Zaman-Mekan Ekinox Teorileri; 12-2012

  • Konuyu başlatan bilalrx
  • Başlangıç tarihi

bilalrx

Bilgi Girilmemiş
Özetle 2012;

Orta Amerika’daki Maya uygarlığı zaman-bilim bilgisine göre en gelişmiş uygarlıklardan biridir. Kullandıkları ana takvim gezegendeki en kusursuz olanıdır. Hiç bir zaman yanılmamıştır. Mayalıların beşinci dünyası 1987’de bitmiştir. Altıncı dünyaları 2012’de başlayacaktır. Yani bizler şu an ‘iki dünya arasındayız’.
1. İnsanoğlu ve Dünya gezegeni şu an farkındalık ve gerçeklik anlayışında çok büyük bir değişiklikten veya yer değiştirmeden geçmektdir.
2. Orta Amerika’daki Maya uygarlığı zaman-bilim bilgisine göre en gelişmiş uygarlıklardan biridir. Aslında toplamda Evrenin ve Solar sistemin zaman devirlerini kaplayan 22 takvimleri mevcuttur. Bu takvimlerden bazıları henüz açığa çıkmamıştır.
3. Mayalıların beşinci dünyası 1987’de bitmiştir. Altıncı dünyaları 2012’de başlayacaktır. Yani bizler şu an ‘iki dünya arasındayız’. Bu zaman ‘Apocalypse’ veya açığa çıkma olarak adlandırılmaktadır. Bu, asıl gerçek açığa çıkacak demektir. Bu aynı zamanda bizler için ‘kendi karekteristiklerimiz’ için bireysel veya kollektif çalışma zamanıdır.
4. Mayalıların altıncı dünyası aslında boştur. Bu, birlikte yaratıcılar olarak, yaratmak istediğimiz yeni bir dünya ve uygarlığa başlamak şimdi bize kalmış demektir.
5. Mayalılar’ın ayrıca 2012 için söyledikleri;
Bildiğimiz teknolojinin ötesine geçeceğimiz,
Zaman ve paranın ötesine geçeceğimiz,
Dördüncü boyutu geçtikten sonra beşinci boyuta gireceğimiz,
Dünya gezegeninin ve Solar Sistemin Evrenin geri kalanı ile galaktik eş zamanlamaya gireceği, DNA’larımızın galaksinin merkezinden ‘yükseltileceği’ (veya yeniden programlanacağı). (Hunah Ku) Bu gezegendeki herkes mutasyona uğramaktadır. Bazıları diğerlerine gore daha farkındadır. Ama herkes bunu yapmaktadır.
6.2012 de Solar Sistemimizin düzlemi I Samanyolu Galaksimizin düzlemi ile tamamiyle hizaya girecektir. Bu döngünün tamamlanması 26,000 yıl almaktadır. Virgil Armstrong ayrıca başka iki galaksinin de bizimki ile aynı zamanda hizaya gireceğini söylemiştir. Kozmik bir olay!
7. Zaman hızlanmaktadır (veya çökmektedir). Binlerce yıldan beri Dünya’nin Schumann rezonansı veya kalp atışı saniyede 7.83’dür. Ordu bunu çok güvenilir bir kaynak olarak kullanmaktadir. Bununla beraber, 1980’den beri bu rezonans yavaşça artmaktadır. Şimdi bu her bir saniye de 12 devirden fazladır. Bu her gün eski 24 saatte göre 16 saatten aza denk gelmektedir.
8. Apocalypse veya ‘dünyalar arası zaman’ boyunca bir çok insan birçok kişisel değişikliklerden geçecektir. Bu değişiklikler çok fazla ve farklı olacaktır. Bütün bu buraya ne öğrenmek ve ne deneyimlemek için geldiğimizin bir parçasıdır. İlişkilerin bitmesi, yaşanan evin veya yerin değişmesi, mesleğin veya işin değişmesi, davranış veya düşüncelerde değişimler bu değişikliklere örnek olabilir.
Maya Takvimi’nin nesi çok özeldir?
Pacal Votan'ın kehaneti günümüz insanlığını biyolojik sürecimizin dönüştüğü hakkında uyarmakta, 26,000 yıllık yaklaşan bir evrim programına işaret etmektedir. Evrensel telapitiye dönüşü, duyu kapasitesinin artmasını, ve kendini yansıtan farkındalığı getirmektedir, bu içsel teknolojimizin kutsal alanına geri dönüştür.
Evrimin büyük döngüsü kış gündönümü, 21 Aralık 2012 MS. da son bulacaktır.
İçinde bulunduğumuz zamana ‘Dünya üzerindeki yargılama zamanı’, ‘Büyük Saflaşma Zamanı’, ‘Bu Yaratılışın Sonu’, ‘Hızlanma’, ‘Bildiğimiz Zamanın Sonu’, ‘Çağların Değişimi’ de denmektedir. Kehanetlerde söylenenlere gore eksen sapmasının tamamlanması Dünya’nın yenilenmesine yol açacak, bütün açık ve isteyen kalplere uyandırma sunacaktır. Birçok insan bu büyük devirden bahsetmiştir. Bunlar; Mayalılar, Hopiler, Mısırlılar, Kabalistler, Esseneler, Peru’nun Qero yaşlıları, Navajo, Cherokee, Apaçi yerlileri, Iraoquois birliği, Dogon kabilesi ve Aborjinlerdir.
Maya Kehanetleri ve Takvimi
Miladi takvim doğanın güçleri ile uyumlu değildir. Orjinal Mısır takvimi öyleydi. Fakat daha sonra Mısır takvimi Yunanlılar/Spartalılar tarafından ve sonra da Romalılar tarafından İsa’nın doğumundan 30 yıl sonra değiştirilmiş ve takvim 12 gün uzaklaşmıştır. Geri getirmek için bir konsey oluşturmuşlardır (Julien, Sezar’a ait). 1582’de yine çizgisinden uzaklaşmış ve Papa Gregory en iyi astronomları tekrardan düzeltmeleri için bir araya getirmiştir. Hala değişiklerden zarar görmektedir. Ortodoks Ruslar bu takvimi çok sonralara kadar kabul etmemişlerdir.
Maya takvimi 380,000 yılda, bir gün değişiklikle ayarlanmaktadır.
Aztekliler daha farklı glifler kullanmakta ve temelde çok az geliştirilmiş Mayalılarınki ile aynıydı. Enerjileri sembolize eden Glifler aslında daha iyidir.
Dünyadaki değişiklikler 2012 ye kadar devam edecektir. Yaşlılar bu sürecin ya kolay ve bağlantılı olabileceğini veya felaket şeklinde olabileceğini söylerler. İnsanlığın enerjisi buna karar verecektir.
Zaman ve takvim 3/21 ekinoksunda, gece-gündüz eşitliğinde başlayacaktır.
468 (9x52) yılda sona eren bir karanlık döngüsü vardı ve 30 Mart 1993’de sona ermiştir.
Bizler şimdi ‘Karanlık ve ışığın birlşeceği döngü’ denilen bir geçiş dönemindeyiz. Bu zaman içinde insanlık büyük bir değişimden geçecektir.
Işığın döngüsü 21 Aralık 2012’de gerçekleşecektir.
Bu 13 ışık ve 13 cennet olarak kabul edilmektedir.
Bir çok döngü aynı tarihte başlayacaktır.
Yaşayan bir varlık olan Toprak Ana başka bir düzeye veya frekans veya farkındalığa geçecektir ve yeni ve özel bir çağ başlayacaktır.
Buna şimdi Dünya’nın karnında hazırlanıldığı söylenmekte ve değişimin gücü insanüstü belirtiler getirmektedir.
Yeni çağ çok olumlu olacaktır. ‘Herkesin yükselmesine fırsat verin. Bir ya da iki kişinin bile geride kalmasına izin vermeyin’.
Şimdiki zaman tüm kardeşlik içindir.
Ruhani varlıklar, farklı felsefeler, farklı ırklar harmoni ve denge dokumasını oluşturmak için hep birlikte dokunmaya başlamalıdır. Şimdi insanlardaki bu değişimin kanıtlarını hepimiz görüyoruz…
 
