06.11.2013 Sağlik Haberleri

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Melis için kan verdiler


21989400.jpg
[h=2]

Yıldız Teknik Üniversitesi'nden öğrenciler, düzenlediği kampanya ile lösemi hastası Melis Akbaş için birçok gönüllü toplayarak kan örneği vermeye götürdü.
[/h]

YTÜ Kalite ve Verimlilik Kulübü'nden 50 kişiyi aşkın bir grupla ilik bağışına destek olmak amacıyla Çapa İlik Bankası'na bir gezi düzenlendi. Medya’da kampanya başlatılan ve acilen ilik bulma ihtiyacı olan Küçük Melis için tüm katılımcılarla ilik bankasına kan örneği bırakan gönüllüler, bu etkinlikle dikkatleri Türkiye'nin kanayan yaralarından biri olan ilik bağışına çekmeyi hedefledi.İzmir’de yaşayan, Sevil-Bahadır Akbaş’ın kızları 7 yaşındaki Melis’e, 4.5 yaşındayken lösemi teşhisi konuldu. 2,5 yıl süren tedavinin ardından 20 gün sonra hastalığı nüks eden küçük Melis için sosyal medyada seferberlik ilan edildi. Melis için Dünya Kemik İliği Bankası'ndan ilik aranırken, Türkiye'de de birçok bağış yapıldı.


http://www.hurriyet.com.tr/saglik/25025573.asp
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Tansiyon bir türlü düşmüyorsa


22018471.jpg
[h=2]

Halk arasında yüksek tansiyon olarak bilinen hipertansiyonda direnç gelişmesi halinde, ilaçların yetersiz kaldığı durumlarda, yeni uygulanmaya başlanan tedavi yöntemiyle hastalar felç ve organ kayıplarına karşı korunurken, tansiyon da kontrol altında tutulabiliyor.
[/h]

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Timur Timurkaynak, halk arasında yüksek tansiyon olarak bilinen "hipertansiyon"un toplumun yaklaşık yüzde 50'sini etkileyebilen sinsi bir hastalık olduğunu söyledi.

Hastalığın, çok sessiz ve hiç belirti vermeden gelişebildiğini ifade eden Timurkaynak,"Bu rahatsızlığın kötü tarafının sinsi ilerlemesidir; iyi tarafı ise hastaların tansiyon değerlerinin ilaç tedavisi ile kontrol altına alınabilmesidir" dedi.



"DİRENÇLİ HİPERTANSİYONDA İLAÇ TEDAVİSİ ETKİSİZ"



Timurkaynak, bazı hipertansiyon hastalarının üç veya daha fazla tansiyon ilacını birlikte kullanmalarına rağmen hastalığın kontrol altına alınamayabildiğine dikkat çekti.

Bunun "dirençli hipertansiyon"dan kaynaklandığını dile getiren Timurkaynak, "Dirençli hipertansiyonda hastalar, ilaç kullanmalarına rağmen tansiyonları yeteri kadar düşürülemediğinden, yüksek tansiyon ve onun yaratacağı kalp krizi, kalp yetmezliği, felç, böbrek yetmezliği, körlük, bacak damarlarında tıkanma, aort damarında genişleme ve yırtılma gibi birçok ciddi sağlık sorunlarıyla baş başa kalıyorlar. Dirençli hipertansiyonda ilaç tedavisi etkisiz kalabiliyor" diye konuştu.



"DAMARLAR YAKILARAK TANSİYON DÜŞÜRÜLÜYOR"



Timurkaynak, yapılan çalışmalarda, dirençli yüksek tansiyon hastalarındaki sorunun, böbrek damarlarındaki sinir sisteminin beyni uyarmasından kaynaklandığını anlatarak, bunun sinir sisteminin tansiyonu tetiklediğini ve düşmesini engellediğini belirtti.

