Sağlik Haberleri

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Büyük değişimler hastalık habercisi


21666614.jpg
[h=2]Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Özdemir, sonbaharın cildi zorlu kış şartlarına hazırlamak için iyi bir fırsat olduğunu söyledi.[/h]

Özdemir, yaz boyunca ciltlerin deniz ve havuz suyu ile aşırı güneş teması nedeniyle hasar gördüğünü belirterek, sonbaharda bu yıpranmanın daha da arttığını kaydetti.KIŞ CİLT İÇİN ZORLU GEÇER

Özellikle kış mevsiminin cilt için zorlu bir süreç olduğunu ifade eden Özdemir, "Cildimizde yaz sezonundan kalan toksinler, içinde bulunduğumuz mevsimde artış göstermektedir. Kışın hava şartları nedeniyle bu hasarlar daha da artacağından şimdiden bunun önlemini almalıyız. Sonbahar, cildimizi zorlu kış şartlarına hazırlamak için oldukça iyi bir fırsattır" diye konuştu.
BÜYÜK DEĞİŞİMLER HASTALIK HABERCİSİ DE OLABİLİRÖzdemir, sıcaklık ve nemin büyük oranda düşmesinin ciltte kuruluğa neden olduğunu vurgulayarak, bunun önüne geçmek ve cilt sağlığını korumak için deriye uygun, doğru ürünler seçilmesi gerektiğini vurguladı.

Cildin ihtiyacına uygun ürünün uzman bir dermatolog tarafından belirlenmesinin gereksiz ürün ve yanlış sonuçların doğmasını önlemek için iyi bir yaklaşım olacağına dikkati çeken Özdemir, "Ciltte meydana gelebilecek olağan dışı değişimler, sistemik bir hastalığın ya da mineral eksikliğinin belirtisi olabileceği için bu tür durumlarda tetkik ve tahliller için doktora başvurulması gerekmektedir" ifadesini kullandı.

Kaynak : Hürriyet
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
En eski hastane artık yepyeni


21654129.jpg
[h=2]Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1555 yılında yaptırılan Süleymaniye Külliyesi içinde yer alan ve ülkemizin en eski hastanelerinden biri olan Süleymaniye Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 2009’dan bu yana Zeytinburnu’ndaki Semiha Şakir ek binasında hizmet veriyordu. Hastane, aynı ilçede Kazlıçeşme’de yapılan yeni binasına taşındı.[/h]

Fatih Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği’nce yapılan açıklamada, hastanenin, Süleymaniye semtinde bulunan eski binasının 2009 yılında Kültür Bakanlığı’na devredilmesinin ardından Zeytinburnu’ndaki Semiha Şakir ek binasında hizmet verdiği hatırlatılarak, "Hastane, Telsiz Mah. Balıklı Kazlıçeşme Yolu No:3 Zeytinburnu adresinde yapılan yeni binasında hizmet veriyor. 2006 Yılında yapılan yenileme çalışmalarının ardından hizmete açılan Semiha Şakir Binası da hastanenin ek hizmet binası olarak faaliyetine devam ediyor" denildi.
Yeni binanın geçtiğimiz ay hizmete girmesi ile hastanenin 74 olan yatak kapasitesi 120’ye yükseldi. Hastanede 29 poliklinik odasında günde ortalama 1000 hastaya hizmet veriliyor.Yeni bina, İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi (İSMEP) kapsamında İstanbul İl Özel İdaresi tarafından, yaklaşık 10 milyon TL maliyetle yaptırıldı. Hastanenin tüm odaları tek yada iki kişilik olarak planlandı. Ayrıca 3 adet süit oda da hastaların hizmetine sunuldu.