Son düzenleme:

*USTA

Mustafa USTA, T.C Vatandaşı,
Genel Başkan
09-Aydın
Katılım
9 Eki 2010
Mesajlar
33,560
Tepki puanı
1,688
Puanları
113
Yaş
55
21.12.2012 gelecekse gelsin artık...
 

bilalrx

Bilgi Girilmemiş
[h=2]HOPİLER, MAYALAR VE DİĞER YERLİ AMERİKALILAR 2000 YILINDAKİ DÜNYANIN SONU HAKKINDA NELER ÖNGÖRDÜLER?[/h] Hem Hopiler hem de Mayalar bir Dünya Çağının sonuna yaklaşmakta olduğumuzun farkındalar. Ama Hopiler herhangi bir zaman dilimi belirtmezken Mayalar, (hesaplama tekniğinize bağlı olarak) yüce 13. Baktun döngüsü ya Aralık 24, 2001’de yada 6 Haziran 2012’de sona erecek olan bir takvim sistemine sahip. Yanlı her iki durumda da Hopi ve Maya büyükleri her şeyin sona ereceğini kehanet etmemişler. Daha ziyade bu bir Dünya Çağından diğerine geçiş zamanıdır. Verdikleri mesaj, bizi bekleyen geleceğe nasıl gireceğimizin kararını vermekle ilgilidir. Ya direniş ya da kabulleniş ile olacak olan geçişimiz geçişin afetimsi değişikliklerle mi yoksa kademeli bir huzur ve sakinlik içersinde mi olacağını belirleyecektir. Aynı tema, Siyah Geyik’ten Güneş Ayısına kadar pek çok Yerli Amerikan kahinlerinin kehanetlerinde görülmektedir.

Gelecek yazgımız ile ilgili kararlar alabileceğimiz kavramı yalnızca Yerli Amerikan kehanetlerinde bulunmaz fakat gelecekten haber veren tüm gerçek ifadelerde yer alan temel bir unsurdur. Gerçek kehanetin, yalnızca insanın karar verme yetisi üzerine kurulu gelecek seçenekleri üzerine değil insan davranışının hem kollektif hem de bireysel olan saklı güdüleri ve huyları üzerinde bir yansıma görevi görmesi gerekmektedir. Bu nedenle gerçek kehanet sırf bir tahminin ötesindedir. Amacı potansiyel bir kehanetten öğrenilecek dersi vermektir ve eğer mümkün ise ders kabul edilir ve önceden işleme konulur. Dolayısıyla geleceğin yönü değiştirilebilir ve kehanette bulunulmuş olaylar için farklı bir yol gerçeğe dönüştürülebilir.

Bu bağlamda, 2000 yılı sabit nokta olmak üzere şimdi ile 2012 yılı arasındaki dönem önemli kararların alınacağı bir karar zamanı ve gelecek için sayısız zaman çizgilerinin mümkün olduğu bir dönem olarak şekilleniyor gibi. Gerçek kehanet bu farklı zaman çizgilerinin ne olduğunu ve doğru kararları nasıl alabileceğimizi belirleyen bir kılavuz gibidir bizim için.


Maya takviminin ruhu ile bağlantı – son tarih 2012
Dwayne Edward Rourke

1 Ocak 2000

Gregoryan takviminin büyük bir dönüşü bizi yeni binyılın eşiğine getirdi. Gezegenin heryerinde insanlar bir başlangıcın uyandırdığı bir tür beklenti, heyecan ve endişe ile dolular. Yalnız bu yeni çağın ruhu ile bir olmaya dair yardım almak için takvime bakan herhangi birimiz muhtemelen hayal kırıklığına uğrarız. Zamanın yıllara, aylara ve günlere bölünmesinden başka çok az şey verilmektedir. Aksine, Meksika ve Orta Amerika’da ve özellikle geleneksel Mayaların yaşadığı bölgelerde bulunmuş olan bunun gibi kutsal bir takvimin çalışma sistemi ona bağlı olanları sezgi ve enerji ile güçlendirecek bir sembolizm zenginliği sunmaktadır.

Şüphesiz, dünya üzerindeki bütün takvimler insan yapımı göreli yapılardır. Genellikle güneş yada ay yılı gibi belli göksel olaylar ile uyuşma üzerine kuruludurlar. Maya takvimleri de bir istisna değildir ve bugünlerde Maya takvimi bizim 21 Aralık 2012 dediğimiz güne dikkat çekmektedir. Mayalar yüzlerce yıldır bu Kış gündönümü gününde, sıra dışı astronomik bir olayın olacağının farkındadır, güneşin Samanyolu galaksisinin tutulumu ile nadir bir rastlaşması..

Evrensel olarak yeni başlangıçların yeri olan Batı yönünde Mayalar CHICCHAN (okunuşu çiikçan) hiyeroglifini yerleştirir. CHICCHAN, durmadan artık bize hizmet etmeyeni bir deri gibi üzerinden atma süreci ile yenilenen ve yeniden doğan yılan akıldır. Fiziksel beden bir yaşam bitip diğeri başladığında belirli aralıklarla özgür bırakılan evrimsel bir deri olarak görülebilir. Beden nihayetinde, Mayaların Kultunlilni adını verdiği bir tür güneş enerjisi tarafından beslenmektedir. Kultunlilni tüm insan büyümesini ve gelişimini güçlendiren hayati yaşam gücüdür. Bu çok önemli yaşam gücü Hindu kozmolojisinde yılan gücü: Kundalini olarak bildiğimiz güç ile aynıdır. Kundalini her bir bedeni ve o bedenin sahibini solar bilgeliğin potansiyel çok güçlü bir kaynağına dönüştüren yüce evrimsel güçtür. Ama hatırlamamız gereken önemli bir nokta var ki o da bu birincil, çok yakın ve çok güçlü bilgelik kaynağına bu kutsal hediyeyi taşıyan bedenlerimizin aslında bize söylediklerini duyabileceğimiz noktaya kadar ulaşabileceğimizdir. Kaçınılmaz olarak bu süreç esnasında çok kuvvetli bir çekim ve sevgi hissettiklerimize doğru döneriz.

[h=2]Milenyum (Yeni Binyıl) ne demek oluyor?[/h] Görüş birliği içinde işaret edilen şu ki, Hint geleneğinin Kali Yuga (Karanlık/Cehalet Çağ) olarak adlandırdığı devirden çıkmak üzereyiz ve tüm yalanların meydana çıkıp geçmişte kalacağı Satya Yuganın (Gerçeğin Çağı) eşiğindeyiz. Bu iki Yugayı bağlayan Yugaya, Krita Yuga (Geçiş Çağı) deniyor.


Bu, öyle görünüyor ki, Batılı astrolojik perspektifte, Balık Burcu Çağından Kova Burcu Çağına geçişimizle ilgili yoruma tekabül ediyor. Kova Burcu Çağının başlangıcı bize ruhani uyanıştan, tek tek her insanın, kendi ruhsal benliğinin farkındalığı ile, mükelleşmesinden dem vurur. Yeniden doğuş ve dünyada fevkalade bir ruhsal gelişme dönemi. Bütün bunlar, çok daha fazla neşenin ve pozitifliğin var olacağı bir dönemi müjdeliyor.

Yine, Hıristiyan geleneğinde genel olarak kabul edilen, Milenyumun 2000 yılı civarında başlayacağı fikridir. ABD, Webster 9. Collegiate Sözlüğü 1983 baskısında Milenyumun tanımı şöyle geçer “Vahiyler Kitabı 20. Bölümde bahsedilmiş olan Kutsal’ın hakim olacağı Binyıl. Büyük saadet ya da insanın mükemmelliği devri”.

