Gerçek kaza araştırmaları sürekli olarak bu tür koruma sistemlerinin yararlarını ortaya koyuyor ve geliştirilmelerini sağlıyor. Böylece, SRP3 sisteminin pazarda yaygınlaştırılması ile trafik kazalarında ölüm ve ciddi yaralanma vakaları %30 azaltılabilecektir. (Kaynak: LAB).
Bilinçlendirmek :
Renault’nun yaklaşımı teknik konuların da ötesine geçiyor. Sürücü trafik güvenliğinin başoyuncusudur. Dolayısıyla, trafikte yer alan yol kullanıcılarını bilinçlendirmek öncelikli bir görevdir. Yıllardan beri, sosyal sorumluluk bilincine sahip bir kuruluş olan Renault, toplumun bütün yaş dilimlerinde eğitim ve bilinçlendirme kampanyaları düzenliyor.
Bunlardan birincisi, 23 ülkede uygulamaya konan “Herkes için Güvenlik” operasyonu sayesinde çocuklara ve gençlere ulaşmayı amaçlıyor. Bu operasyon eğlenceli ve eğitici bir proje ile ebeveynleri, çocukları ve öğretmenleri seferber ediyor.
Türkiye’de de 6 yıldır uygulanan Sokakta İlk Adımlar Yol Güvenliği Eğitim Projesi’nden 26 yılda toplam 270 bin öğrenci faydalanıyor.
Trafik güvenliği programını “öngörme, düzeltme, koruma ve bilinçlendirme” olmak üzere toplam 4 ana disiplinde yürüten Renault; reel sürüş koşulları açısından en etkin donanımları geliştirmek üzere, Kaza, Biyomekanik ve İnsan Davranış Biçimleri Araştırma Laboratuarı’nın (LAB) yaptığı araştırmalar ile mühendislik alanındaki yetkinliklerinden yararlanıyor. Bu laboratuar PSA (Peugeot Citroen) ve Renault’un ortak kullandıkları ve bilgi paylaşımında bulundukları bir platform.
Çarpışma durumunda araç içindekileri en iyi şekilde korumak temel bir öneme sahipse de, kazanın olmasına engel olabilmek mutlak bir önceliktir. Yapılan çalışmalar kazaların %80’inin insan kusurundan kaynaklandığını ortaya koymaktadır. Bu nedenle, mevcut teknolojiler sayesinde, hedef risklerin belirlenmesi, sürücünün uyarılması, sürücüye yardım ve gerekirse hatalarının düzeltilmesi amaçlanıyor.Gerek ülkemizde gerekse dünyada trafik kazası kökenli ölümler önemli sosyal konulardan birisi. Dünya Sağlık Örgütüne göre, trafik kazaları bugün dünyada sekizinci ölüm nedenidir. Yine Dünya Sağlık Örgütü’ne göre trafik kazalarının 2020 yılında üçüncü ölüm nedeni olacağını tahmin ediyor. Tabi bunla gelişmekte olan ülkelerin trafik kültürü olmadan otomobillenmesinin de payının büyük olacağını öngörebiliriz. Avrupa Birliği de kendi yönünden 2000 yılında 50 000 olan trafik kazalarında ölüm sayısını 2010 yılına kadar 25 000’e indirmeyi planlıyor.
Güvenlikte, iki temel özellik dikkate alınmalıdır.
Tepki süresi :
En iyi durumda, bireyin acil bir durum karşısında tepki göstermek için 0,6 saniyeye ihtiyacı vardır. Ancak ortalama süre daha ziyade 1 saniye civarındadır. 50 km/s hızla seyrederken ve fren yapmadan bile önce, bu süre (1 saniye) içinde aracın kat ettiği mesafe 14 m’dir (yani iki yaya geçidi uzunluğu) ve buna bir de 12 m durma mesafesinin eklenmesi gerekmektedir.
Görüş alanı :
Yaş, yorgunluk, alkol veya uyuşturucu alınmasıyla, fakat aynı zamanda hız ile de görüş alanı daralır. Araç dururken, görüş alanı 180° dir, sonra 40 km/s hızda 100°ye ve nihayet 130 km/s hızda 30° ye düşer.