KADIN DOĞUM HASTANESİ, KADIN DOĞUM VE ÇOCUK HASTALIKLARI HASTANESİ’NE DÖNÜŞTÜ
2013 Yılına kadar kadın doğum hastanesi olarak hizmet veren Süleymaniye Doğumevi,Sağlık Bakanlığının onayı ile Süleymaniye Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne dönüştürüldü. 13 uzman hekim 11 asistan hekim olmak üzere 24 çocuk hekiminin görev yaptığı hastanede 19 çocuk, 6 çocuk acil ve 22 yenidoğanyoğun bakım yatağı bulunuyor. Bu dönüşümle birlikte hastanede kadın hastalıkları ve doğum acil servisinin yanı sıra, çocuk hastalıkları acil servisi de 24 saat hizmet vermeye başladı. Ayrıca çocuk kardiolojisi (kalp hastalıkları) alanında da yenidoğan takipleri ve poliklinik hizmetleri verilmeye başlandı.

Kadın hastalıkları ve doğum kliniğinde de 15 uzman hekim, 23 asistan hekim olmak üzere 38 kadın-doğum hekimi görev yapıyor. Kadın doğum alanında 60 servis yatağı, 6 kadın doğum acil, 4 erişkin yoğun bakım yatağı ile hizmet veriliyor.


ÖZELLİKLİ HİZMETLER
Kadın doğum ve çocuk hastalıkları alanında tüm genel takip ve tedavilerin yapıldığı hastanede özellikli poliklinik ve hizmet birimleri dikkat çekiyor. İstanbul Avrupa yakasının kamuya ait tek tüp bebek merkezi, tüp bebek polikliniği, yüksek riskli gebelik poliklinikleri, prematüre polikliniği gibi özellikli alanlarda da hizmet veriliyor.


YENİ PROJE VE YATIRIMLAR DEVAM EDİYOR


Yeni binanın hizmet girmesi ile birlikte kullanım alanı genişleyen hastanede, önümüzdeki dönemde yeni hizmet birimleri faaliyete başlayacak. 2014 yılı içinde yenidoğan yoğun bakım yatak kapasitesinin 40’a çıkarılması, genetik tanı laboratuvarı, ROP (prematüre retinopatisi) tanı ve tedavi merkezi ve yenidoğan bebeklerde göz tarama merkezi, çocuk yoğun bakım ünitesi kurulması ve anne otelciği hizmetine başlanılması için çalışmalar sürüyor.
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
O da takvime giriyor


21653396.jpg
[h=2]Menenjite neden olan iki etkene karşı aşılanan minikler için üçüncü etken meningokok bakterisine karşı aşının da ulusal takvime alınmasına yönelik çalışma yapılıyor.[/h]

Uzmanlara göre, Sağlık Bakanlığının düzenlediği Aşı Sempozyumunda da tartışılan hastalıktan korunmada aşılama önemli.KÜÇÜK YAŞTA MENENJİT ÇOK TEHLİKELİ

sağlık bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Torunoğlu, küçük yaşlarda görülen menenjitin ağır seyrettiğini, hatta çoğu zaman ölümle sonuçlandığını söyledi.

Hastalığa yol açan mikropların pnömokok, hemophilus influenza ve meningokok olduğunu anlatan Torunoğlu, Sağlık Bakanlığının aşı takvimine göre pnömokok ve hemophilus influenza mikrobuna karşı aşılama yapılmasının bu hastalığın görülme sıklığını azalttığını belirtti.

Torunoğlu, "Menenjit vakaları ülkemizde üçte iki oranında azaldı. Meningokok bakterisinin yol açtığı menenjite karşı aşının ulusal aşı takvimine alınması konusundaki çalışmalarımız devam ediyor" dedi.
HANGİ BAKTERİ DAHA YAYGIN BELİRLENECEK

Ülkede menenjite yol açan meningokok bakterisinin alt türlerinin belirlenmesinin hangi tip aşının etkili olacağının bilinmesi açısından önemli olduğunu dile getiren Torunoğlu, şu bilgileri aktardı:

"Meningokok bakterisinin bir çok alt türü var. Her ülkede bu bakterinin farklı alt türleri etkileri oluyor. Öncelikle ülkemizdeki alt türlerin hangileri olduğunu belirlememiz gerekiyor. Çalışmamızın sonunda aşının ulusal aşılama takvimine alınıp alınmaması konusunda nihai karar verilecek."