İslam geleneğinde, Kuran-ı Kerim ve Hadislerde gelecekteki Kıyamet (Ahir Zaman) olarak bilinen yargı ve diriliş zamanından bahseden bir çok örnek vardır. Peygamber’in hadislerinde bu dönemin 1400 yıl (Hicri Takvim) sonra geleceği işaret edilmiştir. Bu da, görüleceği gibi ufuktaki Milenyum ve 21. yüzyıla rastlamaktadır.

Budistlere göre, simgesel zaman çarkı, Dharma Tekerleğinin Lord Buddha’nın zuhurundan beri ilk kez 2500 yıl sonra dönmeye başlayacağı ile ilgili birtakım beklentiler vardır. Gautama Buddha, öğretilerinde tekerleğin her dönüşümünün yeni bir başlangıca ya da insanlığın yeniden doğuşuna işaret ettiğini açıkça aktarmıştır.

Kudüs’lü şövalye John’un (11.yy) Kehanetler Kitabı şunları aktarır: “Bu Binyıldan sonra gelecek Binyıl aydınlık bir devire dönüşecek. İnsanlar sevecek ve paylaşacak ve hayal edecekler ve hayaller gerçek olacak.” Ve devamında şunu ekler “İnsanlar, her bireyin ufak bir parçasını oluşturacağı, tek büyük bir vücut olacak. Beraberce tek bir yürek olacaklar ve tek bir dil konuşacaklar”. “İnsanlar, cennete erişmiş olacaklar”. “İnsan her şeyin Ruhunu bilecek.” “İnsanlar ikinci kez doğacaklar ve Ruh içlerine girecek.”

Muhtemelen, Kadim Roma Dönemi gizli kehanetleri de (Sibylline Oracles) geleceğin ne getirebileceğine dair kolektif vizyona katkıda bulunmuştur. Örneğin, “Ahlaksızlık dünyayı terk edecek ve kutsal okyanusun diplerine batacak”.

William Blake (1757-1827) ‘Cennet ve Cehennemin Evliliği’ yapıtında Musevi geleneğinden söz eder. 14.Bölüm şöyle devam eder; Altı bin yıl sonunda dünyanın ateşe düşürülüp, yok edileceğine dair, çok eski geleneksel rivayet doğrudur. Melek yanan kılıcı ile yaşam ağacındaki korumasını bırakması emrini aldığı ve bunu yaptığı zaman yaratılan her şey yok olacak ve şimdi sınırlı ve yoz görünen, sonsuz ve kutsal olarak tezahür edecek. Eğer algı kapılarını temizlersek her şey insana, gerçekte olduğu gibi, sonsuz görünecektir. İnsan kendi içine öyle kapanmış ki her şeyi kendi mağarasının dar yarığından görüyor...
 

bilalrx

Bilgi Girilmemiş
2011-2012 FARKLI TEORİLER;;; (sonuçlar benzer, tarihler farklı olarak)

NEDEN 21 ARALIK 2012 DEĞİL’ de 28 EKİM 2011


Maya piramitleri gibi 9 kattan oluşan piramit biçiminde bir şema olan maya takvimini oluşturan bu 9 kat,aşağıdan yukarıya doğru gidildikçe,her bir kat belli zaman evrelerini yansıtıyor ve her bir evre bir önceki evrenin 20′de 1′i daha kısa yaşanıyor.İnsanlığın geçireceği bilinçlilik evrelerini gösteren bu bölümler kendi içerisinde de 7 gündüz ve 6 gece olmak üzere toplam 13 bölümden oluşuyor.İnsanlar her bir evrenin taşıdığı farklı enerjilerin etkisiyle değişim gösterebiliyor.
Arkeologların 21 aralık 2012 tarihini maya takviminin bitişi olarak hesaplamaları, İsveçli araştırmacı bilim adamı Calleman’ın tespitleriyle çelişiyor. Callemana göre 28 ekim 2011 tarihi göz önüne alındığında insanlık
Carl-Johan-Calleman-Maya-takvimi.JPG
tarihinde yaşanmış önemli değişimler ile maya takviminin evreleri en doğru şekilde örtüşüyor.Bu değişimler ise şöyle;
İlk Kat: 16 milyar yıl kadar önce galaksilerin oluştuğu döneme denk geliyor.
İkinici Kat: 850 milyon yıl kadar önce yaşamın ortaya çıktığı dönem.
Üçüncü Kat: Memelilerin ortaya çıktığı,Maymunların evriminin gerçekleştiği 40 milyon yıl süren evre.
Dördüncü Kat: İlk İnsan türlerinin yeryüzüne çıktığı evre.
Beşinci Kat: İnsan türlerinin ve yaşamsal faaliyetlerin geliştiği, iletişim,konuşma,kültür ve sanat gibi özelliklerin oluştuğu evre.
Altıncı Kat: M.Ö 3100 yani yaklaşık 5 bin yıl önce başlayan ve medeniyetin oluştuğu evre.
Yedinci Kat: 1755 yılında başlayan ve yine insanlığın,ekonomi,endüstri ve sanayileşme gibi konularda bilinçlenme gösterdiği evre.
Sekizinci Kat: 1999 yılıyla birlikte girmiş bulunduğumuz ve hala içinde yaşadığımız,28 ekim 2011 ile son bulacağı belirtilen evre.
maya-takvimi-evreleri.jpg

9. ve SON KAT “2011′de İNSANLIĞI NELER BEKLİYOR”
Yeni bir enerjinin doğacağı kesin ancak neler getireceği tam olarak bilinmiyor ancak insanlık için kaos ve kargaşanın maksimum düzeye ulaşacağı,milletler,ırklar ve toplumlar arası çatışmaların artacağı söyleniyor.11 Şubat 2011 de başlayacak ve 260 gün sürecek bu evrede aslında bu kaos ve çatışma ortamının olumlu geçeceği ve sonucunda haklı ile haksızın ayırt edilerek,maya takviminin son günü olan 28 ekim 2011 ile birlikte arınmış,uyanmış ve bilinçlenmiş,kendi kendine yetebilen insanların oluşturduğu yepyeni bir döneme girileceği belirtiliyor.

5. GECE VE EKONOMİ SİSTEMİNİN ÇÖKÜŞÜ

Maya takviminde 7 gündüz ve 6 geceden oluşan her bir katın en tehlikeli evreleri ise 5.Geceler.Bir önceki 5.geceler 2. dünya savaşını,Hitler dönemini ve atom bombalarını yaşatmış.Yani 5. geceler genellikle insanlık için tehlike çanlarının çalması ve yıkım demek anlamına geliyor.İçinde yaşadığımız 5. gece ise kasım 2007 ‘de başlıyor ve ekonomik krizin patlak verdiği dönem. Kasım 2009 dan itibaren ise gelecek bir yıllık sürede çok daha büyük ekonomik krizler yaşanabileceği ve ekonomi sisteminin tamamen çökebileceği,bunun sonucunda insanlığın paranın herşey olmadığı algısına vararak,doğa ve sezgileriyle iç içe yepyeni bir bilinçlenmenin temellerini atacağı vurgulanıyor.
28 Ekim 2011 KIYAMET Mi GETİRECEK

Tesadüf mü bilinmez ama 21 Aralık 2012 gibi 28 Ekim 2011 ‘ de cuma gününe denk geliyor.Ancak Maya takvimi dünyanın fiziksel olarak yok oluşundan hiç bahsetmiyor.Mayalara göre, tüm insanlığı kapsayacak birlik beraberlik,uyanış,aydınlanma ve yüksek bilinç evresinden bahsediliyor. Yaşadığımız dakikanın ve o an orada olup bitenlerin değerli olduğu, geçmiş ve gelecek kaygısının yaşanmadığı,paraya, mala mülke değer biçilmediği,herkesin çevresiyle,doğayla,evrenle bir bütün halinde yaşayacağı bir dönem öngörülüyor.