Dirençli hipertansiyon tipi için son yıllarda etkin bir tedavi yönteminin uygulanmaya başladığını müjdeleyen Timurkaynak, "yeni yöntem ile dirençli yüksek tansiyon hastalarının böbrek damarlarındaki sinirlerinin katater yardımı ile yakılarak tedavi edildiğini" söyledi. Timurkaynak, yeni tedavi yöntemine ilişkin, şunları kaydetti:


LOKAL ANESTEZİ İLE 45 DAKİKA SÜRÜYOR



"Yöntem, lokal anestezi altında 45 dakika süren bir operasyon. Kasık damarından içeri girerek, her iki böbrekteki damarların sinirleri yakılıyor. Hasta aynı gün taburcu oluyor. İşlem sırasında risk yok denecek kadar az. Bu yöntem, böbreğe herhangi bir zarar vermiyor. Aksine tansiyonu düşürerek böbreği koruyor.

Söz konusu tedavi şeklinin sonuçlarıyla ilgili yapılan bilimsel çalışmalarda, tansiyonun ilk aydan itibaren düşmeye başladığı, bu düşüşün altı ayda en yüksek düzeye ulaştığı tespit edildi. Büyük tansiyonda 30 mmHg, küçük tansiyonda 10 mmHg'lik bir düşüş elde ediliyor. İki yıldan uzun süren takiplerde ve daha uzun dönemde bu sonuçlar korunuyor."


http://www.hurriyet.com.tr/saglik/25041060.asp
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
İngiltere’de Down Sendromu testine onay


21999994.jpg
[h=2]

İngiltere’de fetüsün Down Sendromu olup olmadığını tespit edebilen bir kan testinin Londra’daki Great Olmond Street Çocuk Hastanesi’nde denenmeye başlandığı açıklandı.
[/h]

Daha önce plasentadan örnek alınarak yapılan Down Sendromu testi hem anne adaylarına büyük rahatsızlık veriyor, hem de düşüklere neden olabiliyordu. Yeni yöntemde ise anneden alınan kan örneğindeki fetal hücreler laboratuvar ortamında çoğaltılarak bebeğin genetik yapısı inceleniyor.





İNGİLTERE'DE TÜM HASTANELERDE UYGULANACAK



Doktorlar yeni test yönteminin hem çok daha basit hem de daha etkili olacağını düşündüklerini ve yakın zamanda ülke çapındaki devlet hastanelerinde tüm hamile kadınlara bu testi uygulamayı umduklarını söyledi. Great Olmond Street Çocuk Hastanesi’indeki denemeleri yürüten Profesör Lyn Chitty konuyla ilgili yaptığı basın açıklamasında “Bu yeni yöntem sayesinde rahatsız edici Down Sendromu testlerinin daha nadir uygulanacağını umuyoruz. Ayrıca yeni kan testi yöntemi sayesinde Down Sendromu’nu erken tespit etme konusundaki başarımızın da artacağına inanıyoruz” dedi.


Şu anda tüm Avrupa’da özel kliniklerde yapılan bu yeni test yöntemi Türkiye’de de belli merkezlerde uygulanıyor.


http://www.hurriyet.com.tr/saglik/25032257.asp
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Fırçalara yeni standart


21977183.jpg
[h=2]

Ağız temizliğinde elle kullanılan diş fırçaları, elektrikle/pille çalışan diş fırçalarının fırça başlıkları ve arayüz fırçalarının etiketlerinde, ürünlerin satış için sergilenmesinde ve reklamlarında kullanılan metin, isimler, ticari marka, resim, figüratif desenler veya diğer şekiller, ürünlerin gerçekte sahip olmadıkları nitelikler varmış gibi kullanılamayacak ve bu yönde imada bulunulamayacak.
[/h]

