14.10.2013 Sağlik Haberleri

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Vücudun pili durdurabilir


21778809.jpg
[h=2]Yale Üniversitesi’nin yürüttüğü iki araştırma, obezitenin, vücudun enerji üreten pili görevini gören mitokondrinin dinamiklerine bağlı olabileceğini gösterdi.[/h]

Yale Üniversitesi ekibi, Cell dergisinde yayımlanan araştırma kapsamında, farklı popülasyonlarda iştahın düzenlenmesinde etkili olan beyin hücrelerini inceledi. Ekip, açlıktan aşırı tokluk durumuna geçiş sırasında açlık hissini veren nöronlardaki mitokondrilerin, tokluk hissini kontrol eden nöronlarda görülenin tersi yönünde dinamik değişiklikler gösterdiğini gözlemledi.YAĞLI DA BESLENSE KİLO ALMIYOR

Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görevli Prof. Dr. Tamas Horvath, “Mitokondrilerin iştah için gerekli olan nöronları desteklemek amacıyla dinamik bir esnekliğe ihtiyacı olduğunu bulduk. Eğer mitokondrinin enerji üretiminde daha etkili olmak için birleştiği dinamik olaylar aksarsa, mitokondri daha statik hale gelirken, iştahı uyaran nöronlar daha az aktif oluyor ve dolayısıyla hayvanlar yüksek yağlı ve kalorili beslendiklerinde kilo almıyor.” dedi.
Araştırma, mitokondrilerde hücresel aktiviteler aksadığında hayvanların hastalıklı bir şekilde obez olduklarını gösteriyor. Araştırmayı yürüten Prof. Dr. Horvath’ın açıklamasına göre bu çalışma, diyabet, kanser gibi mitokondrinin etkili olduğu düşünülen; kronik hastalıklarda mitokondrinin hedeflendiği tedavi yöntemi hakkındaki genel kanıya karşı çıkarak, mitokondri mekanizmasının hücre ve dokularda, farklı ve hatta istenmeyen sonuçlar doğurabileceğini belirtiyor.
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
'Engelliler Kanunu' çıkardık


21791417.jpg
[h=2]Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Türkiye'nin ekonomik anlamda da çok önemli bir yere geldiğini belirterek, "Cumhuriyetimizin 100. yılında bu ülke 500 milyar dolarlık ihracat yapabilir” dedi.[/h]

Bakan Yazıcı ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Ak Parti Çerkezköy İlçe Teşkilatınca düzenlenen toplantıya katıldı.

Toplantıda konuşan Yazıcı, Türkiye'de çok büyük bir gelişim yaşandığını söyledi.

Yazıcı, sağlık ve eğitim de aralarında olduğu birçok alanda önemli gelişmeler ve dönüşümler yaşandığını dile getirerek, “Biz, hamleci bir hükümetiz. Durağan bir hükümet değiliz. Bir anı bile boşa geçirmemek için çalışıyoruz ve bu anlayışı benimsedik. Bugün biz buradayız, Başbakanımız başka yerde, bakan arkadaşlarımız başka yerde, milletvekili arkadaşlarımız da başka yerde” diye konuştu.
8 MİLYON 500 BİN ENGELLİ VATANDAŞIMIZ VARTürkiye'de, 8 milyon 500 bin engelli vatandaşın yaşadığını belirten Yazıcı, bu kişiler için çok önemli olan "Engelliler Kanunu"nu çıkararak hayata geçirdiklerini kaydetti.

Yazıcı, engellilerin durumunu değiştirmek için başlattıkları çalışmalarda kısa sürede sonuç elde ettiklerini ifade ederek, şöyle devam etti:

“Ateş düştüğü yeri yakar. Evinde, yakınında, çevresinde engelli olanlar bunu iyi bilir. Bunların hukuku yoktu, sağlık hizmetini almaları da sıkıntılı oluyordu. Bu vatanaşlarımızın istihdamı, eğitimi ve birçok hizmeti nasıl alacağı belli değildi. Türkiye'de, iktidarımız ilk defa engelli vatandaşların insan hukukunu düzenleyen 'Engelliler Kanunu' çıkardı.”