Anlatılanlar daha önce yaşamadığımız tecrübe etmediğimiz bir boyut sanki.İnsan okurken, incelerken ah çekmeden edemiyor.Kim istemez ki böyle bir dünyada yaşamayı.Kimbilir belki söylenenler çıkarda bu soyut dünyanın somutluklarından kendimiz soyutlayabiliriz.
 

bilalrx

Bilgi Girilmemiş
images
images
McXLkWCrNYjQdaX0iEWeni6qYYgayb5P6CtsoBo5Np1tR-jfBQ.jpg
images
9k=
Z
SwIOaYCrL2dgPV9_1NuEzfGdY3u5zNZ7AX0Pp-_66QVwWIZh52.jpgKv50u04xNuaR5KouMbWTY0CuiLuc6fyKDNVaTSDewA7nazW7Ow.jpgQgVOQELqx69yANcTQrpCsKS5uDPf85vd1i6iDIRU_9IIXPvLKa.jpg
 

Ekli dosyalar

  • McXLkWCrNYjQdaX0iEWeni6qYYgayb5P6CtsoBo5Np1tR-jfBQ.jpg
    McXLkWCrNYjQdaX0iEWeni6qYYgayb5P6CtsoBo5Np1tR-jfBQ.jpg
    10.7 KB · Görüntüleme: 0
  • SwIOaYCrL2dgPV9_1NuEzfGdY3u5zNZ7AX0Pp-_66QVwWIZh52.jpg
    SwIOaYCrL2dgPV9_1NuEzfGdY3u5zNZ7AX0Pp-_66QVwWIZh52.jpg
    6 KB · Görüntüleme: 0
  • Kv50u04xNuaR5KouMbWTY0CuiLuc6fyKDNVaTSDewA7nazW7Ow.jpg
    Kv50u04xNuaR5KouMbWTY0CuiLuc6fyKDNVaTSDewA7nazW7Ow.jpg
    6.7 KB · Görüntüleme: 0

bilalrx

Bilgi Girilmemiş
Mayalar için 2012 yılı zamanların sonu. Maya Kehanetleri'ne göre 22 Aralık 2012 tarihi dünya için çok önemli.

Çünkü bu dönemde içinde yaşadığımız çağ sona erecek ve yeni bir çağ başlayacak. Büyük bir tufanla gelecek olan bu yeni çağın ipuçlarını ise bilim adamlarına göre iklimsel değişimler sayesinde şimdiden gözlemleyebiliyoruz. Beşinci kutupsal kayma olarak adlandırılan bu değişimde daha önceki değişimlerde olduğu gibi yine kutupların manyetik alanının değişmesi iddiaları ileri sürülüyor ve dünyadaki iklimlerin değişimi de buna bağlanıyor. "Kutuplar yer veya açı değiştirdiğinde kutuplarda buzlar eriyor. Kaldı ki, küresel ısınma sonucu şu anda Kuzey Kutbu'ndaki buzullar zaten erimeye başlamış durumda. Mayalar'a göre de daha önce yaşanan dört çağda tıpkı bu şekilde sona erdi" deniyor. Acaba bunlar bilimsel olarak kanıtlandı mı? Bu soruya cevap olarak da, Dünyanın en az dört kez kutupsal kayma (Kuzey ve Güney Kutbu) yaşadığı bilimsel verilerle kanıtlandı deniyor. Bazı belgesellerde dünyanın manyetik alanının belirli periyotlarla nasıl değiştiğini bilimsel olarak açıklanıyor. Şu anda dünyanın manyetik alanında muazzam bir değişim var deniyor. Bunun da en büyük nedeni güneşte meydana gelen değişimler. İlginç olan şey Mayalar'ın bunu bilmeleri ya da gerçekten bilip, bilmedikleri... İddianın bir diğer yanı da Mayalar'ın bununla da yetinmeyip, gelecekte tüm insanlığı etkileyecek trajediyi bizlere şifreli bir şekilde duyurmuş olmaları ve bu şifreye göre dünya için 2012 yılı çok önemli. Ama neden şifre? Bu cevap verilemiyor....

Peki bu görüşe göre 2012 yılında dünya yok mu olacak? Mayalar 2012'yi insanlığın yeniden yukarı çıkışının yaşanacağı bir çağ olarak tanımlıyor. Hatta farklı inançlarda yer alan Altın Çağ'a böyle ulaşılacağı da iler isürülüyor. Yani 2012'nin önemi burada. Düşen insanlık tekrar yukarı çıkacak ve bu çıkış 2012'de başlayacak. Yine iddialara göre çıkış süreci başladı, belki de 2012 bir final olabilir. Ancak tufanla kıyameti birbirine karıştırmamak lazım da deniyor. Yani kıyamet ruhsal bir değişim, tufan ise fiziksel bir değişim demek. Ayrıca kıyamet tasavvufi ve ezoterik anlamda ayağa kalmak ve uyanmak demek. Ve bu uyanıştan kastedilen şey ruhsal aydınlanma... Bu nedenle verilen tarih çok önemli. Ancak bu tarihlemede iki yıllık bir hata payı bulunabileceği de belirtiliyor nedeni ise Maya Takvimi'nin bizim kullandığımız Gregoryen Takvim arasındaki farktan kaynaklanıyor yani MÖ 1'den MS 1'e geçilmiş olması, aradaki 0 atlanmış. Astrofizikçi Cotterel de bu konuya dikkat çekiyor. Şu anda bilimsel olarak ispat edilen dünyanın dört kez kutup değişimi geçirdiği iddiası Mayalar'a referans olarak veriliyor. Deniyor ki, insanları bunu yeni keşfetse de, Mayalar bunun farkındaydılar.

Medyada Dilek Sancılı imzalı bir habere göre, bu iddiaların kaynağı ünlü astro fizikçi Coterelli... Onun bilgilerini bir BBC muhabiri Adrian Gilbert'in derlemesi sonucunda dünya kamuoyuna duyurdu. En önemli buluş da eski Maya kenti Palanque'deki Yazıt Tapınağı'nda bululan mezar taşının kapağındaki şifrenin çözülmesiyle oldu. Kapağın üzerindeki şerit motiflerini simetrik bir şekilde yan yana getirildiğinde ortaya bir Jaguarun ve bunun üzerinde de bir Yarasa sembolünün ortaya çıktığını gördüler. Mayalar'ın sakladıkları bu sembollerin bir anda belirmesi Cotterel'i şaşkına çevirmişti. Çünkü Mayalar'ın mitolojik yazıtlarında Jaguar beşinci yani bizim çağımızı, yarasa ise ölümü sembolize etmekteydi... Kapağın üzerinde açık bir şekilde görülen Güneş Haçı'nın üzerindeki delikler ise Güneş'in manyetik hareketlerini temsil etmekteydi. İşte bu Mayalar'ın gizli mesajıydı. Yani yaşanacak trajedinin sebebi Güneş'te meydana gelecek olan manyetik değişimlerdir.. İlginçtir ki şu andaki iklim değişiminin nedenlerini Güneş'e bağlayan bilim adamları da çok sayıda... Yalnız Mayalar'ın değil Sümer takvimlerinin de aynı tarihleri işaret etmekte olduğu da söyleniyor.

Astrolojik pencereden bakarsak...

Balık Burcu Çağı'na?inançlara göre aşağı yukarı milattan önce 6. Yüzyıl civarlarında girmiş olmalıyız. Bu dönem dünya üzerinde Antik Yunan Felsefesi'nin en etkin olduğu bir dönem. Aynı zamanda İbraniler'de de peygamberliklerin başladığı bir dönem. Doğuda ise Zerdüşt, Laotse, Buddha, Konfüçyüs, Jaina ve diğer öğretilerle birlikte yeni felsefeler ortaya çıkmış. Yani düşünce ve inanç akımlarında büyük bir gelişimin yaşandığı bir dönem.?Yine iddialara göre, daha da gerilerde Mayalar'da de altın çağlarını yaşamaktaydılar. MÖ 2000'lerde başlayan Koç Burcu çağının girişinde Meksika'da ve Mısır'da piramitler inşa ediliyordu. Daha önceki tarihlere inebilmek için yeterli bilgi olmadığından genel bilgiler vermekten öteye geçilemiyor. Yaklaşık MÖ 8400-8000 arasında Aslan Burcu'ndan çıkıp Yengeç Burcu'na girmiş olabiliriz. Astronomik hesaplara göre ise, Kova Burcu'na girilen tarihten tam 11.027 sene öncesini kabul etmeniz gerekir. Fakat bu sayı sadece matematik bir çözümlemedir. Çünkü bu kadar uzun bir zaman periyodu içinde dünyanın beklenmedik değişmelere maruz kalmış olması her zaman mümkündür hatta kesindir.?Efsanevi Atlantis kıtasında da, bilgelerin kıtanın batacağını anlayıp aşağı yukarı bu tarihte ayrılmak ihtiyacını hissettikleri söyleniyor. Ama bunlar da birer iddia... Acaba yararlı mı? Hayır, aksine çöküşün yaşanacağını haber veriyorlar yani kötümserler, ötesi ise iyi olacak... Ama kimlere..?