Dolayısıyla, trafik güvenliği sadece bir tek donanıma veya teknolojiye indirgenemez. Sürücü ile aracı arasındaki etkileşim sürekli olarak her duruma göre adapte edilmelidir. “İnsan-makine” diyaloğunun öneminin bilincinde olan Renault, global yaklaşımı ile ön plana çıkan entegre güvenlik kavramını geliştirildi. Bu çalışmada teknik, tıbbi, ergonomik, sosyal kriterler dikkate alınmaktadır. Bu politika, görevleri her araca çok yüksek bir güvenlik düzeyi sağlamak olan aktif ve pasif güvenlik tertibatlarının birleştirilmesini sağlamaktadır.Güvenlik : Dört temel eksen üzerinde hayata geçirilen global bir yaklaşım
Renault aktif ve pasif güvenlik alanında eksiksiz araçlar tasarlıyor. Bu yaklaşımını, dünyanın her yerinde yol gerçeklerine uyarlanan gerçek güvenlik kavramı üzerine temellendiriyor. Böylece, Renault “öngörmek, düzeltmek ve korumak” için önceliği en etkin teknolojilere veriyor ve bunları ürün gamında geniş ölçüde sunuyor. Doğrudan araçlara bağlı olan bu politika kapsamına son olarak en yüksek sayıda insanı bilinçlendirmeyi hedefleyen daha global dördüncü bir eksen eklendi.
Öngörmek:
Renault, sürücüyü riskleri önceden sezmesini (Emniyet kemeri takılmadığı zaman devreye giren görsel ve sesli uyarı, lastik basınç kontrol sistemi, xenon farlar, ilave viraj farları, vs.) ve bir takım yan işlemleri yapma yükünden kurtararak asıl işlevi üzerine yoğunlaşmasını sağlayan (otomatik yanan farlar, otomatik çalışan cam silecekleri, hız sabitleyici/sınırlayıcı sistem) gibi bir takım donanımların onun hizmetine sunmaktadır.
Düzeltmek:
Zor ve acil sürüş durumlarında, aracın temel dinamik nitelikleri olan sürüş özelliklerinin ve fren sisteminin kalitesi kazadan sakındırmayı amaçlayan aktif güvenliğin temelini oluşturur.
Renault, zor ve acil durumlarda sürüşe destek olmak ve sürücünün yerine geçmeden onun hatalarını düzeltmek amacıyla (ABS, AFU, ESC, ASR, vs. ) gibi bir dizi teknolojik donanımı geniş kitlelerin kullanımına sunuyor. Böylece, Renault tüm binek otomobil ve hafif ticari araç modellerinde AFU (Acil Fren desteği)’ni standart olarak sunuyor. Renault aynı zamanda ESC (virajda kafadan kayma ve denge kontrolü) sistemini de bütün yeni modellerinde (Yeni Twingo, Yeni Kangoo, vs. ) çok uygun bir fiyata (örneğin Fransa’da 300 Euro) sunarak geniş kitlelere ulaştırıyor.
Korumak :
Muhtemel çarpışma durumunda Küçük, büyük, önde veya arkada oturan bütün yolculara maksimum koruma düzeyi sağlamak amacıyla, Renault aracın kasasından hava yastıklarına ve kafalıklara kadar geniş bir yelpazede yolcuları koruma donanımları tasarlıyor ve geliştiriyor.
Bunların arasında, Renault iki büyük yenilik geliştirdi :
3. Nesil Renault Koruma Sistemi (SRP3). Pazarda tek olan ve benzeri bulunmayan bu tutma sistemi çift aktif ön gergi (kemeri göğüs kafesi ve basen hizasına yapıştırarak bedenin öne doğru hareketini sınırlayan ve böylece dalma (sub-marinage) adı altında bilinen olay olan, basenin güvenlik kemerinin altından kaymasını önleyen, güç limitörü (kemerin göğüs kafesi üzerine uyguladığı basıncı azaltan) ve iki kademeli adaptatif hava yastığı (son aşamada darbenin etkisini yumuşatan) içeriyor.
Çift yan darbe algılayıcısı ve iki bölümlü göğüs/basen hava yastığı, dünyada ilk kez Yeni Laguna’da sunuldu.
Gerçek kaza araştırmaları sürekli olarak bu tür koruma sistemlerinin yararlarını ortaya koyuyor ve geliştirilmelerini sağlıyor. Böylece, SRP3 sisteminin pazarda yaygınlaştırılması ile trafik kazalarında ölüm ve ciddi yaralanma vakaları %30 azaltılabilecektir. (Kaynak: LAB).
Bilinçlendirmek :
Renault’nun yaklaşımı teknik konuların da ötesine geçiyor. Sürücü trafik güvenliğinin başoyuncusudur. Dolayısıyla, trafikte yer alan yol kullanıcılarını bilinçlendirmek öncelikli bir görevdir. Yıllardan beri, sosyal sorumluluk bilincine sahip bir kuruluş olan Renault, toplumun bütün yaş dilimlerinde eğitim ve bilinçlendirme kampanyaları düzenliyor.
Bunlardan birincisi, 23 ülkede uygulamaya konan “Herkes için Güvenlik” operasyonu sayesinde çocuklara ve gençlere ulaşmayı amaçlıyor. Bu operasyon eğlenceli ve eğitici bir proje ile ebeveynleri, çocukları ve öğretmenleri seferber ediyor.
