13.11.2013 Sağlik Haberleri

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
İkinci dil konuşmak bunamayı geciktiriyor


Uzmanlara göre ikinci dilin kullanılması beyin jimnastiğine önemli etkisi var



Bilim insanlarının yaptığı bir araştırmaya göre, birden fazla dil konuşanlar, tek bir dil konuşanlara göre beş yıla kadar daha fazla sürelik bir gecikmeyle bunama evresine giriyor. BBC Türkçe’nin haberine göre, İskoçya’daki Edinburgh Üniversitesi ve Hindistan’daki Nizam Tıp Bilimleri Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen araştırmada, “vasküler bunama, alzheimer hastalığı, frontotemporal (beynin ön kısmının temporal, yani alt kısımla birleştiği bölge) bunama” gibi hastalıkların iki veya daha fazla dil konuşanlarda daha geç başladığı belirlendi. Araştırmacılara göre farklı diller kapsamında farklı sesler, sözcükler, kavramlar, dilbilgisi yapıları kullanmak doğal bir beyin eğitimi anlamına geliyor. Uzmanlara göre ikinci dilin, yapay olarak hazırlanan beyin jimnastiği programlarından çok daha etkin olmasın muhtemel.Edinburgh Üniversitesi’nden Thomas Bak, araştırmayla ortaya çıkan bulguların çift dilliliğin bunama üzerine mevcut tüm ilaçlardan daha fazla etkili olabileceğini gösterdiğini belirtti.


http://www.trthaber.com/haber/saglik/ikinci-dil-konusmak-bunamayi-geciktiriyor-107627.html
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Lösemi hastası Melis'e ilik bulundu


Bulunan iliğin gelecek ay nakledileceği bildirildi.



İzmir'de Ege Üniversitesi Çocuk Hastanesi'nde tedavi gören lösemi hastası 7 yaşındaki Melis Akbaş'a, Dünya Kemik İliği Bankasından uyumlu donör bulunduğu ve gelecek ay nakledileceği bildirildi.Melis'in babası Bahadır Akbaş, gazetecilere yaptığı açıklamada, donörün ABD'de yaşadığını söyledi. İliğin, Melis'e yüzde 90 oranında uyumlu olduğunu ifade eden Akbaş, şu anda ileri tetkiklerin yapıldığını belirtti."Sorun çıkmazsa Melis aralık ayı ortasında ameliyat olacak" diyen Akbaş, uyumlu donörün bulunduğu haberinin eşini ve Melis'i de çok mutlu ettiğini kaydetti.Akbaş, "Daha önce Almanya'da uygun donör bulunmuştu ama onda sorun yaşamıştık. Benzer bir sorun yaşamak istemiyoruz. Sosyal medya Melis'e destek konusunda çok etkili oldu" diye konuştu.Ege Üniversitesi Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Savaş Kansoy da Melis'in sağlık durumunun şu anda iyi olduğunu söyledi.Almanya'daki bir vericinin liste dışı kalmasının arından kemik iliği arayışının sürdüğünü, son olarak onda dokuz uygunluk sağlanan bir vericiye ABD'de rastlandığını anlatan Akbaş, "Konfirmasyon testleri Türkiye'de yapılacak. Bu işlemin hızlanması için ilik ve dokuyu bekliyoruz. Testlerde onda dokuz uygunluk tespit edilirse aralık ayı başında ya da ortasında ameliyata alınacak. Her cerrahi girişimin riskleri vardır. Tabii ki kemik iliği naklinin de riskleri var ama en köklü ve radikal çözüm ameliyatın gerçekleştirilmesidir. Biz testlerde onda dokuz oranında uygunluk sağlayacağını düşünüyoruz."Ege Üniversitesi Çocuk Hastanesi'nde tedavi gören lösemi hastası 7 yaşındaki Melis Akbaş'a uygun kemik iliği bulunması için geçen ay gönüllülerce sosyal medyada kampanya başlatılmıştı.


http://www.trthaber.com/haber/saglik/losemi-hastasi-melise-ilik-bulundu-107537.html
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Türkiye'de 30 bin hasta organ nakli bekliyor

Yakınını kaybeden ailelerin ancak yüzde 23'ü organ bağışına 'evet' diyor.