Ya da kimler onlar..? Cevabı bilemiyoruz ama bizlerin olmayacağını sanırım biliyoruz...
 

*MELiH

Melih LALE,
Yönetici
Başkan
Bilgi Girilmemiş
Katılım
9 Eki 2010
Mesajlar
1,548
Tepki puanı
7
Puanları
36
Yaş
33
Bilal abi kısaca özetlesene bu yapıştırdıklarını :D
 

bilalrx

Bilgi Girilmemiş
Maya Uygarlığı ve Maya kehanetleri ;

Maya Kehanetleri'ne göre 22 Aralık 2012 tarihi dünya için çok önemli.
2012 yılı insanlığın yükselişinin başlangıcı olacak, bu dönemde içinde yaşadığımız çağ sona ererek yeni bir çağ başlayacak.
Mayalar'ın kriptoyu andıran tabletlerinde dünyanın son çağına gireceği ancak bunun büyük bir tufandan sonra olacağı yazılı.
Büyük tufanla gelecek olan yeni çağın ipuçlarını ise bilim adamlarına göre iklimsel değişimler sayesinde şimdiden gözlemleyebiliyoruz.

MAYALAR'IN ÇÖKÜŞÜ
Maya uzmanlarından Brooks, Mayalar'ın çöküşünü, M.S. 600 ve 1100 yılları arasında tropikal enlemlerde baş gösteren iklimsel nemliliğin değişimine bağladı. 10 derece ve 20 derece Kuzey enlem bölgelerinin, sert iklim dalgaları bakımından oldukça hassas olduğu bugüne kadar pek çok araştırmacı tarafından dile getirildi. Harvard Üniversitesi araştırmacılarından Sheret S Chase de benzer şekilde M.S. 790 ve 810 yılları arasında Maya Uygarlığı'nın kuraklığa maruz kaldığını iddia etmiştir. Mayaların çöküşüyle ilgili merak uyandıran asıl konu Mayalar'ın çöküşdönemi sırasında Güneş'le ilgili manyetik bir tersinirlik bekledikleriydi. Onlar bu tersinirliği güneş ışın bombardımanının artışı, bebek ölüm oranı artışı ve nesil tükenmesi olarak gösterdi. Ancak Mayalar daha bu olaylar baş göstermeden böyle bir şeyle karşılaşacaklarını biliyordu ve bu bilgilerini takvimlerine işlemişlerdi.

260 GÜNLÜK DÖNGÜ
Mayalar'ın ağaç kabuklarına yazdıkları günümüze kalabilmiş en eski kitapları olan Dresden Kitabesi'nde de Mayalar'ın 260 günlük döngü üzerinde yoğunlaştıkları görüldü. İlk başta kimi uzmanlar belirli bir periyotta kendini tekrar eden günler zincirinin, herhangi bir göksel ritimle alakasının olmadığı yorumunu yaptı. Ancak, bu döngünün güneşin değişen kutup ve ekvatoral manyetik alanlarıyla yakından ilişkili olduğu, daha sonra yapılan bilimsel çalışmalarla net bir şekilde ortaya kondu. Fakat yine de bu döngünün kesin bilimsel temellere oturtulabilmesi, sadece, son on iki yıldaki uzay çağı araştırmaları ve uzay yolculukları sayesinde yapılabilen modern astronomik gözlemler kullanılarak mümkün oldu. Bizim en son uzay araştırmalarımızın sonunda fark ettiğimiz 'güneşin manyetik tersinirliğinin zamanını ortaya çıkaran döngünün önemini ve varlığını' Mayalar'ın anlayabilmeleri gerçekten nasıl gelişmiş bir uygarlık olduklarının kanıtıdır. Maya uzmanı Cotterell güneşin manyetik değişimini Maya uygarlığının zayıflamasının önemli sebeplerinden biri olarak gördü.

İlk önce nötr tabakanın M.Ö. 314 civarında (Maya takviminin başlangıç yılı) kutup değiştirdiğini ve çok ilginç bir rastlantı olarak da benzer bir değişiminde M.S. 627'de tekrar ettiğini buldu. Bunlardan ilki Mayalar'ın takvimlerinin başlangıcı diğeri ise Mayalar'ın ortadan kayboldukları tarihlerdi. Cotterell bunu bir adım daha ilerigötürerek gelişmekte olan ülkelerde ortaya çıkan üreme oranındaki mevcut düşüşün yaşam tarzındaki değişimler, kimyasal kirlilik, ve gebelikten etkili korunma yolları ile ilgili değil de yine manyetik alanlardaki değişiklikle ilgili olduğu varsayımını yaptı. Tüm bu bilgiler ışığında iki şey göze çarpıyordu. Mayalar güneşe bağlı manyetik değişimlerden dolayı üremelerinde bir düşüş yaşadıkları için yok olmuş olabilirlerdi. Ancak diğer toplulukların yok olmaması akla iklimin kuraklaşmasını getirdi. Mayalar'ı yeryüzünden silen etken hangisi olursa olsun şurası bir gerçek ki iklimde büyük ve ani değişimler olmuştu. İşte bu da hayati derecede önemli bir noktadır. Şu anki yaşadığımız uygarlık da bunu dikkate almalı. Çünkü geçmişte iklim değişiklikleri olmuşsa gelecekte de olacak demektir. Şu anda biz de benzer iklimsel değişimler ve gezegenimizin bazı bölgelerinde büyük çölleşmeler yaşıyoruz. Örneğin bir zamanlar son derece ılıman bir iklime sahip olan Mısır'ın artık büyük bir bölümü çölleşmiş durumda.
Bu durumda bize sundukları 22 Aralık 2012 tarihine biraz daha dikkatli bakmak gerekiyor ...
Çözüldükçe yeni sırları aydınlatan Maya takvimine göre, 2012'de beklenen tufan ABD'nin doğu ve batı kıyılarını Atlantis gibi sular altına gömecek.
"Beklenen Tufan Yılı" olarak kabul edilen 2012'yi tarihler gösterdiğinde dünyada ne gibi değişimler yaşanacağı merak edilen en önemli konu. Mayalar'ın kehanette bulundukları gibi içinde bulunduğumuz "Beşinci Çağ"ın sonu geldiğinde dünya tamamen mi yok olacak yoksa bir bölüm mü bu tufandan etkilenecek? Maya takvimine ve bugüne kadar yapılan araştırmalara göre bu tufandan en çok Amerika ve Avrupa'nın kıyı şeridi etkilenecek..Dünyada o gün fiziksel anlamda neler yaşanacak? Toplu bir yok oluşa doğru gitmiyoruz. Tahminlere göre 2000'li yılların ilk çeyreğinde bir zamanlar yaşanan tufanın bir benzeri ile karşılaşılacak. Uzmanlar uzun yıllardır manyetik alandaki bir değişimin büyük doğal afetlere neden olacağına inanıyor. Bunların çoğu tarihte olageldiği üzere belirli periyotlarda tekrar eden fenomenler gibi görünüyor. Bununla beraber dünya hiçbir zaman bu kadar yoğun nüfuslu olmamıştı. Bu nedenle son tufan insanlık için tahmin edilemeyecek ölçüde hasara neden olabilir.
Özellikle hangi ülkeler tehdit altında?
Amerika'nın doğu ve batı sahilleri boyunca uzanan geniş alan Atlantis gibi suların altında yok olacak. Aynı zamanda Avrupa'nın birçok sahil şeridi de bundan büyük ölçüde etkilenecek. Beklenen bir diğer büyük değişiklik ise, iklimler üzerindekendisini gösterecek. Bilim adamı Cayce kutupların yer değiştireceğini ve böylelikle bugünkü kutup ve tropik bölgelerdeki iklimsel değişimleri yaratacağını söylemişti. 1900'lü yılların sonlarında elde edilen bilimsel veriler de buna benzer bir senaryoyu ortaya koyuyor. Tüm bu kehanet niteliğindeki tahminler şu an yaşadığımız dünya çağının hemen hemen aynı tarihte yani M.S. 22 Aralık 2012 tarihinde biteceğine dair Maya inanışı ile örtüşüyor.