"FARKLI SEROTİPLERİ VAR"

Sağlık Bakanlığının Aşı Sempozyumuna katılmak üzere Türkiye'ye gelen pediatrik aşılarla ilgili çalışma yürüten çocuk hastalıkları uzmanı Dr. Volker Votter de menenjite karşı aşılamanın önemini vurguladı.

Bir ilaç firmasının global medikal yöneticisi de olan Dr. Votter, menenjite neden olan meningokok bakterisinin farklı serotipleri olduğunu, A, B, C, D, W ve Y serotiplerine karşı aşıyla korunmanın mümkün olduğunu söyledi.

Her ülkede farklı serotipteki bakterinin hastalık yaptığını, tanı ve hangi tipin etken olduğunun bilinmesi için hastalananlardan omurilik sıvısı alınması gerektiğini ifade eden Votter, şunları söyledi:

"Menenjit nadir görülen bir hastalık ama ortaya çıktığı zaman çok ağır seyrediyor. Tek korunma yöntemi ise aşı. Koşup oynarken 12 saat içinde hayatını kaybeden hastalarım oldu. Buna menenjit vakasıyla karşılaşan bir çok doktor da tanık olmuştur. Hastada hemen antibiyotiğe başlansa bile tedaviden sonuç alınmama ihtimali yüksek. El ve ayaklarını kaybeden ya da beyin hasarı oluşan bir çok hasta da oluyor. Tedavisi çok zor olduğu için önlem almak gerekiyor."

Hastalığın 2-3 aylıktan 4 yaşına kadar çocuklarda ortaya çıktığını belirten Dr. Votter, menenjitin çocuklara genelde ergen yaştaki taşıyıcı konumunda olan yakınlarından bulaştığını bildirdi. Votter, "Ergenlerin yüzde 30'unda bu bakteri bulunuyor ama bebeklerin bağışıklık sistemi gelişmediği için onlara bulaşıp hastalık yapıyor. Hastalık solunum yoluyla bulaşıyor" dedi.

Birçok ülkenin ulusal aşı programında menenjit aşısının da bulunduğunu kaydeden Votter, piyasadaki ruhsatlı aşılardan birinin 9. ve 12. ayda, ikincisinin 12. ayda, üçüncüsünün ise 2 yaşında yapıldığını ancak bunların Türkiye'de henüz devlet tarafından karşılanmadığını, bununla ilgili çalışmaların sürdüğünü söyledi.

Hastalığın belirtileriyle ilgili de bilgi veren Votter, baş ağrısı, ışığa karşı duyarlılık, boyun tutulması ve ateş ortaya çıkması halinde bu hastalıktan şüphelenilmesi gerektiğini bildirdi.
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Mutlaka öğretin


21607641.jpg
[h=2]Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Alerji ve İmmünoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşen Bingöl, çocukların okullarda karşılaşabilecekleri enfeksiyonlara karşı özellikle tuvaletlerden sonra ve beslenmeden önce mutlaka ellerini sabunla yıkamalarının öğretilmesi gerektiğini, aksi takdirde çeşitli hastalıklarla karşı karşıya kalabileceklerini söyledi.[/h]

Bingöl, başlayan eğitim öğretim yılında sağlık açısından gerek velilerin gerekse okul idarecilerin hazırlıklı olması gerektiğini dile getirdi.

Okullarda çocukların toplum kaynaklı enfeksiyonlarla karşılaşma riskinin arttığına işaret eden Bingöl, sonbahar mevsimi nedeniyle salgın hastalıkların da artacağını, bu durumun çeşitli hastalıklara zemin hazırlayacağını anlattı. Özellikle kreşe ve okula yeni başlayan çocukların bağışıklık sistemi henüz gelişmediği için risk grubunu oluşturduğuna dikkati çeken Bingöl, çocukların kalabalık ortamlarda çeşitli enfeksiyonlara maruz kaldığını belirtti.