Günümüzde, ülkelerin büyüklüğünün ekonomik performanslarıyla ölçüldüğüne işaret eden Yazıcı, dünyada 2008'de yaşanan küresel ekonomik krizin etkilerinin devam ettiğini anlattı.

Yazıcı, Türkiye'nin bu süreci en az zararla atlattığını vurgulayarak, "Ülkemiz, ekonomik anlamda da çok önemli bir yere geldi. Cumhuriyetimizin 100. yılında bu ülke 500 milyar dolarlık ihracat yapabilir” diye konuştu.

"HER VATANDAŞ, HER TÜRLÜ SAĞLIK HİZMETİNİ ALABİLİYOR"

Bakan Müezzinoğlu da her vatandaşın, her türlü sağlık hizmetini alabildiğini belirterek, "Türkiye, ileri derecede sağlık hizmetleriyle halkına hizmet eden bir ülke haline geldi" dedi.

Tekirdağ'ın, büyük şehir olduğunu dile getiren Müezzinoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Tekirdağ'ın artık her köyüne, her ilçesine ve her sokağına çok daha güzel hizmetler gelecek. Türkiye, son 11 yılda çok büyük bir gelişim ve değişim içerisine girdi. Bunların altyapısını da vatandaşımızla beraber oluşturacağız. İleriye dönük büyük hayaller görebiliyorsak, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün söylediği gibi, muasır medeniyetin üzerindeki bir yolculuğu hedef olarak koyduysak ve bunu başarma peşinde koşuyorsak, unutmamamız gerekenler de var. Bayramlarda, şehitlerimizi, gazilerimizi ve yakınlarını asla unutmamalıyız.”

Toplantınan ardından bakanlar Yazıcı ve Müezzinoğlu, esnafı ziyaret ederek bayramlaştı.

Ayrıca Bakan Müezzinoğlu, Tekirdağ Valisi Ali Yerlikaya ile bir şehit ailesini de ziyaret etti.
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Antidepresan yerine bunu yapın


21779215.jpg
[h=2]Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Sayar, günümüzde çocukların korunmasının gittikçe zorlaştıını belirterek, "Sosyal medyada olmayı sosyalleşmek zanneden yeni bir nesil ortaya çıkıyor.[/h]

Çocuklarımıza yeteri kadar şefkat ve ilgi gösterebilirsek dünya milyarlarca dolarantideprasan masrafından kurtulacaktır" dedi.

Sayar, Sakarya Büyükşehir Belediyesi'nce Adapazarı Kültür Merkezi'nde düçenlenen "Aile ve Bireyde Koruyucu Ruh Sağlığı" konulu konferansta yaptığı konuşmada, iyi bir aile ortamının çocukların gelecekteki psikolojik rahatsızlıklardan koruduğunu anlattı.


HERKES BİRBİRİNE YABANCILAŞIYOR




İnsanların giderek ruh sağlığını kaybettiğini ifade eden Sayar, "Dünya, herkesin ötekine yabancılaştığı soğuk bir gezegene dönüşüyor. Bırakın komşularımızı, arkadaşlarımızı bir evin içerisinde ebeveynler birbirlerini hatta çocuklarını dinlemeye dahi sabır gösteremiyor. Koruyucu ruh sağlığı dediğimiz şey evin tam kalbinde başlar. Eğer çocuklarımıza yeteri kadar şefkat ve ilgi gösterebilirsek çocuklarımızı bu hastalıklardan.koruyabiliriz" diye konuştu.


ŞEFKAT, MERHAMET VE İLGİ GÖSTERİN




Sayar, sözlerini şöyle tamamladı:

"Aileler, çocuk yetiştirmede şefkat, merhamet ve ilgi gibi değerleri ölçülü bir şekilde kullanmalı. Teknolojik ilerlemeler, insanlar arası ilişkileri yok etmeye başladı. Modern çağda çocuklarımızı korumak gittikçe zorlaşıyor. Sosyal medyada olmayı sosyalleşmek zanneden yeni bir nesil ortaya çıkıyor. Çocuklarımıza yeteri kadar şefkat ve ilgi gösterebilirsek dünya milyarlarca dolar antideprasan masrafından kurtulacaktır. Çocuklar artık sosyal medyada konuşuyor, cep telefonlarıyla mesajlaşıyor, video oyunlar ise hayatlarının önemli bir alanını işgal ediyor."
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Kurban keseceklere "tetanos" uyarısı