Türkiye’de de 6 yıldır uygulanan Sokakta İlk Adımlar Yol Güvenliği Eğitim Projesi’nden 26 yılda toplam 270 bin öğrenci faydalanıyor.
Renault’da güvenliğin kilit tarihleri
Renault’nun güvenlik alanındaki çalışmaları çok eskilere uzanıyor. Yarım asırdan daha uzun süre önce, Renault bir tabibe, fizyoloji ve biyomekanik laboratuarını kurma görevi veren ilk marka olmuştu.
1898 : Louis Renault’nun küçük otomobili « voiturette » o tarihte bile zincir veya kayışlardan daha güvenilir ve daha az tehlikeli olan dişli aktarma sistemine sahipti.
1909 : Çok sayıda yaralanmaya yol açan manivela yerine basınçlı havalı marş tertibatı kullanılmaya başlandı.
1922 : 18 bg ve 40 bg 6 silindirli motorlarla donatılan araçların ön tekerleklerine frenler takılmıştı. 40 P versiyonda Louis Renault’nun patentini aldığı bir mekanik servofren vardı (bu sistem fren etkisinin güçlendirilmesini sağlıyor).
1937 : Juvaquatre bağımsız ön süspansiyona sahip olan (daha iyi yol tutuşu için) ve tamamen çelik tek gövdeli bir yapıdan oluşan (daha iyi koruma için) ilk Renault oldu.
1951 : Gelecekteki Renault araçlarının tüm testlerinin yapılacağı Lardy Merkezi kuruldu. İlk çarpışmaya dayanıklılık testleri bu merkezde yapıldı.
1954 : Bir tabibin yönettiği fizyoloji ve biyomekanik laboratuarı kuruldu. Amacı, etüd bürolarına otomobillerin güvenliğini geliştirmekte yardımcı olmaktı. O dönemde, çarpışma testleri başlıca etüd ve güvenlik unsurlarından biri oldu.
1962 : R8 dört tekerleği disk frenle donatılan ilk kompakt otomobil oldu. Bu teknik o ana kadar büyük lüks modellere ayrılıyordu.
1969 : Renault ve PSA Peugeot-Citroën arasında ortak Kaza ve Biyomekanik Araştırmaları Merkezi (LAB) kuruldu.
1974 : Pasif güvenlik araştırma aracı BRV (Basic Research Vehicle)’nin tanıtımı yapıldı
1979 : Yol ve Çevre Kullanıcılarını Koruma Araştırmalarında kullanılan etüd aracı EPURE tanıtıldı. Bu araştırma kapsamında deforme olmayan iç mekân konsepti ve yayalara çarpma koşulları değerlendirilmeye başlandı.
1985 : R25’te ABS sistemi ilk kez kullanılmaya başlandı.
1993 : Clio, R19 ve Safrane modellerinde sürücü hava yastığı ve aktif ön gergili emniyet kemerleri ilk kez kullanılmaya başlandı.
1995 : Megane’da Programlı Tutma Sitemi (SRP1) ilk kez kullanılmaya başlandı. Bu sistem emniyet kemerlerine güç limitörü, aktif ön gergi ve kilitli makara ekleyerek devrim yarattı.
1996 : Bütün Renault modellerinin ABS, sürücü ve yolcu hava yastıkları ile tercih olanağı sunuldu.
1998 : İkinci nesil (SRP2) Programlı Tutma Sistemi kullanılmaya başlandı. Bu sistem sürücü ve yolcu hava yastıkları, güç limitörlü aktif ön gergili emniyet kemerleri ve yakın korumalı kafalıklardan oluşuyordu.
2000 : Acil Fren Destek Sistemi (AFU) Scenic’te ilk kez kullanılmaya başlandı. « Herkes İçin Güvenlik » programı hayata geçirildi.
2001 : Laguna II ‘de denge kontrolü fonksiyonu (ESC), anti patinaj sistemi ve üçüncü nesil SRP sistemi ilk kez kullanılmaya başlandı. Laguna II EuroNCAP çarpışma testlerinden beş yıldız alan pazarın ilk modeli oldu.
2002 : Megane II ve Vel Satis EuroNCAP çarpışma testlerinden beş yıldız aldılar.
2003 : Espace IV ve Scenic II EuroNCAP çarpışma testlerinden beş yıldız aldılar. Espace IV 37 üzerinden 35,11 puanla o tarihe kadar en yüksek notu aldı.
2004 : Megane Coupe Cabriolet ve Modus EuroNCAP çarpışma testlerinden beş yıldız aldılar. (Modus sınıfında beş yıldız alan ilk model oldu).