Gümrük ve Ticaret Bakanlığından, "Ağız Temizliğinde Elle Kullanılan Diş Fırçaları, Elektrikle/Pille Çalışan Diş Fırçalarının Fırça Başlıkları ve Arayüz Fırçalarının Üretimi, İthalatı, Piyasa Gözetimi ve Denetimi ile Bildirim Esaslarına Dair Tebliğ" Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak, yürürlüğe girdi.Tebliğle, ağız temizliğinde elle kullanılan diş fırçaları, elektrikle/pille çalışan diş fırçalarının fırça başlıkları ve arayüz fırçalarının insan sağlığına ve çevreye zarar vermesini engellemeye ilişkin, topluma güvenli ve kaliteli şekilde ulaşmasını teminen piyasaya arz edilmeden önce Gümrük ve Ticaret Bakanlığına yapılacak bildirimin usul ve esasları ile ürüne ait teknik dosyada bulunacak bilgi ve belgeleri ve bu ürünlerin piyasa gözetimi ve denetiminin esasları belirleniyor. Tebliğ, ağız temizliğinde elle kullanılan diş fırçaları, elektrikle/pille çalışan diş fırçalarının fırça başlıkları ve arayüz fırçalarının üreticilerinin uyacakları usul ve esasları kapsıyor.


YASAKLI MADDELER FIRÇALARDA KULLANILAMAYACAK



Tebliğe göre, ilgili yönetmeliklerle yasaklanmış olan maddeler, ağız temizliğinde elle kullanılan diş fırçaları, elektrikle/pille çalışan diş fırçalarının fırça başlıkları ve arayüz fırçalarının üretiminde kullanılamayacak. Ağız temizliğinde elle kullanılan diş fırçaları, elektrikle/pille çalışan diş fırçalarının fırça başlıkları ve arayüz fırçalarında kullanılan boyalar, Türk Gıda Kodeksine ilişkin mevzuata uygun olacak.

Ağız temizliğinde elle kullanılan diş fırçaları, elektrikle/pille çalışan diş fırçalarının fırça başlıkları ve arayüz fırçaları, bilimsel gelişmeler doğrultusunda tespit edilen, kullanımına müsaade edilmeyen çevre ve insan sağlığına zararlı maddeleri içeremeyecek.



TÜKETİCİYE YÖNELİK UYARILAR TÜRKÇE YAZILACAK



Ağız temizliğinde elle kullanılan diş fırçaları, elektrikle/pille çalışan diş fırçalarının fırça başlıkları ve arayüz fırçalarının üreticileri Bakanlığa bildirimde bulunmak zorunda olacak. İthalat sırasında, gümrük idarelerince bu bildirimlere ilişkin herhangi bir belge aranmayacak.

Etiket tanıtma ve kullanma klavuzunda, tüketiciye yönelik uyarılar Türkçe yazılacak. Etiketlerde, ürünlerin satış için sergilenmesinde ve reklamlarında kullanılan metin, isimler, ticari marka, resim, figüratif desenler veya diğer şekiller, ürünlerin gerçekte sahip olmadıkları nitelikler varmış gibi kullanılamayacak ve bu yönde imada bulunulamayacak.

Etiketlerde ürünün antimikrobiyal etkiye veya dezenfektan etkisine sahip olduğunu belirten ifadeler yer almayacak.

Ağız temizliğinde elle kullanılan diş fırçaları, elektrikle/pille çalışan diş fırçalarının fırça başlıkları ve arayüz fırçaları, Bakanlığa bildirimde bulunmadan piyasaya arz edilemeyecek.

Tebliğde belirtilen kurallara aykırı üretim ve satış ile basın, yayın, broşür dağıtma gibi yollarla tüketicileri yanıltıcı reklam ve herhangi bir şekilde aslına uygun olmayan tanıtım yapılamayacak.



BOYA VE KULLANILAN PLASTİK GIDA KODEKSİNE UYGUN OLACAK



Bu Tebliğde belirtilen hükümlere aykırı davranan veya faaliyet gösterenler hakkında "Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun" ile "Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun" ve ilgili diğer mevzuat hükümleri uygulanacak.

Tebliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce sağlık bakanlığı ya da Türkiye Halk Sağlığı Kurumunca yapılan iş ve tesis edilen işlemler geçerli olacak.

Tebliğde, ayrıca üretim yerine ilişkin nitelikler de belirlendi.

Ürünlerin teknik dosyasında bulunması gerekenler kapsamında da ağız temizliğinde elle kullanılan diş fırçaları, elektrikle/pille çalışan diş fırçalarının fırça başlıkları ve arayüzfırçalarının gövde ve kıllarının üretiminde kullanılan kimyasal maddelere dair toksik özellik içermediğine ve ağız içerisinde kullanılabileceğine dair rapor belirtilecek.

Boya ve kullanılan plastiğin ilgili gıda kodeksine uygun olduğuna dair rapor bulunacak.

Fırçanın kıl uçları son işlem muayenesindekıl demetinin en az yüzde 90'ının yuvarlatılmış olduğu belgelenecek.


http://www.hurriyet.com.tr/saglik/25015554.asp
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Bir saatte 300 defa


21943983.jpg
[h=2]
Toplumda çok sık görülen horlama, insanların yüzde 25'inde sürekli, yaklaşık yüzde 45'inde zaman zaman görülür.
[/h]

Horlamanın en sık görüldüğü kişiler, "şişman" sayılabilecek fazla kilolu erkeklerdir.

SAATTE 300 DEFA TIKANIYOR


Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Süreyya Şeneldir, horlamanın rahatsız edici sosyal boyutundan da önce tıbbi açıdan tehlikeli boyutlara ulaşabileceğine dikkat çekiyor:"Horlama, ağız ve burun arkasındaki hava yolunda darlık olduğunda veya dilin arkası, yumuşak damak ve küçük dil çeşitli sebeplerle birbirleri üstüne geldiğinde, solunumla birlikte titreşir ve horlama sesi ortaya çıkar.Horlayan kişinin alay konusu olması ve geceleri aile bireylerini rahatsız etmesi problemin sosyal boyutudur. Tıbbi açıdan baktığımızda ise horlayan insanların uyku sırasında çoğunlukla nefessiz kaldığı, ve hayati organların oksijensiz kaldığını görürüz.Horlamanın en ağır çeşidi "tıkayıcı tipte horlama hastalığı"dır. "Uyku apnesi" olarak da bilinen bu hastalıkta şiddetli horlama, nefessiz kalınan bir dönemle kesilir. Bu sırada solunum tam olarak durur. Uyku sırasında kandaki oksijen seviyesi düştüğünden, kalp daha çok kan pompalamak zorunda kalır ve bu da ileride yüksek tansiyon ve kalp büyümesine neden olur.Özetle, horlama ciddi bir hastalıktır, ama çözümsüz değildir.Op. Dr. Süreyya Şeneldir, tıkayıcı tipte horlama hastalığı yaşayan birinin 10 saniyenin üzerinde nefessiz kalma nöbetleri geçirdiğine dikkat çekiyor.Şeneldir bu nöbetlerin bir saat içinde 7'den fazla olmasının yaşamı tehdit edecek boyuta ulaşabileceğini vurguluyor:

"EN TEHLİKELİ HALİ UYKU APNESİ"



Horlamanın sağlığı tehdit eden en tehlikeli hali olarak da bilinen "tıkayıcı tipte horlama hastalığı"dır. Bu hastalığın "tıkayıcı tipte" olarak nitelendirilmesinin nedeni, uyku sırasında solunumun durması ve hastanın nefessiz kalmasıdır. 10 saniyenin üzerindeki nefessiz kalma nöbetlerinin bir saat içinde yedi dafadan fazla görülmesi, yaşamı ciddi şekilde tehdit eder. Bu durumda doktorunuz size bir uyku merkezinde inceleme yapılmasını önerecektir.