BÜYÜK KEHANET
Peki takvimlerdeki tüm bu sırlar nasıl açığa kavuştu?
Mayalarla ilgili araştırma yapan uzmanlar önce Mayalar'ın zaman ve takvim sistemini çözmeye çalıştılar. Sonra da bunu şu anda kullandığımız Gregorian takvimine uyarlama çalışmaları geldi. Joseph T. Goodman'ın çalışması Maya araştırmacılarından Thompson tarafından adapte edilerek de büyük kehanet ortaya çıkarıldı. Buna göre Gregorian takvimiyle M.Ö. 13 Ağustos 3114 tarihine karşılık gelen "Büyük Devir"in 13 Baktun yani 1.872.000 gün sürdüğü düşünülürse, şu anda içinde bulunduğumuz çağın M.S. 22 Aralık 2012 tarihinde sona ereceği hesaplandı.
1.872.000 sayısı dünyanın kilometre saati mi? Maya rahiplerinin kehanetlerine göre 1.872.000 sayısı büyük önem taşıyor. Çünkü dünyanın döngüsü bu sayıya ulaştığında dünya büyük bir yıkım yaşayacak ..

2012 son mu başlangıç mı?
Mayalar 2012 için 'zamanların sonu' diyor. Ancak bu yok oluş anlamında değil fiziksel bir değişim. İnsanoğlu dört kez geriledi ve artık değişim zamanı. Mayalar'a göre; 2012 yılı insanlığın yükselişinin başlangıcı olacak. Maya Kehanetleri'ne göre 22 Aralık 2012 tarihi dünya için çok önemli. Çünkü bu dönemde içinde yaşadığımız çağ sona ererek yeni bir çağ başlayacak. Büyük bir tufanla gelecek olan bu yeni çağın ipuçlarını ise bilim adamlarına göre iklimsel değişimler sayesinde şimdiden gözlemleyebiliyoruz. "Beşinci kutupsal kayma" olarak adlandırılan bu değişimde daha önceki değişimlerde olduğu gibi yine kutupların manyetik alanının değişmesiyle meydana geleceğini söyleyen Sınır Ötesi Yayınları'nın Genel Yayın Yönetmeni Ergun Candan, dünyadaki iklimlerin değişimini de buna bağlıyor. Candan, "Kutuplar yer veya açı değiştirdiğinde kutuplarda buzlar eriyor. Kaldı ki, küresel ısınma sonucu şu anda Kuzey Kutbu'ndaki buzullar zaten erimeye başlamış durumda. Mayalar'a göre de daha önce yaşanan dört çağda tıpkı bu şekilde sona erdi" diyor.

* Peki tüm bu bilgiler bilimsel olarak ortaya konup kanıtlandı mı? Dünyanın en az dört kez kutupsal kayma (kuzey ve güney kutbu) yaşadığı bilimsel verilerle kanıtlandı. En son Discovery kanalında dünyanın manyetik alanının belirli periyotlarla nasıl değiştiğini bilimsel çevreler açıkladı. Hatta bilgisayar ekranındaki üç boyutlu animasyonlarla gösterimi yapıldı. Şu anda dünyanın manyetik alanında muazzam bir değişim var. Bunun da en büyük nedeni güneşte meydana gelen değişimler. İlginç olan Mayalar bunu biliyordu. Konunun bir diğer yanı da Mayalar'ın bununla da yetinmeyip, gelecekte tüm insanlığı etkileyecek trajediyi bizlere şifreli bir şekilde duyurmuş olmalarıdır. Bu şifreye göre dünya için 2012 yılı çok önemli.

İKİ YILLIK HATA PAYI...
* 22 Aralık 2012 tarihi konusunda hiç şüphe yok mu? Mayalar'ın yakın geleceğimize ilişkin kehanetleri tüm ezoterik bilgilerle örtüşmektedir. Bu nedenleverilen tarihin önemi çok büyüktür. Ancak bu tarihlemede iki yıllık bir hata payı bulunabileceği de gözardı edilmemelidir. Bunun sebebi Maya Takvimi'nin bizim kullandığımız Gregoryen Takvimi'ne çevrilişinde MÖ 1'den MS 1'e geçilmiş olmasıdır. Aradaki 0 atlanmıştır. Yaptığı araştırmada Astrofizikçi Cotterel de bu konuya dikkatleri çekmiştir.
* Bugüne kadar Mayalar'ın hangi kehanetleri yerini buldu? Şu anda bilimsel olarak ispat edilen dünyanın dört kez kutup değişimi geçirdiği. Bugün bu durum ispatlanmış durumda. Günümüz insanları bunu yeni keşfetse de, Mayalar bunun farkındaydılar. Bu bile başlı başına önemli bir şey.
* Mayalar'la ilgili tüm bu bilgilere nasıl ulaşıldı? Bütün bunlar dünyaca ünlü astro fizikçi Coterelli'nin bilgilerini bir BBC muhabiri Adrian Gilbert'in derlemesi sonucunda dünya kamuoyuna duyurdu. En önemli buluş da eski Maya kenti Palanque'deki Yazıt Tapınağı'nda buldukları mezar taşının kapağındaki şifreyi çözmeleriyle oldu.
* Şifre nasıl çözüldü? Simetriyle ilgili bilgileri çözerek çok önemli sonuçlara ulaştılar. Kapağın üzerindeki şerit motiflerini simetrik bir şekilde yan yana getirdiklerinde ortaya Jaguar ve bunun üzerinde de bir Yarasa sembolünün ortaya çıktığını gördüler. Mayalar'ın sakladıkları bu sembollerin bir anda belirmesi Cotterel'i şaşkına çevirmişti. Çünkü Mayalar'ın mitolojik yazıtlarında Jaguar beşinci yani bizim çağımızı, yarasa ise ölümü sembolize etmekteydi!... Kapağın üzerinde açık bir şekilde görülen "Güneş Haçı"nın üzerindeki ilikler ise Güneş'in manyetik iliklerini temsil etmekteydi. Bu da Mayalar'ın gizli mesajıydı. Yaşanacak trajedinin sebebi Güneş'te meydana gelecek olan manyetik değişimlerdir!..

SONSUZLUK TARİFİ
Her şeydenönce Mayalar çok üstün seviyeli dinsel bilgilerle geldiler. Tek tanrı inancındaki eski "Mu Güneş Dini"ne bağlı bir topluluktular. Örneğin Mısır uygarlığı, Mu'dan sonra gelen ve Mu kadar gelişmemiş bir uygarlık olan Atlantis'in bir kolonisiydi. Öyle olmasına rağmen dönemin çok üstünde bir gelişim gösteren bir uygarlık olarak tarih sahnesine çıktılar. Mayalar o anlamda Mısır'dan hem çok daha üstün bilgiye ve daha eski bir geçmişe sahiplerdi. Çok gelişmiş dini sistemleri sayesinde geleceğe ait bazı bilgilere sahip olan Mayalar'ın geleceğe ait olan bilgileri ise geçmişe ait bilgiye sahip olmalarında yatıyordu. "Başlangıç nasılsa son da öyle olacaktır" diye çok eski ezoterik bir söz vardır. Çünkü bazı şeyler yeryüzünde periyodik olarak tekrar ediyor. İşte Mayalar'ı önemli kılan bu ezoterik (gizli öğreticilik) bilgi birikimine sahip olmalarıydı. Mayalar'a göre yeryüzünde meydana gelen en önemli değişimlerden biri de eksen açısıyla ilgiliydi. Günümüz bilimsel bulguları Mayalar'ın bu bilgisiyle tam anlamıyla örtüşmüş durumdadır.