Çocukların sık sık hastalanmaması için anne ve babalarına uyarılarda bulunan Bingöl, öncelikle çocukların aşılarının tamamlanmış olmasına dikkat edilmesini istedi. Çocukların beslenmesine de özen gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Bingöl, "Çocukların yaşına uygun kalori, vitamin, protein ihtiyaçlarını yeterince alabilmesi gerekiyor" dedi.

Enfeksiyona karşı beslenme kadar temizliğe de önem verilmesi gerektiğini vurgulayan Bingöl, şöyle konuştu:

"Çocuklara el yıkama alışkanlığının kazandırılması gerekiyor. El yıkamama, toplum içinde çok önemli bir risk faktörü oluşturuyor. Yıkanmayan eller, pek çok hastalığa neden olabilecek mikropları barındırır. Ellerin yıkanmasıyla birçok hastalığın oluşması önlenebilir. Dolayısıyla çocuklarınıza el yıkamayı öğretmeliyiz. El yıkamak hayati önem taşıyor. Çocuklara özellikle tuvaletlerden sonra ve beslenmeden önce mutlaka ellerini sabunla yıkamaları gerektiği bilinci aşılanmalı. Aksi takdirde birçok hastalığa davetiye çıkabilir."

Bingöl, bazı okullarda tuvaletlerde sabun olmadığını ifade ederek, okul idarecilerinin temizlik konusuna gereken hassasiyeti göstermeleri gerektiğini dile getirdi.

"HASTA ÇOCUKLAR EVDE İSTİRAHAT ETSİN"

Prof. Dr. Bingöl, çocukların ruhsal olarak okula hazır olmasının önem taşıdığına işaret ederek, "Hasta olan çocukların evde istirahat etmeleri hem daha çabuk iyileşmeleri hem de hastalıklarını diğer çocuklara bulaştırmamaları açısından daha uygundur. Okul idarecilerinin bu konuda anlayışlı davranmaları gerekir" diye konuştu.
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Hamile kalmak isteyenler 'sıkı' kahvaltı yapmalı


21681021.jpg
[h=2]Sabah fazla kalori almanın gebe kalma ihtimalini artırabileceği belirlendi.[/h]

İsrail'de bilim adamlarının yaptığı araştırma, sabah kuvvetli kahvaltının, gebe kalmanın önünde engel teşkil edebilecek insülin, testosteron ve diğer hormonların düzenlenmesini sağladığını gösterdi.

Araştırmaya, androjenlerin (erkeklik hormonları) artmasına ve adet dönemlerinin düzensiz olmasına yol açan Polikistik Over Sendromu bulunan, vücut
kitle indeksi 23'den daha az, 25-39 yaşındaki kadın katıldı. İki gruba ayrılan katılımcılardan günde yaklaşık 1800 kalori alması istendi.
SABAHLARI 'SIKI' KAHVALTI YAPANLAR DAHA AVANTAJLI

Akşam yerine, sabah daha fazla kalori alanların gebe kalma şansının arttığı görüldü. Sabah kuvvetli kahvaltı yapanların (yaklaşık 980 kalori alanlar) glikoz seviyesi ve insülin direncinin yüzde 8 azaldığı, akşam fazla kalori alan diğer gruptakilerde ise değişim olmadığı belirlendi.

12 hafta süren araştırmada ayrıca sabah kuvvetli kahvaltı yapanlarda erkeklik hormonu testosteron seviyesinin yaklaşık yüzde 50 azaldığı ortaya çıktı.

Araştırmaya imza atanlardan Oren Froy, sonuçların günlük alınan kalori miktarının önemli olduğunu ancak bunları alma zamanının daha fazla önem taşıdığına dikkati çekti.
 
Üst