21799054.jpg
[h=2]Kurban Bayramı'nda kurban kesecek kasaplar ile ona yardım edeceklerin kesim sırasında eldiven takması, önlem için de bu kişilerin tetanos aşısı yaptırmaları gerektiği bildirildi.[/h]

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Güngör, kurban keserken oluşabilecek yaralanmalar ve alınabilecek önlemlerle ilgili bilgi verdi.

Özellikle büyükbaş hayvanların kesim işleminin işin ehli insanlar tarafından yapılması gerektiğine dikkati çeken Güngör, şöyle konuştu: "Hayvanların kesen kişilerin üzerine düşmesi, hayvanı tutan ipin ele dolanarak parmağın kesilmesi veya kopması, hayvanın tekme atması durumları yaşanabilir. Bunlar hayati tehlikeye varabilecek ciddi yaralanmalara sebep olabilir. Küçükbaş hayvanlarda ise hayvanı bacağından asarken üzerinize düşerek ciddi sakatlıklar oluşabilir. Et parçalama sırasında el kesiklerinin yaşanması, acil servislere gelen sık vakalar arasında. Bu kesiklerde yüzeysel ciddi olmayan sıyrıklardan parmak kopmasına kadar gidebilecek yaralanmalar yaşanabiliyor."

Kesim işlemi sırasında ellerin kalın bir eldivenle korunabileceğini vurgulayan Güngör, şunları söyledi: "Kurban kesimiyle uğraşacak insanlar tetanos aşısı olmalı ve kesim sırasında kalın bir eldivenle ellerini korumaya çalışmalı. Bıçağı tutan el olmasa da diğer eli inşaat işçilerinin kullandığı türden kalın bir eldivenle koruyabiliriz. Bir şey olmadan önlem almak çok daha kolay. Yaşanabilecek küçük sıyrıklar için de tetanos aşısı yapılmasında yarar var. Son 5 yıl içinde tetanos aşısı yapılmamışsa kurban kesimiyle uğraşacak insanların bu aşıyı olması çok yarar sağlar."



Yaralanma olursa baskılı pansuman yapılmalı




Doç. Dr. Güngör, yaralanma olduğunda yaranın üzerine baskılı pansuman yapılması gerektiğine değinerek, şunları kaydetti: "İlk hedefimiz kanamayı durdurmak olmalı. El kesiklerinde durdurma işlemi kolay olabilir ancak bileğimize doğru bir kesi oluşmuşsa, atar damarların kesileri çok daha ciddi ve hayati tehdit oluşturabilir. Bu kesiklerde bulduğunuz temiz herhangi bir şeyle baskı yapıp sıkıca sararak en yakın
sağlık merkezinin acil servisine hastayı göndermelisiniz. Çok keskin bıçaklarla yapılan işlemlerde bıçağı kaçırdığınızda parmağınızı koparabilir. Parmak kopması kalıcı sakatlığa neden olabilir. Eğer parmak kopmuşsa mutlaka içi buz dolu kapalı bir kaba koyup en kısa zamanda hastaneye getirilmeli."
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
"Ağırlığınız" oranında et tüketin


21798806.jpg
[h=2]Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Erbaş, kişilerin günde ağırlığı başına bir gram düşecek şekilde et tüketmesi gerektiğini belirterek, "Yani 70 kilo ağırlığında bir kişi, günlük 70-80 gram kırmızı et tüketmeli" dedi.[/h]

Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Erbaş, kişilerin günde ağırlığı başına bir gram düşecek şekilde et tüketmesi gerektiğini belirterek, "Yani 70 kilo ağırlığında bir kişi, günlük 70-80 gram kırmızı et tüketmeli" dedi.

Doç. Dr. Erbaş, dünyada her 40 ölümden birinin gıda kaynaklı risklerden oluştuğuna işaret etti. Gıdalar hazırlanırken yapılan yanlışlarla doğasında olmayan bazı risklerin yiyeceklere eklendiğine değinen Erbaş, gıdaların evlerde hazırlanışı sırasında da zaman zaman hatalar yapılabildiğinin altını çizdi.