MODERN ASTROLOJİ
Mayalar kendi takvimlerinde ve kutsal kitapları olan Popol Vuh'da da ifade ettikleri gibi dünyanın dört kez eksen açısını değiştirdiğini ve bir beşinci değişimin de bu yüzyılda olacağını ifade etmektedirler. Bunun periyodik olarak tekrar etmesinin en büyük nedeni güneşte meydana gelen manyetik değişimin, yeryüzündeki manyetik değişime etki etmesi. Yani manyetik alanın değişmesi sonucunda bu tetiklemenin sonucu olarak dünyanın eksenin açısında da kaymalar meydana geliyor. Astrofizikçi Cotterel "Her Kozmik Döngü'de güneşin manyetik alanı beş kez yer değiştirir. Bu, Mayalar'ın dünyanın geçmişte tam dört kez büyük doğal afetler (Tufanlar) geçirdiğine ve Beşinci Güneş Çağı'nın sonundaki yani 21. Yüzyıl'daki beklenen Tufan'ın takip edeceğine inanmalarının ana sebebidir."
 

bilalrx

Bilgi Girilmemiş
MARDUK NİBİRU PLANET X KX76 ve MİLYONLARCA YILIN GEZEGENİ
Beş farklı isim yazmış olmama rağmen hepsinin aynı gezegene hitap ettiğini yazının iki bölümünü de okuduğunuzda anlayacaksınız.Ve Mardukun geçmişten günümüze hikayesini bir bakıma özetlemiş olacağız..Öncelikle Astronomi söz konusu olduğunda ilk akla gelen şüphesiz Maya uygarlığıdır bunun yanı sıra Sümer ve Babillerde önemli astronomik keşiflerde bulunmuşlardır.Sümerlilerin geçiş gezegeni anlamına gelen Nibiru, Babil ve Mayaların ise Marduk adını verdikleri efsane günümüzde çok konuşulmaya başlanan bir hal almıştır. Mısır astronomisinde ise ‘milyonlarca yılın gezegeni’ olarak anlatılan gezegen Marduktur. Aceba 2012′de Dünyanın Mardukla randevusu var mıdır?Efsane demek durumundayız çünkü günümüzde Nibiru hakkında sağlam gözlemler bulunmuyor.Buna rağmen bugün bazı bilim adamları Planet X (Gezegen X) adını verdikleri Marduk gezegenini 10.gezegen olarak nitelendiriyorlar.

EFSANEVİ NİBİRU ETKİLERİ ve UYGARLIKLARIN YOKOLUŞU

Eski uygarlıklara göre 3661 senede bir dünyaya yaklaştığı ve hatta çarptığı söylenen Marduk ,dinyada
Marduk-gezegeni.jpg
büyük felaketlere neden oluyor.Nuh tufanından, Thera yanardağının patlamasına,özellikle kıyı kesimleri olmak üzere dünyanın birçok bölgesindeki uygarlıkların yok olmasına Marduk’un sebep olduğuna inanılmaktadır.İlginç bir şekilde Maya takvimi de 3661 yılda bir baştan başlamaktadır.Yazar Burak Eldem in ’2012 Mardukla Randevu’ kitabı ve 1976 da Zecheria Sitchin ‘in yazdığı ‘12.gezegen’ kitabı Marduku anlatan kitaplar.Bu kitaplarda
nuh-tufani-300x216.jpg

anlatılanlar ve eski uygarlıklardan kalanlar,3661 yılda bir dünya yaşamının büyük ölçüde yok olduğu ve kalanların yeni bir boyutta farklı bir yaşam kurarak insanlığı sürdürdüğü.

Mesela yine efsanevi Atlantis devri uygarlıklarının bu şekilde yok olduğu anlatılmaktadır.Boyları 4 metre olan ve yaklaşık 1000 yıl yaşayan Atlantis insanlarından söz edilmekte ve günümüzde Suriye ve Kıbrıs arasında gerek kazılarda gerekse yer üzerinde bunu destekleyen bulgular ve kalıntılar mevcuttur.

M.Ö 1649 yılında son geçişini yaptığı söylenen Marduk bu insanların da sonu olmuş ve kalanlar yeni DNA larıyla yeni nesillerini oluşturmaya başlamışlardır.
 

bilalrx

Bilgi Girilmemiş
NOSTRADAMUS KEHANETLERİ;
Türkiye kehaneti, deprem ve savaşLAR..
.

Nostradamus: Güney Asya’dan sonra Türkiye’de deprem olacak.

İngiliz uzmanlar, Nostradamus’un Yüzyıllar adlı kitabının üçüncü cildini şöyle yorumluyor: Endonezya depremleri sonrası Yunanistan ve Türkiye’de karışıklık (yer sarsıntıları) olacak.Fransız uzman Fontbrune ise karşı: O ciltteki kehanet Gölcük depremiydi. Yeni deprem yok.Nostradamus’un haber verdiği depremin 1999′da olduğunu iddia edenlerin yanı sıra kimilerine göre büyük bir deprem daha bekleniyor.Astrolojiden faydalanarak kehanetlerinde kesin zamanlama verileri kullanan ilk kahin Nostradamus, öngörülerinde Türkiye’ye de yer ayırıyor. Türkiye ile ünlü kahinin iki kehaneti bulunuyor: Deprem ve savaş Fransız şifre çözücü Jean-Charles De Fontbrune’ye göre, Türkiye ilk olarak ikinci cildin 52′nci dörtlüğünde geçiyor: Atina ile savaş Geceler boyunca yeryüzü sallanacak, Sonraki baharda iki kez daha olacak Korent, Efes boğulacak denizde Yiğit şampiyonlar savaşa girecek… Üçüncü satırdaki Korint Yunanistan’ı, Efes ise bazılarına göre İzmir’i bazılarına göre Türkiye’yi temsil ediyorFontbrune’ye göre, ilk satırda bahsedilen depremler Güney Asya’da oluyor. Depremler ’sonraki bahar’da da devam ediyor. Bu tarihin 2005 ya da 2007 olduğuna inanılıyor. Fontbrune’un ismini veremediği bir ülke iki deniz (Ege ve Karadeniz) arasından geçerek Yunanistan ve Türkiye’ye karşı yola çıkacak. Ardından iki ülke askeri savaşa girecek Türkiye ile ilgili ikinci kehanet üçüncü cildin üçüncü dörtlüğünde geçiyor: Mars, Merkür ve Ay biraraya gelecek, Güney’de korkunç bir kuraklık görülecek Asya’nın dibindeki toprak sarsılacak Korent ve Efes’te karışıklık… Güney Asya’daki 26 Aralık ve 28 Mart depremleri sonrası İngiliz bilimadamları bu dörtlükteki üç satırı ‘Endonezya depremleri’ni temsil ettiğini açıklamış ancak ‘Yunanistan ve Türkiye’de karışıklık’ satırını yorumlamamıştı. İnternetteki bazı kaynaklar Güney Asya depremleri sonrası Türkiye’de yeni bir depreme neden olabileceğini öne sürerken, Fransız Fontbrune dördüncü satırın Gölcük depremini temsil ettiğini söylüyor. Çünkü Gölcük depreminden 6 gün önce birinci satırda geçtiği gibi güneş tutulması yaşanmıştı. Ve Türkiye’nin geçtiği son dörtlük, beşinci cildin 25′inci dörtlüğü Mars, Güneş, Venüs Arslan burcunda, Arap prensi, kilisenin egemenliğini denizde yenecek. İran’da bir milyondan fazla insan birleşecek. Gerçek yılan Türkiye ve Mısır’a saldıracak Fontbrune’a göre “Gerçek yılan” Asyalı bir ejderhayı yani Çin’i anlatıyor. Bir milyondan fazla insan (asker) İran’da toplandığında Çin, Türkiye’ye ve Mısır’a saldıracak. ‘Arap Prens’ ifadesiyle, Ortadoğu yoluyla Asya’dan Avrupa’ya ilerleyen, orduları milyonlarla sayılan dev bir güç kastediliyor… Bu savaş tarihi ise Nostradamus’un takvimine göre 15 Ağustos 2015.