Apneli (nefesin kesilmesi) hastalarda saatte 30 ile 300 defa arasında tıkanmalara rastlanmaktadır. Bu hastalar uykudayken kanlarında oksijen düzeyi aşırı oranda düşer. Oksijenin düştüğü bu dönemde, kalp kanı daha çok pompalamak zorundadır. Bir süre sonra kalp ritmi bozulur; yıllar içinde yüksek tansiyon ve kalp büyümesi yerleşir. Tıkayıcı tipte horlama hastalığı olan kişiler uykularının çok az bir kısmında derin uyku fazına geçebilmektedirler. Derin faz gerçek dinlenme için tek yoldur. Dinlenmeden geçirilen gecenin gündüzü uykulu, yorgun ve verimsiz geçecektir. Araba kullanırken ya da iş başında uyuklamalar görülür."


RİSK ALTINDA MISINIZ?


-Erkekseniz ve aşırı kiloluysanız,-Büyük bademcik veya geniz etiniz varsa,

-Ailenizde apne hastaları varsa,-Alkol veya sakinleştirici ilaç kullanıyorsanız,

-Sigara içiyorsanız,-Tiroid beziniz az çalışıyorsa,-Burun tıkanıklığınız varsa veya-Kalp krizi geçirmişseniz uyku apnesi hastalığı bakımından risk altındasınız demektir.


KENDİNİZİ TEST EDİN


KBB Uzmanı Op. Dr. Süreyya Şeneldir aşağıdaki testle kişinin horlamasının ne derecede ciddi olduğunu ve uyku apnesi hastası olup olmadığınızı anlayabileceğini belirtiyor:
"Her sorunun karşısına Asla yanıtı verdiğinizde 0 puan, Hafif yanıtı verdiğinizde 1 puan, Orta yanıtı verdiğinizde 2 puan ve İleri yanıtı verdiğinizde 3 puan yazın.Aşağıdaki günlük aktiviteler sırasında sizde ne derece uyku hali veya uyuklama görülür?
-Otururken veya okurken

-Televizyon izlerken


-Sosyal bir ortamda otururken

-Bir saati aşkın araba yolculuğu

-Başka birisi ile konuşurken

-Öğle yemeğinden sonar

-Araç kullanırken, kırmızı ışıklarda...Toplam puanınız 10 ve üzeri ise apne hastası olabilirsiniz. Vakit geçirmeden doktora görünmenizi öneririz."


HORLAMA VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ


KBB Uzmanı Op. Dr. Süreyya Şeneldir, horlama ve uyku apnesinin tedavisi için günümüze dek birçok yöntem kullanılmaktadığına dikkat çekiyor."Horlama için kilo vermeden küçük dil, yumuşak damak ve bademciklerin alındığı daha kompleks ameliyatlara kadar uzanan pek çok tedavi yöntemi önerilebilir. Horlama ve uyku apnesinin tedavisinde geliştirilen etkin ve güvenilir yöntemlerden biriyse PILLAR IMPLANT uygulamasıdır. Bu yöntem, aynı zamanda kolayca uygulanabildiği için sıklıkla tercih edilmektedir.Bu uygulamayla yumuşak damağı sertleştirerek, horlamaya neden olan titremeyi azaltacak ve yumuşak damağın hava yolunu tıkamasına mani olacak üç minik implantın, yumuşak damağa yerleştirilir.Uygulama sonrası, implantlar damak içinde onları sabitleyen doğal bir doku etkisi meydana getirerek, yumuşak damağın kas tabakasına yapısal destek olurlar; böylece yumuşak damağa bağlı horlama ve uyku apnesinin ortadan kalkmasını sağlarlar."

Muayenehane koşullarında yapılan bu basit ve yaklaşık 15 dakika süren uygulama sonrasında hastaların çoğu, işine devam edebilirler.
Yerleştirilen implantlar vücutla uyumlu oldukları için, ömür boyu kalırlar ve hiçbir sorun çıkarmazlar.


http://www.hurriyet.com.tr/saglik/24995619.asp
 
Üst