2005 : Clio III EuroNCAP çarpışma testlerinden beş yıldız aldı.
2007 : Laguna III EuroNCAP çarpışma testlerinden 37 üzerinden 36 puanla beş yıldız aldı.
Renault’nun güvenlik alanındaki çalışmaları çok eskilere uzanıyor. Yarım asırdan daha uzun süre önce, Renault bir tabibe, fizyoloji ve biyomekanik laboratuarını kurma görevi veren ilk marka olmuştu.
1898 : Louis Renault’nun küçük otomobili « voiturette » o tarihte bile zincir veya kayışlardan daha güvenilir ve daha az tehlikeli olan dişli aktarma sistemine sahipti.
1909 : Çok sayıda yaralanmaya yol açan manivela yerine basınçlı havalı marş tertibatı kullanılmaya başlandı.
1922 : 18 bg ve 40 bg 6 silindirli motorlarla donatılan araçların ön tekerleklerine frenler takılmıştı. 40 P versiyonda Louis Renault’nun patentini aldığı bir mekanik servofren vardı (bu sistem fren etkisinin güçlendirilmesini sağlıyor).
1937 : Juvaquatre bağımsız ön süspansiyona sahip olan (daha iyi yol tutuşu için) ve tamamen çelik tek gövdeli bir yapıdan oluşan (daha iyi koruma için) ilk Renault oldu.
1951 : Gelecekteki Renault araçlarının tüm testlerinin yapılacağı Lardy Merkezi kuruldu. İlk çarpışmaya dayanıklılık testleri bu merkezde yapıldı.
1954 : Bir tabibin yönettiği fizyoloji ve biyomekanik laboratuarı kuruldu. Amacı, etüd bürolarına otomobillerin güvenliğini geliştirmekte yardımcı olmaktı. O dönemde, çarpışma testleri başlıca etüd ve güvenlik unsurlarından biri oldu.
1962 : R8 dört tekerleği disk frenle donatılan ilk kompakt otomobil oldu. Bu teknik o ana kadar büyük lüks modellere ayrılıyordu.
1969 : Renault ve PSA Peugeot-Citroën arasında ortak Kaza ve Biyomekanik Araştırmaları Merkezi (LAB) kuruldu.
1974 : Pasif güvenlik araştırma aracı BRV (Basic Research Vehicle)’nin tanıtımı yapıldı
1979 : Yol ve Çevre Kullanıcılarını Koruma Araştırmalarında kullanılan etüd aracı EPURE tanıtıldı. Bu araştırma kapsamında deforme olmayan iç mekân konsepti ve yayalara çarpma koşulları değerlendirilmeye başlandı.
1985 : R25’te ABS sistemi ilk kez kullanılmaya başlandı.
1993 : Clio, R19 ve Safrane modellerinde sürücü hava yastığı ve aktif ön gergili emniyet kemerleri ilk kez kullanılmaya başlandı.
1995 : Megane’da Programlı Tutma Sitemi (SRP1) ilk kez kullanılmaya başlandı. Bu sistem emniyet kemerlerine güç limitörü, aktif ön gergi ve kilitli makara ekleyerek devrim yarattı.
1996 : Bütün Renault modellerinin ABS, sürücü ve yolcu hava yastıkları ile tercih olanağı sunuldu.
1998 : İkinci nesil (SRP2) Programlı Tutma Sistemi kullanılmaya başlandı. Bu sistem sürücü ve yolcu hava yastıkları, güç limitörlü aktif ön gergili emniyet kemerleri ve yakın korumalı kafalıklardan oluşuyordu.
2000 : Acil Fren Destek Sistemi (AFU) Scenic’te ilk kez kullanılmaya başlandı. « Herkes İçin Güvenlik » programı hayata geçirildi.
2001 : Laguna II ‘de denge kontrolü fonksiyonu (ESC), anti patinaj sistemi ve üçüncü nesil SRP sistemi ilk kez kullanılmaya başlandı. Laguna II EuroNCAP çarpışma testlerinden beş yıldız alan pazarın ilk modeli oldu.
2002 : Megane II ve Vel Satis EuroNCAP çarpışma testlerinden beş yıldız aldılar.
2003 : Espace IV ve Scenic II EuroNCAP çarpışma testlerinden beş yıldız aldılar. Espace IV 37 üzerinden 35,11 puanla o tarihe kadar en yüksek notu aldı.
2004 : Megane Coupe Cabriolet ve Modus EuroNCAP çarpışma testlerinden beş yıldız aldılar. (Modus sınıfında beş yıldız alan ilk model oldu).
2005 : Clio III EuroNCAP çarpışma testlerinden beş yıldız aldı.
2007 : Laguna III EuroNCAP çarpışma testlerinden 37 üzerinden 36 puanla beş yıldız aldı.