Özellikle pişirme tekniklerinin sağlıklı gıda tüketiminde çok önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Erbaş, "Haşlama ve buğulama en iyi pişirme tekniği. Yani tencereye 'Dost gıda hazırlama tekniği' diyebiliriz. Fırınlama ehven-i şer. Mangal ve kızartmadan ise uzak durmak gerekiyor" dedi.

Doç. Dr. Erbaş, yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde et pişirme teknikleri konusunda da bazı uyarılarda bulundu. Çiğ yiyeceklerde üreyebilecek, hastalığa neden olan her türlü mikroorganizmanın etkisizleştirilmesinin önemine değinen Erbaş, bu nedenle et pişirirken en sağlıklı tekniğin haşlamak olacağını bildirdi. Doç. Dr. Erbaş, "Kırmızı eti mümkünse haşlanmış şekilde tüketmeyi öneriyoruz. Haşlama sırasında kemiklerin de suyun içine atılması ve bu et suyunun da başka yiyeceklerin hazırlanmasında kullanılması beslenme bakımından çok daha yararlı olacaktır" dedi.

Mangal kullanılarak yapılan pişirmelerde ise etin yanmamasına dikkat etmek gerektiğinin altını çizen Erbaş, etlerini mangalda pişirmeyi tercih edenlerin mutlaka yemeklerinin yanında, doğal renkleri birbirinden farklı kaynaklar kullanılarak yapılmış salatalardan öncelikle tüketmesi gerektiğini söyledi.

Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Salatalarda hem antioksidanlar hem de enzimler var. Bir gıdayı pişirdiğiniz zaman içindeki enzimleri de inaktive ediyorsunuz. Örneğin mangalda pişirilmiş et yiyorsunuz, yanında yediğiniz salatadaki antioksidan enzimler, bu ette mangalda pişirme nedeniyle oluşmuş bir takım risklere karşı sizi koruyor. Dışarıda pikniğe gittiniz, mangal yaptınız, yanında mutlaka bol sulu kaşık salata yiyin. Salata antioksidan enzimler bakımından zengindir. Çiğ olduğu ve içindeki enzimler inaktive olmadığı için çok yararlıdır ve vücudu risklere karşı korur."



"Hayvansal gıdalarla beslenen toplumlar daha aktif"




Doç. Dr. Mustafa Erbaş, hayvansal gıdalarla beslenen toplumların, daha az hayvansal gıda tüketen toplumlara göre daha sağlıklı ve zihinsel olarak daha aktif durumda olduğunun da altını çizdi.


Türkiye'de kişi başına yıllık kırmızı et tüketiminin 13 kilogram kadar olduğunu kaydeden Erbaş, "Bu rakam gelişmiş batı toplumlarında 75 kilogram. Onların zihinsel aktivitesi ile bizimkileri kıyasladığımızda maalesef çok iyi durumda değiliz. Bunun birçok sebebi var. Bunlardan birisi de hayvansal gıdaları daha az tüketmemiz. Normal miktarda kırmızı et tüketmek hem zihinsel hem fiziksel sağlık bakımından çok etkili" diye konuştu.

Kişilerin, ağırlığı başına bir gram düşecek şekilde et tüketmesi gerektiğini söyledi. Erbaş, "Yani 70 kilo ağırlığında bir kişi, günlük 70-80 gram kırmızı et tüketmeli" dedi.
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Etin yanında C vitamini mutlaka tüketin


21790574.jpg
[h=2]Nuh Naci Yazgan Üniversitesi (NNYÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, kurban bayramında normalden çok daha fazla et tüketildiğini belirterek, "C vitamini içeren sebze ve meyveler etin bileşiminde bulunan yüksek miktardaki demirin emilimini artıracağı için mutlaka etin yanında sebze veya meyve tüketilmelidir" dedi.[/h]

Prof. Dr. İnanç, kurbanda tüketilen etlerin sağlığa olumsuz yönde etki etmemesi için kesimlerinin doğru yapılmasına, etin saklanması, hazırlanması ve pişirme yöntemine dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti.