186542.jpg



Türkiye Organ Nakli Kuruluşları Koordinasyon Derneği Başkanı Prof. Dr. Uluğ Eldegez, yakınını kaybeden ailelerin ancak yüzde 23'ünün organ bağışına 'evet' dediğini, bu oranı en az yüzde 40'a çıkarmayı istediklerini belirterek, "Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde 30 bine yakın hasta, hayatını sürdürebilmek için organ nakli bekliyor" ifadelerini kullandı.Prof. Dr. Uluğ Eldegez ile Karaciğer Nakli Derneği Başkanı Prof. Dr. Yaman Tokat, Organ Bağışı Haftası dolayısıyla yazılı açıklama yaptı.Eldegez, 75 milyonun üzerinde bir nüfusa sahip Türkiye'de, yılda yaklaşık 2 bin kadavradan organ nakli yapılması gerektiğini ancak bu sayının 350 civarında olduğunu bildirdi.Organ bağışı yapanların oranının, Batı'da ortalama milyonda 25, Türkiye'de ise milyonda 4,6 kişi düzeyinde olduğunu belirten Eldegez, "Bu rakamın makul düzeylere çıkması için ise on kat artması gerekiyor. Bu da ancak kamuoyunda organ bağışının gündeme gelmesi, doğru bilgilerin aktarılması, insanların kafasındaki soru işaretlerinin ve ön yargıların giderilmesi ile mümkün. Amacımız kadavradan organ bağışını artırmak ve bunun için toplumu bilinçlendirmek" değerlendirmesinde bulundu.Yakınını kaybeden ailelerin ancak yüzde 23'ünün organ bağışına 'evet' dediğini, bu oranı en az yüzde 40'a çıkarmayı istediklerini bildiren Eldegez, "Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde 30 bine yakın hasta hayatını sürdürebilmek için organ nakli bekliyor. Sayıları giderek artan bu insanlarımızın yaşam kalitelerinin yükseltilerek sağlıklı birer birey olmalarını sağlayacak kadavradan organ nakillerinin gerçekleşmesi için ülkemizde organ bağışının toplum tarafından kabul görmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de 20 bin kişi böbrek bekleme listesinde


Yaman Tokat da organ beklemenin çok dramatik ve zor bir süreç olduğunu anlatarak, şu bilgileri verdi:"Bütün dünyada sayı olarak en çok böbreğe ihtiyaç var. Türkiye'de, 60 bin civarında kişi diyalize giriyor. Diyaliz çok maliyetli bir tedavi yöntemi. Türkiye'de 20 bin kişi böbrek bekleme listesinde. Ancak yılda 3 bin civarında böbrek nakli yapılabiliyor. Nakille bu hastalar normal hayatlarına kavuşabilir. Türkiye'de 2 binden fazla hasta ise karaciğer bekliyor. Bu, her yıl 2 bin karaciğer nakli yapılması gerektiği anlamına geliyor."Türkiye'de organ nakillerinin dünya standardında olduğuna hatta bunun üzerine bile çıktığını vurgulayan Tokat, karaciğer ve böbrek gibi önemli organ nakillerinde başarı oranlarının yüzde 90'ın üzerinde olduğunu bildirdi.


http://www.trthaber.com/haber/saglik/turkiyede-30-bin-hasta-organ-nakli-bekliyor-107366.html
 

ByTyFn

Tayfun SÖYLEMEZ,
Kayıtlı Üye
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Şub 2013
Mesajlar
8,051
Tepki puanı
928
Puanları
0
Yaş
35
Şeker hastalığından korunmak mümkün mü?

279229.jpg




Diyabet her geçen gün adeta bir çığ gibi büyüyor… Bunu biz değil, uzmanlar söylüyor. Hastalığın artmasının baş sorumlusu olarak da şişmanlık gösteriliyor. Şişmanlık günümüz insanının adeta kaderi olmuş durumda. Hareketsizlik, bol hormonlu ve katkılı yiyecekler, refah seviyesinin artması ile bu yiyeceklere kolay ulaşıyor olmak , stres... Sanki tüm bu etkenler birleşip insanları aynı sona sürüklüyor… Üstelik sadece erişkinler değil, çocuklarda da şişmanlık nedeni ile tip 2 diyabet görülmeye başlandı.