Endonezya depremi sonun başlangıcı mı?

Nostradamus kehaneti: Üçüncü Dünya Savaşı 2076′da, dördüncüsü ise 2106′da çıkacak.1000 yıl huzur olacak..Nostradamus’un kehanetlerindeki şifreyi inceleyen uzmanlara göre Dördüncü Dünya Savaşı sonrasında bin yıllık barış çağı yaşanacak.Dünya yok olmayacak..İddia şöyle devam ediyor: Hayat 3797 yılında sona erecek. Nostradamus’a göre sadece insanlık bitecek, dünya hiç yok olmayacak...Nostradamus’un, ‘kesin’ kehanetlerinin 2012 yılında son bulması ve kıyamet öncesinde afet ve savaşların yaşanacağını iddia etmesi, akıllara ‘Endonezya depremi sonun başlangıcı mı?’ sorusunu getirdi.1555′te kaleme aldığı kehanetlerin birçoğu gerçekleşen Fransız kahin Nostradamus’la bilinmeyene doğru bir yolculuğa çıkacağız. Kendi ölümünü dahi gören bir adamın kehanetlerini sunacağız. Dizimize Nostradamus’un şifrelerini çözen uzmanların kıyamet yorumlarından başlıyoruz. Yorum siz okurlarımızın…Kıyamet ne zaman kopacak? Endonezya’daki depremler kıyametin alametleri mi? Globalleşen dünyada dinler arası bir savaş çıkacak mı? Günümüzde pek çok insan bu gibi soruların cevabını, yüzyıllar evvel yaşamış bir Fransız kahinin kehanetlerinde arıyor. Bu kahinin adı Nostradamus!…

KIYAMET İÇİN İKİ TARİH

Yaşanan pek çok doğal afetten ve gündeme damgasını vuran pek çok gelişmeden sonra gündeme gelen Nostradamus son olarak Endonezya depremleriyle ilgili kehanetleriyle tartışma konusu oldu. Bu depremler kahinin bahsettiği ’sonun başlangıcı’ olabilir mi?.. Bu yorumdan yola çıkacak Nostradamus dizimizin ilk gününü ‘kıyamet’e ayırıyoruz. Nostradamus’un dünyanın sonu ile ilgili gördüğü iki tarih var: 2012 ve 3797… Kahinin bu iki rakamı niye verdiğini iki ünlü ‘şifre çözücü’nün şöyle yorumluyor: Nostradamus, dünya ile kehanetlerini 2012 yılına kadar görüyor. Ancak yüzeysel kehanetler ise 3797′ye kadar devam ediyor. Bazıları, detaylı olarak kaleme aldığı 2012 tarihini ‘kıyamet’ olarak yorumlarken Amerikalı Tad Mann, “Nostradamus, Yüzyıllar’ın (kehanetlerini topladığı kitabın adı) girişinde 3797 yılından bahsetmektedir. Ancak kehanetlerini 2000′li yıllarla sınırlandırır. Böylece kehanetlerini 2000′li yıllarla sınırlamış olur” diyor. Mann, bu açıklamasıyla Nostradamus’un gözüyle kıyametin 2012′de olmayacağının da altını çizer.

2050′YE KADAR SAVAŞLAR

3797 yılındaki sonla ilgili en detaylı araştırma da Peter McHoll tarafından yapılmıştır. McHoll’a göre, 3797 rakamı, son günün tarihini vermektedir. Kahinin hesap sistemine göre bu tarihle beraber insanlığın dördüncü büyük çağı biter ve ’saat’ durur. McHall, Nostradamus’un astrolojik takvimine şöyle dikkat çeker: “Hz. İbrahim ile birlikte Koç Çağı başladı. İnsanoğlu Yaratıcısı’nın bilincine vardı. Hz. İsa ile birlikte Balık Çağı başladı. Şu anda ise Kova Çağı’nda bulunmaktayız. Ve bu çağda doğal afetler dünyanın kapısını çalacak. Bu da insanoğlunun yeteneklerinin koşullara uyum sağlamasını sağlayacak.” McHall’a göre, Nostradamus Kova Çağı sonrası 1000 yıllık bir dönem görüyor. Sona doğru girilecek bu 1000 yıllık dönemde ‘barış çağı’ yaşanacak. McHall’un yorumlarına göre, 2050 yılına kadar büyüksavaşlar olacak. Avrupa büyük acılara gebe kalacak ve Almanya tekrar ikiye bölünecek… İran Şahı’nın devrilmesiyle başlayan ve 2050 yılına kadar sürecek olan 73 yıl 7 aylık ‘Arap egemenliği’ de 2050′de sona erecek. (McHall, Nostradamus ‘Arap egemenliği’ kelimesi ile neyi kastettiğini açıklayamıyor) Almanya’nın yeniden birleşeceği 2050 yılına kadar savaş ve hastalıklarla boğuşacak olan yaşlı dünya, bu tarihten sonra 26 yıl sürecek bir huzur dönemine giriyor. Nostradamus’a göre III. Dünya Savaşı 2076′da meydana geliyor. (Bir kısım şifre çözücüler III. Dünya Savaşı’nın tarihi için 1987′yi gösterirken McHall, Nostradamus’un ne kadar süreceği belli olmayan bu savaşın tarihini 2076 olarak gördüğünü iddia ediyor) Fransız kahin, ‘büyük kaos’ dönemi dediği IV. Dünya Savaşı’nın tarihini de belirliyor: 2106!.. Kahinin hesabına göre, üç kuşak sonramız ‘en kanlı dünya savaşı’ ile tanışıyor ve bu savaş 25 yıl sürüyor. Nostradamus, Kuzey-Güney çekişmesi diye adlandırdığı bu kanlı savaşı şöyle anlatıyor: Fas’tan çıkıp gelecek kralları Avrupa’ya Ruhları parçalayıp, kentleri yakıp yıkmaya. Asya’nın büyüğü dev ordularla aşacak karayı, suyu, Mavileri, babayı ve haçı kovalamaya…

ABD’DEN ATOM BOMBASI

McHall bu dörtlüğü şöyle yorumluyor: “Afrikalılar, eski Avrupa’nın üstüne yürümek için Doğu Asyalı halklarla anlaşıyor. Bir başka yerde Anibal’dan bahseden Nostradamus, İsa’dan 200 yıl önce filleriyle İspanya üzerinden Roma’ya yürüyen komutanı anımsıyor ve şöyle diyor: Başka bir deyişle, geçmiş günlerin sömürülen ülkeleri, yeni bir dünya savaşının başlamasına sebep olacak.” Afrika ve Asya’nın Avrupa çıkarmasının ardından Amerika II. Dünya Savaşı’nda olduğu gibi bir kez daha ‘Yaşlı Kıta’ya yardıma geliyor. Nostradamus, bu kehanetini de kitabının ikinci cildinin 78′inci dörtlüğünde şöyle anlatıyor: Punya ve Galya kanlarından oluşan o adaları Kana boyuyor denizin derinliklerinden büyük neptün. Ve, kolaylıkla elde edebilmek için bu kıyıları Öyle zararlı, çok daha fazla gökte yazılandan McHall’un yorumu şöyle: “Büyük Neptün, yani ABD, Fas ve Tunus üstüne atom bombaları gönderiyor. Patlamalar öyle bir aydınlanmaya neden oluyor ki, geceler gündüz gibi oluyor. Ve Dünya, bu savaşlardan sonra 1000 yıllık barış çağına giriyor.”....
 
Üst