Kurban etinin hemen tüketilmemesi gerektiğine dikkati çeken İnanç, hayvanın kesim sırasında kaslarının kasılı olmasından dolayı "rigor mortis" denen ölüm sertliği oluştuğunu vurguladı. Bu sertliğin geçmesi etin bir gün bekletilmesi gerektiğini vurgulayan İnanç, "Kurban etleri kesildikten sonra parçalar halinde temiz kaplara konulmalı, güneş görmeyen serin yerlerde hava alması sağlanmalı ve kesim sıcaklığının 5- 6 saat içinde geçmesi beklenmelidir. Ardından da tüketmeden önce 24 saat buzdolabında bekletilmesi sindirim sistemi rahatsızlıklarının önüne geçmek için önemli" şeklinde konuştu.

Etin pişirilme şeklinin de çok önemli olduğunu belirten İnanç, haşlama, ızgara veya fırında pişirilmesinin daha sağlıklı olduğunu söyledi. Birçok kişinin mangalda pişirmeyi tercih ettiğini ifade eden İnanç, şunları kaydetti:

"Mangalda pişirilen etlerin kanser oluşumuna neden olan ögelerden korunması için ateşten en az 15 santim uzakta tutulması gerekiyor. Ayrıca eti pişirirken fazla yağ kullanılmamalıdır. C vitamini içeren sebze ve meyveler etin bileşiminde bulunan yüksek miktardaki demirin emilimini artıracağı için mutlaka etin yanında sebze veya meyve tüketilmelidir. Böylece, sebze ve meyve tüketilmesi ile kurban bayramında 'tek tür' beslenmenin önüne de geçilmiş olur. Obezite, mide ve şeker ile yüksek tansiyon, kalp hastalıkları gibi kronik rahatsızlıkları olan ve ileri yaş grubundaki bireylerin de bayram beslenmesine daha fazla dikkat etmeleri gerekiyor."



ET BEKLEDİKÇE LEZZET KAZANIYOR



Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Yetim de, özellikle Anadolu'da daha hayvanın yüzme işlemi tamamen bitirilmeden bir parça etin kesilerek pişirilip yenildiğini ve bu durumun sindirim sistemi rahatsızlıklarına neden olduğunu söyledi.

Kırmızı etin bekledikçe lezzet kazandığını belirten Yetim, "Et ne kadar soğuk ortamda bekletilirse içindeki enzimler çalışarak yumuşama işlemi o kadar hızlı gerçekleşir ve bir takım tat ve aromaları ortaya çıkar. Özellikle etler büyük lokantalarda daha çok lezzet kazanması için 2-3 ay soğuk ortamda bekletildikten sonra müşterilere sunuluyor. Ne kadar uzun süre beklerse et o kadar lezzetli olur. Ayrıca etin bekletilerek dinlendirilmesiyle sindirim sistemi rahatsızlıklarının da önüne geçilmiş olur" diye konuştu.

Kurban bayramında her öğün et yenildiğini ve özellikle kronik rahatsızlıkları bulunan kişilerin bu yüzden bayramı hastanede geçirmek zorunda kaldığını dile getiren Yetim, her gün sebzeyle karışık 100 gram et tüketiminin yeterli olacağını söyledi.

Etlerin dondurucuya konulurken de küçük parçalara ayrılması gerektiğini belirten Yetim, şöyle devam etti:

"Etler kuvvetli ve zayıf aside, alkali ve yağlara dirençli streç film içerisinde ve küçük parçalar halinde saklanmalıdır. Kurban etleri buzdolabında 5- 6 gün, kıyma 3 gün bekletilmeli, daha uzun süre için derin dondurucuda muhafaza edilmelidir. Derin dondurucudan çıkan etinde çözdürme işlemi, saklama işlemi kadar önemlidir. Çözdürme işlemi ya buzdolabının alt rafında, ya akan soğuk suyla, ya da mikrodalga ile yapılmalıdır. Çözdürülen et, hemen kullanılmalıdır. Aksi takdirde bekleyen veya tekrar dondurulan et zehirlenmelere neden olabilir."
 
Üst