Diyabete ilişkin rakamlar gerçekten korkutucu


Türkiye’ye ilişkin rakamlara bakacak olursak; son 10 yılda tip 2 diyabet sıklığı Dünya Sağlık Örgütü öngörülerinin üzerinde bir artış göstermiş. Yapılan çalışmalarda son 10 yıl içinde ülkemizde tip 2 diyabet sıklığının %97 oranında arttığı ortaya çıkmış.Tüm dünyada ise 371 milyon insanın tip 2 diyabet hastalığı ile yaşamakta olduğu, 280 milyon insanın ise diyabet gelişme riski taşıdığı rapor edilmekte. 2030 yılında yarım milyar insanın diyabet olacağı düşünülmekte. Oysa diyabet gelişimi ve oluşturacağı tahribat büyük oranda engellenebiliyor. Bu nedenle Kasım ayının 14’ünde kutlanan Dünya Diyabet Günü’nün bu yılki teması olarak ‘‘geleceğimizi koruyalım’’ olarak belirlenmiş.

“KONTROL ALTINA ALINMAZSA TÜM ORGANLARA ZARAR VERİYOR”


Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Dilek Gogaş Yavuz önemli açıklamalarda bulundu.

İşte Gogaş’ın o açıklamaları:


“Kısaca diyabeti tanımlayacak olursak, pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insulin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumun da gelişen ve ömür boyu süren bir hastalık… Sonuç olarak kişi, yediği besinlerden kana geçen şekeri yani glukozu kullanamıyor ve kan şekeri yükseliyor.
Çok basit bir test ile teşhis edilebilen bu diyabet kontrol altına alınamazsa, neredeyse vücuttaki tüm organlara ciddi zarar veriyor.
Şeker hastalığı ile ilgili toplumda bilinen en önemli iki yanlış var:

-Şeker hastalığı geçicidir.


Hayır . Şeker hastalığı (tip 2 diyabet) ortaya çıktıktan sonra çoğunlukla kalıcıdır. Hayat boyu ilaç ve beslenme tedavisi gerektirir


-Şeker hastaları bal –pekmezi serbestçe yiyebilirler



Hayır. Bal ve pekmezin içinde de meyve şekeri vardır. Tıpkı çay şekeri gibi yenildiğinde kan şekerini yükseltirler


ŞEKER HASTALIĞINDAN KORUNMAK MÜMKÜN


• Kilo almayın, kilolu iseniz kilo verin. Kilolu iseniz vücut ağırlığınızın %5-10 kaybetmeniz şeker gelişme riskini azaltıyor.

• Birinci derece akrabalarınızda tip 2 diyabet( şeker) hastalığı varsa diyabet gelişme ihtimaliniz çok yüksektir. Ailede şeker hastalığı var ise 35 yaş sonrasında düzenli olarak açlık şekerinizi ölçtürün

• Obezite,yüksek tansiyon,hiperlipidemi (kolesterol yüksekliği) hastalığınız varsa şeker hastası olmadığınızdan emin olun

• Haftada 150 dakika yürüyüş yapın

• Düzenli ve dengeli beslenin.


HAFTADA BİR ENJEKSİYON İLE ŞEKER TEDAVİSİ


Diyabet tedavisinde ağızdan alınan haplar, insulin ve iğne ile uygulanan inkretin etkili tedaviler olarak halen kullanılmakta. Oral antidiyabetik hap tedavisinde de farklı mekanizmalar üzerinden daha etkili olanlar tedaviye eklenmiş durumda. Yakın zamanda yeni insülinler ve haftada bir enjeksiyon ile uygulanan inkretin etkili tedavileri kullanma şansımız olabilecek.

ŞEKER HASTALIĞINDA AMELİYAT VAR MI?


Morbid obezite (aşırı şişmanlık) durumda belli koşullarda uygulanan mide küçültme /gastrik baypas ameliyatları sonrası şeker hastası olan kişilerin şekerlerinin normale döndüğü gözlenmiştir. Sonuçlar umut verici olmakla birlikte henüz araştırma aşamasında olan bir yöntemdir. Henüz diyabet hastalığının rutin tedavisi olarak kullanımı söz konusu değildir.”


http://www.trthaber.com/haber/saglik/seker-hastaligindan-korunmak-mumkun-mu-107343.html
 
Üst